İHLAS DÜSTURLARINI HATIRLAMAK VE HATIRLATMAK
Bediüzzaman Said Nursi'nin iman edenlere yaptığı en önemli tavsiyelerden biri ihlası sürekli hatırlamaları ve her yaptıkları salih amelde niyetlerini tekrar tekrar kontrol etmeleridir. Hatta Said Nursi kendi kaleme aldığı ihlas düsturlarının her 15 günde bir okunmasının, mümine çok büyük bir fayda getireceğini ifade etmiştir. Bir işe başlarken, bir konuşma yaparken, bir salih amelde bulunurken sadece ve sadece Allah'ın rızasını gözetmeye niyet etmek mümine gerçekten de çok büyük fayda verecektir. Said Nursi İhlas Risalesinde iman edenlere gerçek ihlası yakalamak için neler yapmaları gerektiğini maddelerle açıklamıştır.
Birinci düstur şu şekildedir:
Birinci Düsturunuz: Amelinizde rıza-yı İlahi olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerektir.
Bediüzzaman'ın işaret ettiği bu hedef çok önemlidir. Çünkü insanların büyük bir bölümü hayatları boyunca öncelikli olarak çevrelerindeki insanları memnun etme gayretini taşımaktadır. Ancak insanların bütün insanları aynı anda memnun etmesi mümkün değildir. Bu daha en başında başarısızlığa uğramış bir girişimdir. İnsanın tek hedefinin Allah'ın rızasını kazanmak olması gerekir. Çünkü tüm ameller ancak ihlasla yapıldığı zaman başarıya kavuşur ve gerçek din ancak samimi bir kalple yaşanabilir. Allah'ın rızası dışında başka bir amaç gözetildiğinde ise kısacık dünya hayatında başarının ve mutluluğun yakalanması mümkün değildir. Hızla geçen her günün insanı kaçınılmaz ölüme doğru yaklaştırmaktadır. Her insan bir gün ölüm melekleriyle karşılaşacak ve hesaba çekilecektir. O gün insan yanında sadece ve sadece takvasını, imanını ve güzel ahlakını götürecektir. Dünyadayken samimiyetle ve ihlasla geçirilen bir hayatın sonunun ahirette kurtuluş olduğunu kavrayan her insanın yapacağı şey ihlas düsturlarını aklından çıkarmamak olmalıdır. Bunun için de hayatının her aşamasında, hiçbir şart ve koşul ayırt etmeden yalnızca Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmalıdır. Hiç kimsenin kimse için fayda sağlayamayacağı hesap gününü bir an bile unutmadan sadece Rabbinin rızasını gözetmelidir.
Üstadın belirttiği ikinci düstur ise şu şekildedir:
İkinci Düsturunuz: Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkid etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmemektir.
Said Nursi'nin de belirttiği gibi mümin yalnızca Allah'ın rızasına yönelik bir hayat yaşarken, birlikte olduğu müminlere karşı da en güzel ahlakı göstermekle mükelleftir. Mümin kardeşlerine karşı şefkatli, merhametli, incedüşünceli, itaatli, uyumlu ve sevgi dolu olması, kişinin Allah'a olan güçlü imanının da bir göstergesidir. Birbirlerine karşı tenkitte bulunmaları, birbirlerinin eksik yönlerini araştırmaları, birbirlerine üstünlük taslamaları, hata ve kusurlarıyla alay etmeleri hiçbir mümine yakışmayacak olan kötü ahlak özellikleridir. Özellikle de bir kişinin kendi üstün yönlerini sürekli dile getirerek diğer kişilerin gıpta damarını tahrik etmesi Said Nursi'nin dikkat çektiği bir ahlaki zaafiyettir. Her insanın birbirinden güzel veya üstün olan özellikleri olabileceği için, bunları kimsenin kimseye karşı tenkid veya tahrik unsuru olarak kullanmaması ihlası kazanma yollarında Said Nursi'nin bildirdiği ikinci düsturu oluşturmaktadır.
Üçüncü düstur ise iman edenlerin güçlerini nereden aldığına işaret etmektedir:
Üçüncü Düsturunuz: Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz. Evet kuvvet haktadır ve ihlastadır. Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlas ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.
İhlası kazanmak için karşısına çıkan her olayı bir fırsat bilen mümin, her zaman ve her şart altında en güzel ahlakla karşılık verir. Kötü söze güzel sözle, tartışmacı bir tavra hoşgörüyle, merhametle ve sevgiyle karşılık verir. Çünkü başarılı olmanın yolunun ihlastan ve hakkın yanında davranmaktan geçtiğini bilir. Bu nedenle de bir karar verirken ya da bir söz söylerken Kuran ahlakıyla hareket eder, ihlasa niyet eder. Yapacağı her şeyin Allah'ın çizdiği kusursuz kader doğrultusunda geliştiğini düşünür. Bütün gücün yalnızca Allah'a ait olduğunu bilen mümin, ciddi bir çaba içinde geçirdiği ömrünün sonunda ihlası nedeniyle en güzel karşılığı alacağını umar. İnsanın istediği şeyde kararlı ve samimi olması onun zaferinin bir başlangıcıdır. Allah ihlasla edilen her duaya icabet eden olduğu için hayırda ısrarlı, ancak teslimiyetli bir ahlakla olayları değerlendirmeyi bilmelidir.
Dördüncü Düsturunuz: Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şakirane iftihar etmektir.
Allah'ın rızasını kazanmak için çabalayan, müminlere karşı her zaman en güzel tavrı gösteren, kuvveti sadece ihlasta arayarak yaşayan mümin, diğer müminlerdeki güzellikleri ortaya çıkarmayı da bilir. Mümin kardeşindeki her güzel özellikten sanki kendisine ait bir güzellikmişcesine sevinç duyar. Onların her faziletini düşünerek, onlarla gurur duyan üstün bir ahlakı yaşar.
Üstad'ın, ihlasın dördüncü düsturu olarak anlattığı bu üstün ahlak müminin aklına, vicdanına ve ruhuna en uygun olan düşünce şeklidir. İhlas insanı dünyada ve ahirette en güzel hayatı yaşamaya götüren tek yoldur. Bunun sonucunda he işi çok kolaylaşacak, her nerede olursa olsun Rabbinin kendisiyle birlikte olduğunu, her yaptığına, düşündüğüne şahit olduğunu bilmenin güveni ve huzurunu yaşayacaktır. Bütün güç yalnızca samimiyette ve ihlasta olduğuna göre, böyle güzel ve kolay olan bir yolu seçmemek ise , kişinin kendisine yaptığı en büyük kötülük olacaktır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder