"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-13-
BEDİÜZZAMAN ALLAH'A SÜREKLİ ŞÜKREDERDİ
İman eden bir insan Allah'ın kendisine verdiği nimetlere sürekli şükreder. Ancak bir insanın sürekli şükür halinde olabilmesi için önce bu nimetleri görmesi, bunların şuurunda olması gerekir. Çünkü insanlar genelde nimetleri sınırlı düşünme eğilimindedirler. Sağlıklı olmak, temiz yiyecekler, hayvanlar, çiçekler, su, güzel bir manzara ve bunların benzerleri hemen herkesin ilk anda aklına gelen nimetlerdir. Fakat öyle nimetler vardır ki, bunları ancak dinde derin bir kavrayış edinmiş olan Müslümanlar görebilir ve bunların zevkini yaşayıp, şükrünü verebilirler.
Bu manevi nimetlerin temelinde ise karşılarına çıkan herşeyin Allah'ın dilemesiyle gerçekleştiğini ve mutlaka bir hayır olduğunu bilmeleri yatar. Böyle olunca yaşadıkları her an Müslümanlar için Allah katından bir nimete dönüşür. Kimi yaşadıkları olaylar ilk anda bir şer gibi görünse de fark etmez, çünkü bunların ardında da bir hayır ve güzellik saklandığını bilir, yine Allah'a şükrederler. Örneğin bir Müslüman sağlıklı iken nasıl şükrediyorsa, sağlığı bozulduğunda da bu şükründe bir değişiklik olmaz. Çünkü Allah bir hayır dilediği için sağlığının bozulduğunu bilir. Ama bu hayrın ya da hikmetlerin neler olduğunu bilmesi de şart değildir. Müslüman bu gerçeğe iman eder ve Allah'a güvenir. Çünkü Allah Kuran'da şöyle buyurur:
...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)
Sağlık ile ilgili örnek üzerinde düşünelim. Bunun sayısız hikmetleri vardır. Örneğin kişi bu hastalık vesilesi ile Allah karşısındaki aczini, O'na sonsuz derecede muhtaç olduğunu daha iyi anlayıp, imanda derinleşme kararı alabilir. Hastalık ile daha olgun ve tevazulu hale gelebilir. Ayrıca hastalık esnasında sergilediği sabır ve güzel tavırlardan dolayı Allah'tan büyük bir ecri umabilir. Kuşkusuz tüm bunlar şükredilmesi gereken büyük nimetlerdir.
Yine bir Müslüman bolluk ve refah içinde Allah'a nasıl şükrediyorsa, zorluk ve sıkıntı durumlarında da Allah'a aynı şevk ve minnettarlık içinde şükreder. Mevcut zorluk içinde yaşadığı her ayrıntının Allah tarafından bir hikmet üzere özel olarak yaratıldığını ve bunların ahirette gününde büyük ecirlere vesile olacağını düşündükçe şevklenir. Çünkü zorlukla kolaylık bir değildir. Bir insan zorluk anında da tavrında ve ahlakında hiçbir değişiklik olmadan Allah'a şükrediyorsa, bu onun Allah'a karşı samimiyetinin ve sadakatinin en önemli göstergelerinden biridir. Nitekim Allah Kuran'da insanların zorluk anlarındaki tavır bozukluklarına ve dikkat çekmiştir. Buna göre insanlar kendilerine bir nimet verildiğinde bununla sevinerek Allah'ın lütfu için şükrederler. Ama Allah'tan bir deneme olarak bu nimetler kendisinden alındığında ise ayetde geçen ifadeyle "Rabbim bana ihanet etti" derler. Bu Allah'a karşı çok büyük bir saygısızlıktır. İnsan her durumda Allah'ın, üzerindeki nimetlerini genelleme yaparak bile sayıp bitiremez. İnsan şartlar ne olursa olsun Allah'a gönülden şükretmelidir. Bu şükür sözlü olduğu gibi, verilen nimetleri Allah'ın rızası dahilinde kullanarak ve güzel ahlak sergileyerek de yerine getirilebilir.
Bediüzzaman bu konuda Müslümanlar için çok güzel bir örnek teşkil eder. Üstad bilindiği gibi 30 yıl boyunca çeşitli yerlerde tek kişilik evlerde ve hapishane hücrelerinde tutulmuştur. 20 yıl boyunca kendisinin hiç kimseyle görüşmesine izin verilmemiştir. Sağlıksız koşullarda, soğuk ve rutubetli ortamlarda yaşamak zorunda kaldığı ve yaşı da oldukça ilerlemiş olduğu için sıklıkla ağır hastalıklara yakalanmıştır. Kendisine yardımcı olacak, bakımını sağlayacak kimse bulunmaması, tedavi imkanı olmaması ve yaşadığı evlerin koşullarının uygun olmaması bu hastalıkların hem uzun sürmesine, hem de çok zahmetli olmasına sebep olmuştur. Fakat Üstad bu koşullarda hep Allah'a şükretmiştir. Üstad'ın Barla'da bulunduğu zamanlarda şahitlik eden kişilerin anlattıkları, bu ahlakına güzel bir örnek teşkil eder:
Bediüzzaman Burdur'dan sonra Barla'ya sürülür ve burada mütevazi bir kulübeye yerleştirilir. Bediüzzaman'ın 25 sene sürecek olan esaret devri Barla'nın çıta ve çamurla yapılmış tek odalı bu misafirhanesinde başlamıştı. Altında çeşme akan bu evin önündeki, çınar ağacının dalları arasında, marangoz Mustafa Çavuş'a yaz mevsiminde oturabileceği bir köşk yaptırdı. Ancak bir kişilik olan bu köşkün tabanı tahta, kenarları korkuluk çakılı, üstü açıktır. Çamur sıvalı, kerpiç duvarlı odanın balkonundan çınarın dallarına kademeli bir merdiven kurdurmuştur. Bahar ve yaz aylarında bilhassa gecelerde oraya çıkar, yazdıklarını okurlardı. Gündüzleri de ekseriya tefekkür, telifat ve tashihat işlerini yine bu menzilde yaparlardı.
"Ben bu ağacı Yıldız Sarayına değişmem" diyordu Said Nursi Hazretleri...
Mümtaz bir talebesi olan Hasan Feyzi, bu konuda Üstad'ı şöyle tasvir ediyor:
"İşte yaşadığı küçük ve mütevazi bir kulübe... Adeta çırılçıplak. Bir su destisi ve bir kupa, küçük bir gaz ocağı ve bir çinko çanak. Sade basit bir yatak, gayet lüzumlu ve mahdut birkaç eşyadan maada bir şey görünmüyor. Ancak bir kilo kadar olan aylık erzakı ve zad ü zahiresi paket halinde, kağıtta sarılı bir çivide asılı duruyor. Bir seccade ve eczayı Nuriyeler var. Mülk ve mal, evlad ve iyalden hiçbir eser ve yeryüzünde taht-ı temellük ve tasarrufunda bir karış yer yok.
İşte onun zail ve fani oda eşyası, işte onun mücerred ve münzevi şahsiyeti..."
İşte Bediüzzaman bu kadar zor şartlar altında dahi her zaman Allah'a gönülden şükretmiş, Allah'ın verdiği küçük büyük tüm nimetleri çok büyük bir lütuf kabul etmiştir. Tüm Müslümanların da bu güzel ahlakı kendilerine örnek almaları, hiçbir şart ve durumda nimetlere nankörlük etmemeleri gerekmektedir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder