KURAN AHLAKINI ANLATMAK HER İNSANIN SORUMLULUĞUDUR
Müminleri diğer insanlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi haksızlıklar ve yanlışlıklar karşısında kayıtsız kalmamaları ve asla çözümsüzlüğü kabul etmemeleridir. Çünkü herşeyin bir çözümü, her tıkanıklığın bir çıkar yolu vardır. Önemli olan insanların yanlışları düzeltmek için gereken sorumluluğu kendilerinde hissetmeleri ve bu sorumluluğu üstlenmeleridir.
İçinde yaşadığımız dünyaya baktığımızda adaletsizlik, fakirlik, ahlaki dejenarasyon, savaşlar, zulümler, uyuşturucunun yaygınlaşması gibi acil olarak çözüm bekleyen bir çok sorun olduğunu görürüz. Ancak insanların çoğu bütün bunların sorumluluğunun kendi üstlerinde olduğunu, kendilerinin bunları engellemek için çaba harcaması gerektiğini düşünmezler. Halbuki vicdan sahibi her insan kendi gözleri önünde gerçekleşen haksızlıklara elinden gelen en fazla gayreti göstererek engel olmakla yükümlüdür. Çünkü Allah inanan insanlara bu sorumluluğu vermiş; Nisa Suresi'nin 75. ayetinde yardım isteyen "erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar"a yardım etmeyi emretmiştir.
Bu ayetten de anlaşıldığı gibi vicdan sahibi her kişi, diğer insanların yaşadıkları zorlukların ortadan kalkması, kötülüklerin yerini güzelliklerin alması, haksızlıkların yerini doğruluk ve adalete bırakması için gayret etmekle sorumludur. Eğer dünyanın öbür ucunda insanlar bir takım fikir çatışmaları yüzünden sokaklarda yakılarak, cesetleri kent meydanlarında sergileniyorsa; milyonlarca insanın göz kırpmadan katledildiği savaşlar yaşanıyorsa; insanlar iman ettikleri için yurtlarından sürülüp çıkarılıyor, hatta öldürülüyorsa; bazı ülkelerde şehir parkları gençlerin rahatça uyuşturucu kullanabilmesi için özel bir alan haline getiriliyor ve daha sonra tuvaletlerden cesetleri belediye arabaları tarafından toplanıyorsa; ve çocuklar açlıktan sokaklarda hayatlarını yitiriyorsa o zaman bu duruma karşı gözleri kapalı yaşanamaz. Her insan gösterdiği vurdumduymazlığın, vicdansızlığın, umursamazlığın pişmanlığını dünyada da, ahirette de yaşar.
Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, kuşkusuz insanların sadece kendi hayatlarıyla ilgilenip, çevrelerini saran kötülüklere gözleri kapalı yaşamalarının -geçersiz de olsa- çeşitli sebepleri vardır. Bunların başında böylesine geniş çaplı bozulmaya karşı tek başlarına hiçbir şey yapamayacakları düşüncesi gelir. Birçok insan, "bu kadar insanı nasıl düzeltebilirim", "elimden hiçbir şey gelmez" gibi kuruntulara kapılarak, kendisine sadece birkaç arkadaşı, ailesi ve işinden mesuliyet duyan bir hayat kurar ve diğer insanlara, olaylara karşı gözü kapalı yaşar. Hatta o kadar umursuz bir karakter geliştirir ki kendisine böyle bir sorumluluğu olduğu hatırlatıldığında oldukça şaşırır.
Halbuki dünya üzerinde Allah'tan korkan, akıl ve vicdan sahibi insanlar tarafından çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Dünyadaki zulmün sona ermesi için yapılması gereken şey ise Allah'ın Kuran'da gösterdiği çözümü uygulamaktır. Çünkü Maide Suresi'nde bildirildiği gibi Kuran insanları doğru yola ulaştıran ilahi bir kitaptır:
…Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. Allah rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip iletir. (Maide Suresi, 15-16)
Ayette de belirtildiği gibi yapılması gereken Kuran'ın sunduğu çözümleri uygulamak ve bunun sonucu olarak da Allah'ın emrettiği ahlaka tam tabi olmaktır. İnsanları Kur'an'a davet etmek ve Allah'ı razı edecek bir yaşam sürmelerinin önemini anlamalarını sağlamak ise çok önemlidir. Çünkü eğer insanlar Kuran ahlakını yaşarlarsa o zaman son derece vicdanlı olurlar ve vicdanlı tutum kısa zamanda haksızlıkların, adaletsizliklerin, fakirliğin, acının, savaşların, zulmün, kargaşanın, bozgunculuğun ve diğer tüm toplumsal sıkıntıların sona ermesini sağlar.
Örneğin dünya üzerindeki yiyecek maddeleri, tek bir insan eksik kalmaksızın herkesin bol bol rızık bulabileceği kadar fazladır. Ama adil ve vicdanlı bir bölüşüm olmaması, milyonlarca ton yiyeceğin sadece piyasa değeri düşmesin diye imha edilmesi, tok olanların aç olanlara karşı merhametsiz olması neticesinde dünyada bugün yüzbinlerce insan açlıktan dolayı sıkıntı çekmektedir. Ama eğer insanlar Kur'an ahlakını bilir ve uygularlarsa o zaman birbirlerine karşı merhametli, hoşgörülü ve yardımsever olacak ve açlık sorunu kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Kuran ahlakı insanlara hoşgörüyü, yardımlaşmayı, paylaşmayı emrettiği için bir avuç toprağa sahip olma hırsı yüzünden miyonlarca insanın diri diri yakıldığı savaşlar hemen son bulacaktır. Dünyada Kuran ahlakının yaşanmasından kaynaklanan bereket ve bolluk hakim olacak ve kimse birbirini bir avuç para, altın, mal veya herhangi başka bir maddi sebepten dolayı öldürmeyecektir. İnsanlar bolluk içinde yaşayacağı için para hırsına kapılmak anlamını yitirecektir. Kısaca vicdana uymak her sahada hep doğru, şefkatli, hayırlı kararlar alınmasına vesile olacak ve insanlar rahat yaşayacaktır.
Ancak bunun için iman edenlerin üzerine büyük bir görev düşmektedir. Çünkü bugün insanların birçoğu Allah'ın varlığından bihaber yaşamaktadır. Büyük çoğunluk Allah'ın varlığının delillerini, neden güzel ahlak göstermeleri gerektiğini, cennet ve cehennemin nasıl yerler olduğunu olduğunu, hak dine neden ve nasıl uyması gerektiğini, İslam ahlakını nasıl yaşayacağını bilmemektedir. Bu nedenle yapılması gereken olabilecek en fazla insana, mümkün olan en geniş çaplı kitleye ulaşacak şekilde, elde olan bütün teknolojik imkanları kullanarak ve çok süratli şekilde Kuran ahlakını tebliğ etmektir.
Ancak bunu yaparken unutmamak gerekir ki insanları düzeltecek, onları hidayete erdirecek, kalplerine İslam ahlakına karşı sevgi koyacak olan yanlızca Allah'tır. İnananların gösterdiği çaba sadece Allah'a bir dua hükmündedir. Eğer inananlar samimi ve ihlaslı bir gayret içinde olurlarsa, Allah yeryüzündeki kötülüklerin yerini iyiliklere bırakacağına ve Kuran ahlakının insanlar arasında yaşanacığına dair Nur Suresinin 55. ayetinde vaadde bulunmuştur. Bu vaadi bilen insanlar, hiçbir zaman adaletsizliklere ve haksızlıklara karşı göz kapalı yaşamamalı ve üzerlerindeki tebliğ sorumluluğunu en güzel şekilde yerine getirmelidir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder