BEDİÜZZAMAN'A GÖRE İNKAR EDENLERİN HAYATLARINDAKİ BEŞ KAYIP
Allah Kuran'da insanlar için en hayırlı alışverişin mallarını ve canlarını cennet karşılığında, Allah yolunda harcamaları olduğunu bildirmiştir. Üstelik bu öyle karlı bir alışveriştir ki, insan henüz dünyadayken yaptığı maddi ve manevi her türlü harcamanın karşılığını en güzel şekilde almaya başlar. Yaptığı her iş bereketli olur ve herşeyden önemlisi vicdanının rahat olmasının huzurunu ve konforunu yaşar. Bu nedenle Allah, iman edenlere böylesine karlı bir alışveriş yaptıkları için sevinip müjdeleşmelerini bildirmiştir.
Ancak dünyada pek çok insan Allah'ın kendisine lütfettiği bu imkanı değerlendirmez. Ve yaptığı bu yanlış seçim hayatı boyunca ona acı, sıkıntı ve kayıp getirir. Bediüzzaman da eserlerinde inkarda direnenlerin yaptıkları bu tercih neticesinde neleri kaybettikleri beş ana maddede toplamıştır. Bu kayıplar şu şekildedir:
"Birinci Kayıp: O kadar sevdiğin mal ve evlâd ve perestiş ettiğin nefs ve heva ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi' olup kaybolacak, senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler."
Bu dünyadaki hayatını Allah rızası için yaşamak istemeyen ve çıkarlarını kaybetmekten korkan insanlar ölümü unutan insanlardır. Dünyada elde ettikleri malın, servetin ve menfaatlerin sonsuza kadar kendilerinin olacağı düşünürler. Halbuki vakti geldiğinde her insan, sahip olduğu tüm nimetleri geride bırakarak, ahiret yaşamına geçer ve Allah'ın huzuruna yapayanlız çıkar. Önemli olan tek şey ahlakı ve yaptığı salih amelleridir.
İşte o zaman bizzat kendisi, dünya yaşamı boyunca peşinden koştuğu herşeyin, değersiz bir meta olduğuna ve ancak Allah yolunda kullanılmakla değer kazandığına şahitlik eder. Eğer insan dünyada Allah'ı razı edecek bir yaşam sürmemişse, tek kaybı, sahip olduğu şeyleri geride bırakması değildir. Hırsını yapıp peşinden koştuğu herşeyi geride bırakmıştır, ama o değerlerin herbiri hak ve doğru yolda kullanılmamanın sorumluluğunu o insana yüklemişlerdir. O zaman insan dünyaya ait hiçbir şeyi yanında götüremediği gibi kazandıklarının günahların kendisine getireceği azabı da karşısında bulacaktır. Bu nedenle dünyasını ahiretle değişmeyi reddeden insan, nasıl bir kayıp ve zarar içinde olacağını çok iyi düşünmeli ve Allah'ın azabından sakınmalıdır.
"İkinci Kayıp: Emanette hıyanet cezasını çekeceksin. Çünkü en kıymetdar âletleri, en kıymetsiz şeylerde sarfedip nefsine zulmettin..."
Allah'ı ve dini gözardı ederek yaşayan bir insanın ikinci büyük kaybı, kendisine verilen emanete ihanet etmesinden dolayı ahirette ve dünyada çekeceği azaptır. Çünkü bu dünyaya ait olan her nimet, Allah'ın insanlara bir emanetidir. İnsan dünyaya kısa bir süre için gönderilmiş ve bu hayatta ona verilen herşey, bir süre sonra geri alınmak üzere kendisine verilmiştir. Örneğin insanın bedeni kendisine bir emanettir, ölüm anında bu emaneti Allah'a teslim ederek O'nun huzuruna çıkar. Dünyadaki malları da kendisine Rabbimizden bir emanettir. Ölüm anında bu emaneti de Allah'a geri teslim eder. Bunun gibi dünyada insanların emrine verilen herşey, insana sonsuza kadar değil, sadece belli bir süreliğine, hayırlı ve faydalı işlerde kullanması için ona emanet edilmiştir. Kendisine verilen mülkün veya bedenin Allah'tan bir lütuf olduğunu kabul etmeyen ve Allah rızası için kullanmayan bir kişi, yaptığı bu ihanetin ahirette mutlak bir karşılığı olacağını bilmelidir.
"Üçüncü Kayıp: Bütün o kıymetdar cihazat-ı insaniyeyi, hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp, hikmet-i İlahiyeye iftira ve zulmettin."
İnsan fıtratına uygun davrandığında çok değerli bir varlık haline gelir. Çünkü Allah insana bütün varlıkların en üst mertebesine çıkma imkanı vermiştir. Diğer varlıklarda bulunmayan vicdan, akıl, irade, şuur insana verilmiştir. Bunların insana verilme sebebi Allah'ın gücünü ve varlığını kavrayabilmesi, Allah'ın beğendiği bir ahlakı yaşaması ve diğer canlıların üstlenemeyeği bir sorumluluğu üstlenmesidir.
Bu nedenle insan vicdanını dinleyerek, nefsine karşı iradesini kullanarak, zaaflarına aldırmayarak ve aklını hayır yönünde seferber ederek, Allah katında çok yüksek bir makam sahibi olabilir. Dünya üzerinde insana verilen imkanlar, hiçbir varlığa verilmemesine rağmen, insanın Allah'ı inkar etmesi ve unutması tarifi mümkün olmayan bir ahlak bozukluğudur. Dolayısıyla insan gafil bir hayat yaşadığı zaman tüm canlılardan daha aşağı bir varlık haline gelir.
"Dördüncü Kayıp: Acz ve fakrın ile beraber, o pek ağır hayat yükünü, zaîf beline yükleyip kayıp ve ayrılık sillesi altında daim feryat edeceksin."
İnsan eğer iman yerine inkarı seçerse, hiç tahmin etmediği kadar ağır bir yükün altına girer. Çünkü dünya çok fazla eksiği ve kusuru olan bir mekandır. Bu eksiklikler ve kusurlar sadece Allah'a sığınan, Allah'ı dost edinen insanların kaldırabileceği bir yüktür. Ancak bütün hayatının sonsuz bir akıl tarafından yönlendirildiğini, herşeyde bir hayır olduğunu bilmeyen bir insan, çok büyük zorluklarla karşılaşır. Böyle bir insan için ölüm, kaza, sakatlık, hastalık, aksilik, başarısızlık, sıkıntı her biri ayrı birer felakettir. Bu zihniyette olan bir insan, tüm bu zorlukları tek başına ve kendi gücüyle halletmek zorunda olduğunu zanneder. Bu da ona büyük bir azap, sıkınıtı ve acı verir. Çünkü insan son derece aciz ve zayıf yaratılmış bir varlıktır. İmanın gücü olmassa, her insan dünyanın bu ağır yükü altında kısa sürede ezilir.
"Beşinci Kayıp: Hayat-ı ebediye esasatını ve saadet-i uhreviye levazımatını tedarik etmek için verilen akıl, kalb, göz ve dil gibi güzel hediye-i Rahmaniyeyi, Cehennem kapılarını sana açacak çirkin bir surete çevirmektir."
Yukarıda da belirtiğimiz gibi akıl, kalp, göz ve dil gibi insana verilen tüm özellikler ancak Allah yolunda kullanıldığında bir değer kazanır. İnsan bunları Kuran'a uygun bir şekilde kullandığında, kainatın çok büyük sırlarına vakıf olan, Allah'a yakın, güçlü bir varlık haline gelir. Ancak aksi durumda tüm bu özellikleri ona çok büyük acılar ve zulümler getirecektir.
Üstad'ın saydığı bu beş nokta samimi olarak tefekkür edildiğinde inkar edenlerin nasıl büyük bir kayıp içinde rahatlıkla anlaşılır. Ancak bir çok insan Allah'ı unutmasının kendisine ne gibi büyük zararlar ve kayıplar getirdiğini düşünmek istemez. Oysa düşünmek istememez onu bu kayıplardan korumaz. Bu nedenle insanların geri dönüşü olmayan bu büyük pişmanlığı yaşamadan önce mutlaka Kur'an ahlakını yaşaması şarttır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder