İMANA VESİLE OLABİLECEK DÖRT HİS -1
Allah insan ruhunu ve nefsini son derece zengin hislerle yaratmıştır. Öfke, hırs, merak, korku, merhamet, itidal, cesaret, zevk, sevgi gibi bir çok duyguyu insanlar Allah'ın ilhamıyla bilir ve yaşarlar. İnsan ruhuna öğretilen bu duyguların hepsinin tek tek bir hikmeti ve hayrı vardır. İnsan yaratılışındaki bu hisleri akılcı ve hayırlı bir şekilde değerlendirerek dünyanın en kıymetli insanı haline gelebilir. Ancak bu hisleri olumsuz yönde değerlendiren bir insan da yeryüzünün en zalim, en akılsız ve en kötü varlığı haline gelebilir. Nasıl bir yola uyacağı -Allah'ın dilemesi ile- insanın yapacağı seçime bağlıdır.
Nitekim Üstad insanların fıtratlarına yerleştirilmiş olan bu duyguları nasıl değerlendirmeleri gerektiğini açıklamış ve bu konuda yapılacak olan seçim konusunda tüm iman edenleri uyarmıştır:
"Görüyorum ki: Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki: Dünyayı bir misafirhane-i askerî telakki etsin ve öyle de iz'an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telakki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızayı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına, daimî bir elmasın fiatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir. Evet dünyaya ait işler, kırılmağa mahkûm şişeler hükmündedir; bâki umûr-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fâni umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere, bâki elmas fiatlarını vermek demektir."
Üstad Risalaler'de müminlere ve tüm insanlara öğüt verip nasihat ederken pek çok hikmetli örnek kullanmıştır. Dünya hayatının geçiciliğini gösteren bu örneklerden birisi de yukarıdaki sözde yazılı olan kırılacak şişe ve elmas örneğidir. Bediüzzaman dünya hayatındaki tüm değerleri ve bu hayatta yaşanacak olan tüm zevkleri kırılacak bir şişeye benzetmiştir. Gerçekten de insanın bu hayatta elde edeceği her türlü nimet ölümüyle birlikte ardında kalacak ve yokolup gidecektir. Yokolmayacak ve baki kalacak olan tek şey ise insanın ahlakı ve takvası olacaktır. Bu nedenle Üstad Allah rızası için yapılan her ameli değeri sonsuza kadar sürecek olan bir elmasa benzetmiştir. Dolayısıyla insanın dünya hayatının geçici değerlerine aldanmaması ve kendisine verilen herşeyi ahireti için kullanması kendi kurtuluşu için uyacağı en akılcı yoldur.
Üstad'ın yukarıdaki sözü fıtri duyguların da aynı istikamette kullanılması gerektiğini açıklamaktadır. Bediüzzaman bu tavsiyeyi verirken 4 temel duygu üzerinde durmuştur. Bunlardan birincisi "şiddetli merak" duygusudur.
İnsanlara verilen merak hissi, hayırlı kullanıldığında güçlü bir imana vesile olabilir. Her insanın nefsinde az ya da çok merak hissi vardır. Bu merak insanları genellikle araştırma yapmaya teşvik eder. İnsanlar merak ettikleri konuları mutlaka öğrenmek ve bu konularda detaylı bilgi sahibi olmak isterler. Ancak insanların pek çoğu fıtratlarına yerleştirilmiş olan bu duyguyu hayırlı bir amaç için kullanmazlar. Örneğin dedikodu hayırlı yönde kullanılmayan merak hissinden kaynaklanan bir günahtır. İnsanlar birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını, özel hayatlarını merak eder ve bunları öğrenebilmek için araştırma yaparlar. Bu ise Allah katında haram kılınmış bir fiildir. Ya da bir çok insan günah işlemeye sırf merak duygusunun kendisini yanlış yönlendirmesi yüzünden yönelir. Merak ettiği için başta kumar ve uyuşturucu olmak üzere pek çok kötü ahlak özelliği kazanır. Tüm bunlar merakın nefis adına kullanılmasının ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteren örneklerdir.
Oysa insanın fıtri olarak merak duygusuna sahip olmasının nedeni çok farklıdır. Allah insanlara merak hissini Kendisini daha iyi tanımaları ve dinlerini daha iyi öğrenmeleri için vermiştir. Çünkü vicdanın yönlendirdiği merak insanda Yaratıcısı'nı tanıması ve O'na daha yakın olmaya yollar araması için şiddetli bir istek uyandırır. Bu merak insanın canlıların anatomisi, fizik ve kimya kanunları, coğrafya, tarih gibi pek çok konuda araştırma yapmasına, yaratılış delillerini öğrenmesine ve dolayısıyla Allah'a yakınlaşmasına vesile olur. Merakını hayırlı yönde kullanan bir insan Allah'ın kullarından nasıl bir ahlak istediğini, bu ahlaka ulşamanın ne şekilde olabileceğini araştırıp bulur. Dolayısıyla bu merakı ona Allah'ın razı olacağı bir ahlak yaşatır. Daha akıllı, daha vicdanlı ve daha takva bir insan olmasını sağlar.
Hararetli muhabbet, insana Allah'a yaklaşması için verilmiştir. İnsan nefsinde şiddetli bir sevme ve sevilme isteği vardır. Bu his insanlara Allah tarafından verilmiş olan büyük bir nimettir. Ancak insanların bir çoğu bu duyguyu Allah'tan başka varlıklara yönelterek Rablerine şirk koşarlar. Allah'ı unutarak bütün sevgisini insanlara yönelten ve sevilmeyi de bu insanlardan bekleyen bir kişi, fıtratına uygun davranmadığı için her zaman sıkıntı duyar. Muhabbet eğer Yaratıcı'dan yaratılmışa değil de, sırf yaratılmış olana yöneltilirse acı ve sıkıntı kaynağı olur. Böyle bir sevgi insana mutluluk ve huzur vermez. Zira karşısındaki insanın salt güzelliğini seven bu güzelliğin gitmesiyle birlikte acı çekmeye başlar. Karşısındakinin gençliğini ve enerjisini seven bu kişinin yaşlanmasıyla birlikte sıkıntı duyar. Tek tutkusu ve hırsı karşısındakinin sevgisini kazanmak olan bir kişi de kendisine gösterilen sevgiden kolay kolay tatmin olmaz. Bu nedenle Allah rızası için kullanılmayan bir sevgi insanı hem dünyada hem de ahirette büyük bir ızdıraba sürükler.
Halbuki sevgi ancak önce yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'a, sonra kula yöneltildiğinde yerini bulmuş olur. Unutmamak gerekir ki insanın tek dostu, tek velisi, tek yardımcısı, tek koruyucu Rabbi olan Allah'tır. Sevilmeye layık olan ve sevginin gerçek sahibi Allah'tır. Nitekim bir insana yöneltilebilecek en şiddetli ve en temiz sevgi Allah'a niyetle kalpte oluşan sevgidir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder