İYİLER VE KÖTÜLER
İyiler yani başkaları için de sürekli iyilik düşünenler, güzelliklerin artması için çalışanlar, kendi isteklerini ön planda tutmayanlar, herkese karşı her zaman dürüst olanlar, herşeye rağmen affedici olanlar, Kuran ahlakını kusursuzca yaşayanlar…
Kötüler yani Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyenler ve bunun sonucunda kendi çıkarlarını gözeten, samimiyetten ve dürüstlükten uzak davranan, arkadan konuşup çekiştiren, kötülüğün yaygınlaşması için çaba harcayanlar, zalimlik peşinde koşanlar, felaket tellallığı yapanlar, olayların iyi taraflarını hiç görmeyip, sürekli hata arayanlar, başkalarını da kendileri gibi kötü görenler…
Geçmişten günümüze kadar yaşamış olan toplumlara baktığımızda kötülerle iyilerin sürekli bir büyük bir zıtlık içinde olduğunu görürüz. Kötülerin iyileri yolundan döndürmek için yaptıkları çalışmalar ve iyilerin de buna karşılık olarak gösterdikleri hayırlı çabalarla süregelen bu durum her dönemde devam etmiştir.
Kötüler her zaman iyileri etkisiz hale getirmek için çeşitli yollar denemişler, yöntemler geliştirmişlerdir. Ben bu yazımda kötülerin iyileri bertaraf etmek için kullandıkları taktiklerden ve tüm bunları yapmaktaki asıl amaçlarından bahsederek konunun ehemmiyetine bir kere daha dikkat çekmek istiyorum.
Kötülerin kendilerini iyi gösterirken, iyileri kötü göstermeye çalışmaları, üstelik de bunu yaparken her türlü yolsuzluğu, her türlü kandırmacayı kullanmaları en bilinen taktiklerindendir. Allah kötülerin bu ruh hallerinden ve taktiklerinden insanları Kuran'da şöyle haberdar etmektedir:
Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. (Bakara Suresi, 11-12)
Kötüler, iyileri karalamaya çalışmalarının yanısıra ayette de bildirildiği gibi halkı sanki iyilerden korumaya çalışır gibi hava vermek isterler. Bu sinsi taktiği kullanan kişilerden en bilinenlerinden biri Firavun'dur. Hz. Musa Allah'ın varlığını, birliğini anlatan, insanları güzel ahlaka davet eden, üstün ahlakı ile Kuran'da örnek gösterilen peygamberlerimizdendir. Buna rağmen Firavun Hz. Musa'yı kötüleyerek, halkı kışkırtmaya ve Hz. Musa'yı kötülemeye çalışmıştır. Firavun'un bu iki yüzlülüğü Kuran'da şöyle anlatılmaktadır:
Firavun dedi ki: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." (Mümin Suresi, 26)
Kötülerin, iyilere karşı kullandıkları taktiklerden başka bir tanesi de iftiralarla iyileri karalamaya çalışmaktır. Kötülerin bu taktiği de ayetlerde deşifre edilmektedir. İffetine olan düşkünlüğü ile tüm kadınlara örnek gösterilmiş olan Hz. Meryem'e zina iftirasının atılmış olması, kavminin içinde dürüstlüğü ve eminliği ile tanınan Peygamberimiz'in kendine çıkar elde etmeye çalışmakla, sapkınlıkla itham edilmesi bu taktiklerden birkaçıdır.
Bütün bunların amacı iyilerin toplum içindeki itibarlarını yok ederek toplumun onlara olan güvenini sarsmak ve bu şekilde iyileri engellemektir. Bu taktiğin nihai amacı ise kötülerin oluşturmaya çalıştıkları şer ittifakının biraz daha yaygınlaşmasını sağlamaktır. Ne ilginçtir ki gerçekte biraraya gelip aynı ortamda oturamayacak kadar birbirine düşman olan kişiler dahi iyilere karşı oluşturulan ittifaka canı gönülden katılmakta ve başarıya ulaşmak için son derece ciddi bir şekilde elbirlik çalışabilmektedirler.
Burada kimi zaman kötülerin kurdukları ittifakların da iyilerin tüm çabalarına ve çalışmalarına rağmen zahiren başarıya ulaşmış gibi görülebilmelerinin üzerinde durmakta fayda vardır. "Ehl-i hakikat" ve "ehl-i delalet" olarak nitelendirdiği iyilerle kötülerin mücadelesine dikkat çeken Bediüzzaman Said Nursi kötülerin başarıya ulaşma nedenlerini şöyle açıklamaktadır:
Ehl-i dalaletin alçaklığındandır ittifakları, ehl-i hidayetin izzetindendir ihtilafları. Yani ehl-i gaflet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalalet, hak ve hakikata dayandırmadıkları için zayıf ve aşağılıktırlar. Aşağılık bir durum için, kuvvet almaya muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçtan, başkasının yardım ve ittifakına samimî yapışırlar. Hattâ meslekleri dalalet ise de, yine ittifakı muhafaza ederler. Âdeta o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalalette bir ihlas, o dinsizlikte dinsizcesine bir taassub ve o nifakta bir samimi birleşirler, muvaffak olurlar. Çünki samimî bir ihlas, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet ihlas ile kim ne isterse Allah verir.
Ne var ki kötülerin ittifakının başarıya ulaşmış gibi gözükmesi gerçekten iman etmiş müminler üzerinde hiçbir zaman etkili olmamıştır. Çünkü iyiler Allah'ın herşeyi gördüğünü, bildiğini, gerçek adaletin tek sahibi olduğunu ve sonucun müminler lehine olacağını bilirler. İyiler kötülerin kötülüklerine kulak asmadıklarında, haksızlıklarına kayıtsız kalmadıklarında, karşı koyduklarında, kötülükleri engellemek için akılcı çabalar yürüttüklerinde ya da bu çabalara destek olduklarında ve hepsinden de önemlisi bunları yaparken ihlaslı olduklarında Rablerinin kendilerinden razı olacağını da umut etmektedirler. Çünkü onlar Allah'ın "İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73) ayetinden haberdardırlar.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder