EY İMAN EDENLER... - 2
Allah(c.c.), Kur'an'da Zatı'nın zikredilmesinin en büyük ibadet olduğunu ve zikre davete hemen icabet edilmesini bildirir:
"Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahsa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir." (Ankebut Suresi, 45)
Müminin ruhunun en çok zevk aldığı ibadet "zikir"dir. Çünkü zikir Rabbi yüceltmek, O'nu övgü ile tesbih etmek ve şanını anmak anlamına gelmektedir. Bu nedenle iman edenler bir arada iken sürekli Rahman olan Allah'ı "Esma-ül Hüsna"larıyla zikreder, kendi üzerlerindeki rahmetini anarlar. Zira müminler kendilerini seçtiği, kalplerine imanı yerleştirdiği ve cennet umudunu verdiği için Rablerine karşı büyük bir minnet hissi içindedirler.
Nitekim Cenab-ı Allah iman edenlere Kur'an-ı Kerim'de en büyük ibadetin de "zikir" olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle iman edenler Allah (c.c.)'ı hem kalpleri hem de dilleri hem de işledikleri salih ameller ile sürekli zikretmektedirler.
Rahman dünya tutkularının müminleri Allah(c.c.)'ı zikirden alıkoymamasını emreder:
"Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak-alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir." (Münafıkun Suresi 9)
Dünya hayatı inkar edenlerin gözlerini boyayan, onların nefislerini kaptırdıkları aldatıcı ve geçici bir metadan başka bir şey değildir. Ömür göz açıp kapayıncaya kadar geçtiği halde insanların büyük çoğunluğu böylesine büyük bir gaflete düşerek, dünya hayatına aldanmaktan kendilerini alamazlar. Bunun en açık göstergesi cahiliye toplumu insanlarının salih amellerde bulunmak yerine kendi nefislerini tatmin etme peşinde koşmalarıdır.
Cenab-ı Allah müminleri de dünyanın bu çekiciliğine karşı uyarmakta ve onların da böyle bir yanılgıya düşmemeleri için yol göstermektedir. Çünkü şeytan mutlaka iman edenleri dosdoğru yollarından alıkoymak ve kendi tarafına çekmek isteyecektir. Onları Allah(c.c.)'tan ve dinden uzaklaştırarak dünyaya kapılmaları için elinden geleni yapacaktır. Fakat Cenab-ı Allah bu ayetinde müminleri dünya nimetlerinin zikirden kesinlikle alıkoymaması için uyarmaktadır. Nitekim müminleri müşriklerden ayıran en önemli farklardan biri, onların dünyanın sahte yüzünün şuurunda olmaları ve bu yüzün arkasında ölüm ve ahiret olduğunu bilmeleridir. Bu nedenle müminler zikri bırakıp dünyaya dalmaz, dünya nimetlerin hırsını yapmaz, sahip oldukları veya olmayı istedikleri her türlü ve nimet ve güzelliği ihlasla Allah'ın yolunda kullanmak için isterler.
Cenab-ı Allah ayetlerinde inananları şeytana karşı uyarır:
"Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır."(Bakara Suresi 208)
Mümin Allah(c.c.)'ın en sevgili kulu ve dünya üzerindeki elçisidir. Tüm hayatını O'nun rızasını kazanmak için adamış, malını ve canını bu uğurda harcamaya niyet etmiştir. Allah'ın rızasını kazanmak için İslam ahlakının insanlar arasında yayılmasını da hedefler. Şeytan ve şeytanın etkisi altında yaşayan insanlar ise İslam ahlakının hakim olmasını engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Şeytan böylece çok sayıda insanı kandırarak cehenneme gitmelerine neden olacaktır. Bunun için ise ilk hedefi müminlerdir. Her yoldan onlara yaklaşarak vesveseler verir, müminleri olmadık şeylerle meşgul etmek ve onların Allah yolunda kullanacakları vakit ve enerjiyi gereksiz yere harcamak için uğraşır. Nitekim Kur'an'da şeytanın bu hedefi açıkça beyan edilmiştir:
"Allah, onu lanetlemiştir. O da (şöyle) dedi: "Andolsun, kullarından 'miktarları tesbit edilmiş bir grubu' (kendime uşak) edineceğim.Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır." (Nisa Suresi 118-119)
Bu ayette geçen "ne olursa olsun" kelimesi şeytanın ne kadar kararlı ve azimli olduğunu çok açık ifade etmektedir. Şeytan iman edenleri kendisine hedef olarak seçmiştir ve onları saptırmak için her yolu ayrı ayrı denemektedir. Bu nedenle müminlerin şeytana karşı her zaman dikkatli olmaları ve onun kurduğu tuzakları bozmaları gerekmektedir. Zira şeytan milyonlarca insanı peşine takmış, onları kendi hakimiyetine almıştır.
Ne var ki, Cenab-ı Allah Kur'an'da büyük bir müjde olarak şeytanın samimi olan kullara bir zarar veremeyeceğini bildirmektedir. İhlaslı ve Allah(c.c.)'tan korkan bir mümin şeytanın kurduğu hileli düzeni hemen farkedecek, bu tuzağını bozacak ve sırat-ı müstakimden ayrılmayacaktır.
Allah (c.c.)Kur'an 'da müminlere nasıl infak edeceklerini bildirir:
"Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. "(Bakara Suresi 267)
Allah-u Teala Kuran-ı Kerim'in bir çok ayet-i kerimesinde müminlere çok önemli bir ibadeti emreder. Bu ibadet iman edenlerin Allah(c.c.)'ın rızasını kazanabilmek için kazandıklarından infak etmeleridir. İnfak müminin dünyayı değil ihlasla ahireti istediğinin en açık kanıtlarından biridir. Ne var ki Cenab-ı Allah infak ibadetin bir çok inceliklerini de Kur'an ayetlerinde açıklamıştır. Öyle ki bir ayet-i kerimede Allah(c.c.) sadakaların açıkça verilmesinin güzel olduğunu fakat gizli infak edilmesinin daha hayırlı olacağını bildirmektedir. Bu müminin ihlasının zedelenmemesi için en uygun olandır.
Bunun yanında Bakara Suresi'nin 267. Ayetinde "Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın" ifadesi geçmektedir. Allah(c.c.) iman edenleri böylesine kötü bir ahlaktan şiddetle sakındırmaktadır. Çünkü bu küfrün kendi aralarında yaşattıkları bir ahlaksızlıktır. Onlar ancak, kendi nefislerinin hoşuna gitmeyen, kendi ihtiyaçları olmayan bir şeyi infak etmeye yanaşırlar. Üstelik buna rağmen kendilerinin iyilik yaptıklarını söyleyip övünürler. Oysa mümin gizli infak ettiği gibi, sahip olduğu şeylerin en güzellerini infak eder. Ayrıca bir mümin hiç bir zaman müşriklerin infak ettikleri zaman peşinden getirdikleri eziyete yanaşmaz. Müminin Allah(c.c.) korkusu ve imanı böyle bir tavra kesinlikle müsaade etmeyecektir.
"Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. "(Bakara Suresi 264)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder