HER İNSAN RABBİNE KARŞI SORUMLUDUR
İnsan sosyal yaşantısı gereği çok farklı insanlarla muhatap olmak durumunda kalır. İşte, alışverişte, okulda, yolda, komşu veya akraba münasebetlerinde birlikte olunan kişilerin her birinin farklı bir karakteri, farklı bir davranış şekli vardır. Kimi batıl inançları nedeniyle bir takım sayıların, eşyaların veya olayların hayatı üzerinde etki sahibi olduğuna inanır. Kimi tabiat ana diye hitap ettiği bir gücün kendisini yönlendirdiğini iddia eder, kimi egoist, kimi yalancı, kimi de alaycıdır.
Bir iş yerinde, tatilde, okulda ya da bir davette yukarıda saydığımız özelliklere sahip pekçok insan bulunabilir. Sosyal yaşamın bir gereği olarak bu insanlarla konuşmak, sohbet etmek ve ikili bir ilişki kurmak gerekmektedir. İşte bu noktada büyük İslam alimi Abdülkadir Geylani'nin bizlere çok hikmetli bir hatırlatması vardır:
Ey hakikat yolcusu! Körlük, bilgisizlik, gaflet ve uyku halinde halk arasına girme.. Basiret (kalp gözü açık) ilim ve uyanıklık halinde onlarla hemhal ol.. Halkta beğendiğin bir haslet ve huy görürsen ona uy, seni üzen bir şey müşahade edersen ondan sakın ve halkı da o şeyden çevirmeye gayret et… (Abdülkadir Geylani, Gönül İncileri, s.42)
İman eden bir insan, yüzlerce kişilik bir kalabalığın arasında, bir eğlence yerinde, bir davette veya bir iş toplatısında, her nerede olursa olsun her an Allah'ın huzurunda olduğunu unutmaz. Çevresinde gördüğü her insanın Allah'ın birer tecellisi olduğunu, Allah'ın kendisini sarıp kuşattığını, her söylediğini duyduğunu, her tavrını gördüğünü ve ona şah damarından daha yakın olduğunu aklından çıkarmaz. Her anından Allah katında hesaba çekileceğini asla unutmaz.
İnsanın çevresinde dinden gafil insanlar bulunabilir. Mümin, ahlaken zaafları olan kişilerle muhatap olduğunda, Geylani Hazretleri'nin de ifade ettikleri gibi basiret gözünü açmalıdır. Çünkü ancak çevresini dikkatle izleyen, ilgilenen, uyanık ve vicdanlı bir insan bu zaafları, eksik ve kusurları fark eder, güzel yönleri tespit eder. İnsanların dinden uzak tavırları iman eden bir kişinin tavrını olumsuz yönde kesinlikle etkilemez.
Müminin tavrı bulunduğu her yerde aynı olur. Muhatap olduğu insanlar, bulunduğu ortam ve koşullar tavrında bir değişiklik veya zayıflık meydana getirmez. Hz. Musa'nın Firavun karşısındaki tavrı veya Hz. Lut'un kavminin karşısındaki tavrı buna çok güzel birer örnektir. Firavun'un alaycı, kibirli ve zalim karakterine rağmen, Hz. Musa onu Allah'a iman etmeye davet etmiş ve büyük bir tehlikeyi göze almıştır. Firavun'un bu kötü ahlakına karşı, Hz. Musa'nın tavrı son derece merhametli, itidalli ve tevazulu olmuştur. Firavun'un yapılan davete karşı takındığı düşmanca tavra rağmen, Hz. Musa her sözüyle Allah'ı övmüş ve O'nun varlığını en güzel üslupla hatırlatmıştır. Firavun'un ahlakı karşısında güzel ahlakından hiç bir şekilde taviz vermemiştir.
Bu konudaki önemli bir örnek de Hz. Lut'un inkarcı kavmi karşısında tavrıdır. Lut kavmi ahlakı bozuk, iffetsiz bir kavimdi. Ancak Hz. Lut tüm kavminin dinsiz ve iffetsiz olduğu bu ortamda, ailesiyle birlikte Allah'a iman etmiş ve Allah'ın razı olacağı bir ahlakı seçmiştir. Etrafını saran bu insanların azgınlığına rağmen, onları Allah'ın azabına karşı uyarmış ve halktan çok farklı bir yaşam sürmüştür. Hatta bu farklılığın farkına varan insanlar onu topraklarından sürmek istemişlerdir.
Allah'ın verdiği bu örnekler, kötü ahlakın yaygın bir şekilde yaşandığı bir ortamda dahi, müminin tavrının nasıl olması gerektiğini anlamamıza yardım eder. Çünkü günümüzde de insanların bir çoğu ahlaken zaafa düşmüş bir hayat yaşamaktadır. Milyonlarca insan dinden yüz çevirmiş ve haram helal konusunda sınır tanımayan bir çizgi benimsemiştir. Ancak Allah'ın istediği şey müminlerin -tüm yaşamları bu insanlarla birarada geçse dahi- bu dejenere yaşamdan şiddetle uzak durmaları ve güzel ahlakta kararlı olmalarıdır. Çünkü genellikle insanlar birbirlerinin kötü ahlakından etkilenir ve en önemlisi de diğer kişilerin ahlakından cesaret bulurlar. Örneğin kendi başınayken Allah'ın varlığını düşünüp, güzel ahlak göstermeye gayret eden bir insan, iş yerine gittiğinde çevresindeki kişilerin din konusunda alaylı konuşmalara girmelerini normal karşılar ve onlara uyum sağlayabilir. Dedikodu yapanlarla birlik olur, rüşvet alandan cesaret bulup kendisi de almaya başlar, kısacası çevresindeki insanlar nasıl bir ahlak gösterirlerse onlar gibi davranır.
Halbuki her insan yaptıklarından tek başına sorumludur. Kendi günahlarının ve kendi sevaplarının hesabı kendisine ait olacaktır. Hiçbir insan ahirette bir diğerinin günahının yükünü yüklenmeyecektir. Eğer bir günahı yüz insan birden ortak olarak işliyorsa bunun hesabını yüzü birden ayrı ayrı verecek ve toplu olmaları -Allah'ın dilemesi dışında- onların alacağı karşılığı azaltmayacaktır. Bu nedenle birarada olduğu kişilerin ahlaken zaaf içinde olmaları, Kuran'da anlatılan gerçeklerden kaçmaları diğer kişilerin üzerindeki ssorumluluğu değiştirmez. insanların bir çoğu Allah'tan ve ahiretten gafil yaşasa da, insan kendi imanından, kendi ahlakından, kendi iradesinden ve samimiyetinden sorulacak, hesap gününde hiçbir mazaret gösteremeycektir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder