HESABA ÇEKİLMEDEN KENDİNİZİ HESABA ÇEKİNİZ
Yeryüzünde yaşayan yaklaşık altı milyar insanın herbirinin hayat tarzları, kültürleri, anlayışları, olaylara bakış açıları, karakterleri farklı farklıdır. Milyarlarca insan yaşamını devam ettirirken bunların sadece çok küçük bir bölümü önemli bir gerçeğin farkına vararak yaşamaktadır. Bu gerçek, fert fert herkesin yaşadığı herşeyin hesabını Allah katında vereceğidir...
Uyrukları, eğitimleri, maddi durumları, mevkileri ne olursa olsun her insan zamanı geldiğinde Allah'ın huzuruna çıkacak ve dünyadaki yaşamının tamamından sorguya çekilecektir. Allah Kuran ayetleri ile insanları hesap gününün varlığından haberdar etmiş, ve onlara her bir kişinin yaptıklarının hassas teraziler ile ölçülerek karşısına çıkarılacağını bildirmiştir:
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 47)
Allah'ın pekçok ayetinde bildirdiği üzere hiç şüphesiz insanların hesap vereceği bu gün mutlaka gerçekleşecektir. Allah'ın yolundan sapanlara ise hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azabın isabet edeceği Kuran'da haber verilmiştir.
İnsanlık tarihine bakıldığında pekçok insanın bir gün hesaba çekileceğini unutarak, bu önemli gerçekten gafil bir yaşam sürdürdükleri görülür. Yalnızca az bir grup insan, yani Allah'a iman edenler, Rableri'nin gücünü ve kudretini takdir edebilmiş, birgün mutlaka hesap günü ile karşılaşacaklarını bilerek ve kötü hesaptan korkarak hareket etmişlerdir. Müminlerin bu korkuları Kuran'da "…Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar." sözleriyle bildirilmektedir. (Rad Suresi, 21)
İman edenlerin Allah'tan korkan insanlar olmaları ve ahirette verecekleri hesabı düşünmeleri, onları her zaman güzel ahlaklı davranmaya teşvik etmektedir. Aynı zamanda Allah'ın rızasını kazanmak için ciddi bir gayret sarfetmeye ve sürekli olarak nefisleri ile hesaplaşmaya da yöneltmektedir.
Peygamber Efendimiz de bir hadisinde "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin" buyurmaktadır. Bu hadis-i şerifteki yüksek mana, doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt etmede insanın en önemli yardımcılarından biri olan vicdanına danışmasını öğütlemektedir. İmam-ı Rabbani ise bu konuyla ilgili olarak şöyle bir hatırlatmada bulunmuştur:
"Allah sırlarının kudsiyetini artırsın; meşayihten bir cemaat, kendilerini hesaba çekme yolunu ihtiyar etmişlerdir. Amel defterlerini, her gece yatmadan evvel mutalaa ederler. Hatta günlük sözlerini, hareketlerini, duruşlarını ve davranışlarını dahi gözden geçirirler. Tafsilatı ile, onların hakikatını anlamaya çalışırlar. Kusurları varsa, onları kurtarmaya bakarlar. Seyyiatlarından dahi, tevbe, istiğfar, iltica, tazarru ile Aziz Gaffar Allah'a yalvararak kurtulmak isterler. Yararlı amelleri için Yüce Allah'a hamd ve şükür ederler. Yaptıkları iyi amelleri dahi, Yüce Hakkın ihsan ettiği muvaffakıyetine bağlarlar." (Mektubat-ı Rabbani, 310. mektup)
Gün içinde yaptığımız herşeyden, düşüncelerimiz, konuşmalarımız, üslubumuz, tavrımız, olaylar karşısında gösterdiğimiz tepkiler, kısacası yaşadıklarımızın tamamından sorguya çekileceğiz. Allah'ın huzuruna çıkarıldığımızda dünya hayatında geçirdiğimiz her anımızdan sorumlu tutulacağız. O halde İmam-ı Rabbani'nin de tavsiye ettiği gibi, pişman olacağımız hareketleri yapmamak için, Allah katındaki asıl hesabımızdan önce, sürekli olarak kendi nefsimizi hesaba çekmeliyiz. Ancak bu şekilde Allah'ın katında pişmanlık duymayacağımız bir ahlaka erişebilir, hesap gününde kolaylıkla hesabını verebileceğimiz bir hayatı yaşayabiliriz.
Ayrıca unutmamalıyız ki, insanın henüz vakit varken dünya hayatında iken kendi kendisiyle hesaplaşabilmesi için Allah bir kolaylık olarak vicdanı yaratmıştır. Böylelikle yaşı ve bulunduğu ortam ne olursa olsun her insan yaptığı tavrın, söylediği sözün, aklından geçirdiği fikrin doğru mu yanlış mı olduğunu vicdanı sayesinde rahatlıkla anlayabilmektedir. Vicdanını dinleyen her insan hatalı yönlerini, yapması ya da sakınması gereken tavırları, ve hatta daha nasıl bir ahlaka sahip olması gerektiğini çok iyi görebilir.
Eğer ahlakımızı ya da tavırlarımızı sürekli olarak gözden geçirir kendimizi sürekli olarak sorgular ve vicdanımızın bize gösterdiği eksiklikleri hemen telafi yoluna gidecek olursak, dünyada ve ahirette Allah'ın razı olacağı bir insan olabiliriz. Ama eğer kendimizi yeterli görerek yaptığımız yanlışları görmezlikten gelirsek, bu bizi hatalı bir tavra sürükleyerek Allah katında hesabını veremeyeceğimiz ağır bir yük altına sokabilir. Daha sonra geri dönüşü asla olmayacak büyük bir pişmanlık duymaktansa insanın sürekli olarak vicdanını kontrol etmesi ve sürekli daha güzel, daha mükemmel olana ulaşmaya çalışması akılcı bir davranış olacaktır. Kendi nefsi ile sürekli olarak hesaplaşan, yaptığı hatalardan dolayı bağışlanma dileyen ve her işinde Rabbine yönelip dönen bir mümin, ahirette kolay bir hesap ile birlikte cennet ehlinden olmayı umut edebilir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder