AÇIK YÜREKLİ BİR YAKLAŞIM
Ülkemizde inancı gereği başörtüsü takan ve eğitim hakkını bu nedenle kullanamayan hanımlarımız mağdur durumdadırlar. Üstelik de ülkemiz aydınlarının, devlet adamlarının birçokları tarafından haksız ve kabullenemeyecek bir uygulama olduğu çoğu kez dile getirilen bir konunun mağdurlarıdırlar.
İnanç ve ibadet özgürlüğü en temel insan haklarındandır. Demokrasinin olduğu toplumlarda herkes inancının gereği olarak gördüğü ibadetleri dilediği gibi uygulama hakkına sahiptir. Amaç ise yalnızca kayıtsız şartsız inandığı Rabbine kulluk etmektir. Kimsenin bir başkasını zorla, baskıyla inancını uygulamaktan engelleme ya da kendi inancını zorla yaşatma hakkı yoktur. Kimsenin bir başkasının inanç özgürlüğüne ve seçimine sözle veya fiille karışma, engel olma hakkı da yoktur.
Kişisel hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden bir tanesi de eğitim konusunda dilediği branşı seçebilmek ve seçimine göre eğitimini tamamlayabilmektir. Herkes bu şeçiminde de özgürdür. Ortaöğretim süresince gece-gündüz demeden durmaksızın çalışan, zekasını ve emeğini hedeflediği bir meslek için ortaya koyan ve bunun sonucunda üniversiteye girebilme başarısını elde eden herkesin okuma hakkı vardır. Üniversiteler vatandaşlara bu seçimleri sonucunda hizmet veren kuruluşlar olarak eğitim sisteminde yer almaktadır. Bu kuruluşların amaçları insanları bigilendirmek ve aydınlatmaktır.
Burada unutulmaması gereken bir nokta vardır. Hem inanç ve ibadet özgürlüğü hem de eğitim hakları için uluslararası hukukun öngördüğü (ülkemizin de kabul ettiği) kanunlar vardır ve bunlardan taviz verilemez. Uygar, demokrat, hukukun üstünlüğüne inanan toplumlar için her iki konu da son derece önemlidir. İnsan hak ve özgürlüklerinden taraf olan herkesin bu ilkelere taviz vermeden uyması toplum içinde huzur ve adaletin yaşanması için ön koşul niteliğindedir. Aksi bir durumda yani fertlerin haklarının gözetilmediği, keyfi uygulamaların yapıldığı bir yerde sosyal adaletin dolayısıyla vatandaşların huzurunun da gereği gibi sağlanamayacağı aşikardır.
Cenab-ı Allah'ın tesettür emrini, sadece O'nun rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için, kendilerine ait kişisel seçim haklarını kullanarak yerine getiren genç kızlarımız, herkesin sahip olduğu eğitim haklarından mahrum edilmemelidir. Doktor, avukat, öğretmen, işletmeci, mühendis, gazeteci olma imkanını elde eden, vatanına ve milletine faydalı olma bilincinde olan bu insanlarımız belirli politikaların mağdurları yapılmak istenmektedir.
Bu tür engellemelerle, -bilerek veya bilmeyerek- kalpleri Allah sevgisi ile dolu, iman pırıltıları, şevk ve heyecanları yüzlerine yansıyan, çoğu öğrenim hayatlarında son derece başarılı bir grafiğe sahip olan bu genç vatan evlatlarımızın geleceklerinin önüne çıkılmaktadır. Tüm bunların ötesinde çoğumuzu düşündürten konu; demokrasi ve insan hak ve hürriyetleri konusunda hassas olduklarını söyleyen bazı çevreleri, eğitim hakları engellenen insanların yanlarında göremiyor oluşumuzdur. İşte bu aşamada gerçeklerin kolaylıkla ve bir anda gözardı edildiği ortaya çıkmaktadır. Bazı gençlerimizin samimiyetlerinin gözardı edilip, kendileri ile görüşmeden, onların fikirlerine dahi başvurmadan, belirli kişilerin hayali senaryolarının dayanak alınmasına ve bunların doğru kabul edilerek tavır alınmasına şaşırmamak elde değildir.
Sadece hayalgücüne dayandırılarak ortaya atılan 'başörtüsünün arkasında siyasi veya politik konular gizlidir' gibi senaryoların itibar görmesi ise gerçekte fikrin sahibini ve bu tür fikirlere itibar edenleri küçük düşürmektedir.
Hak ve adalet daima doğrunun ve doğruların yanında olur. İşte bu nedenle de mağdur olan her vatandaşın hakkı olduğu gibi, hukunun üstünlüğüne sonuna kadar inanan, inançları gereği başörtüsü taktıkları için eğitimlerine başlayamayan veya yarıda bırakmak zorunda kalan kızlarımız, hukuk yoluyla haklarını sonuna kadar aramaktadırlar. Yazının başlığında "açıkyürek" kelimesini kullanma nedenim toplumun her kesiminden bireylerini, vicdanlarını hesaba katarak düşünmeye bir kez daha davet etmektir. Açık yürekli kişilerden gerçeklere gözünü, kulağını kapatmadan, eğitim haklarını yitiren kızlarımızın yerine kendilerini veya kendi öz evlatlarını koyarak bir kez daha düşünmelerini istemektir. Subjektif yaklaşımları terkedip, bir sorun varsa sorunun hoşgörülü, uzlaştırıcı ve barışçıl bir ortamda çözülmesinin arayışları içine girilmelidir.
Başörtüsü sorunu ortaya çıktığı günden beri Allah'a tevekkül ederek, sadece herkese uygulanan hukukun kendileri için de uygulanması isteğinde olan kızlarımızın sabır ve metanetli tavırları, dolayısıyla da güzel ahlakları her geçen gün biraz daha ortaya çıkmakta ve örnek olmaktadır. Cenab-ı Allah'ın Nahl Suresi, 96. ayet-i kerimesinde 'Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle biz muhakkak vereceğiz' buyurduğu gibi temiz ahlaklı, şefkatli, yumuşak huylu, vicdan sahibi bu insanların sorunları Allah'ın izniyle çok kısa bir süre içinde hayırla sonuçlanacaktır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder