BEDİÜZZAMAN'DAN HİKMETLİ SÖZLER - 2
İnsanların iki türlü ihtiyacı vardır. Bunlardan birincisi maddi ihtiyaçlarıdır. Bunlar su, yiyecek, giyecek, barınma gibi fiziki ihtiyaçlardır. İnsanlara bu konuda yardımcı olmak çok kolaydır. Her insan karşısındaki kişiye bir tabak yemek vererek onun açlığını gidebilir veya bir bardak su ikram etmek bir insanın susuzluğunu gidermeye yetebilir. Bu nedenle fiziksel ihtiyaçlara cevap vermek her insanın imkanı dahilindedir.
Ancak bir de manevi ihtiyaçlar vardır ki, bu ihtiyaçlara her insan cevap veremez. Bunlara cevap verebilmek için çok yüksek bir iman, samimiyet, akıl ve vicdan gerekir. İnsanların vesveselerinin giderilmesi, ahiretle, Allah'ın varlığıyla, dinleriyle ilgili kuşkularının yokedilmesi, yakinlerinin güçlendirilmesi, dine olan bağlılıklarının takviye edilmesi onların manevi ihtiyaçlarıdır. Bu ihtiyaçları karşılayabilecek olan insanın, bu konularda herhangi bir eksikliğinin olmaması gerekir. Yani sağlam bir iman, sağlam bir akıl, sağlam bir ruh haline sahip olması gerekir. Fakat Allah'ın "Ancak insanların çoğu iman etmezler." (Rad Suresi,1) ayeti gereği insanlara iman etmeleri için yardım edebilecek, destek verebilecek kişilerin sayısı son derece azdır.
Bu az sayıdaki insanlardan biri de Bediüzzaman Said Nursi'dir. Ve Bediüzzaman'ın aşağıdaki sözü, insanların dine yönelmeleri için en şiddetli ihtiyacın, güçlü imana sahip müminler olduğunu açıkça belirtmektedir.
"İmanın kuvvetlenmesi için bu zamanda ve bu zeminde gayet şiddetli bir ihtiyac-ı kat'i ile ders-çi dinde bazı şahıslar lazımdır ki, hakikati hiç bir şeye feda etmesin, hiçbir şeye alet etmesin. Ta ki imana dair dersinden istifade edilsin, kanaat-i kat'iyye gelsin."
Toplumlara sefalet getiren savaşlar, milyonlarca insanı öldüren açlık, inançlarından dolayı katledilen dindar insanlar, zulümler, ahlaki dejenerasyon, bunların tümünün çözümü, insanlar arasında Kur'an ahlakının yaşanmasıdır. Eğer toplumlarda hakim olan yapı Kur'an ahlakı olursa, o zaman insanı hedef alan zulümlerin tümü sona erer. İnsan değer kazanır, fedakarlık, hoşgörü, merhamet, yardımseverlik, sevgi, saygı ön plana çıkar. Fakat bunun için toplumlara İslam dinini anlatacak, onlara dini sevdirecek, Allah inancını kalplerine yerleştirecek, nefislerini ezmeyi ve vicdanlarına uymayı öğretecek ve onlara bu konuda irade verecek insanlar gerekmektedir. Üstad bu insanların iki temel özelliği olması gerektiğinden bahsetmektedir. Bunlardan birincisi "hakikati hiç bir şeye feda etmemeleri ve alet etmemeleridir". Bu, sözkonusu insanların Allah'ın dinini hiç bir menfaate tercih etmemeleri ve her ne olursa olsun daima vicdanlarından, doğrudan yana olmaları anlamına gelir. İkincisi ise "imana dair dersinden istifade edilecek, insanlarda dinin hak olduğu konusunda kesin kanaat getirecek" güçlü bir yakine sahip olmalarıdır. Bu da, dünya üzerinde kendisini Allah'ın yolundan ve Allah'a imandan döndürecek hiçbir güç tanımayan bir imana sahip olmak anlamına gelir.
Üstad, hangi asırda olunursa olunsun insanlığın en şiddetli ihtiyacının, bu iki özelliğe sahip olan müminlerin varlığı olduğunu bildirmektedir. Bunun sebebi insanların bir çoğunun genellikle irade ve vicdanlarının zayıf oluşudur. Bir çok insan Allah'a imanını kendi vicdanını ve aklını kullanarak elde etmez. Allah'ı kendisine başkalarının anlatmasını, başkalarının kendisini iman konusunda desteklemesini, dışarıdan kendisine bilgi verilmesini bekler.
Ahireti ve Yaratıcısını kendi düşünmek yerine, insanlar kendisine tarif etsin ister. İmanını doğrudan karşısındakinin imanına bağlar. Karşısında Allah'a kesin ve kuşkusuz bir şekilde iman eden birini görmedikleri sürece Allah'ın varlığına inanmazlar. Böyle kişileri Allah'a ve dine kuşkuyla yaklaşan insanlar kolaylıkla kuşkuya düşürür. Ancak dine güçlü bir bağla bağlı, Allah'ın varlığına kesin bir şekilde iman eden, takva sahibi, samimi bir mümin gördüklerinde, hemen Allah'ı ve ahireti ciddiyetle düşünmeye başlarlar. Gerçek iman sahibi olan bir kişi, çevresindekilere dine samimiyetle bağlanma isteği ve şevki verir.
Bu nedenle Üstad her çağda en şiddetli ihtiyacın, imanı kuvvetli müminlerin dini tebliğ etmesi olduğunu belirtmiştir. Çünkü ancak kuvvetli bir imana sahip olan müminler, insanları ciddi anlamda İslama ve Kur'an'a yöneltmeyi başarabilirler. Allah'ın varlığından yana kuşku içinde olan bir insanın karşısındaki kişiye İslam'ı samimi ve içten bir şekilde anlatması mümkün değildir. Veya Allah'tan korkmayan bir insanın karşısındaki kişiye Allah'ın kudretini, azametini ve gücünü tam anlamıyla tarif edebilmesi mümkün olmaz.
Ayrıca İslamı insanlara sevdirecek olan kişinin, hiç bir menfaatle Allah'ın yolundan dönmeyecek bir kararlılığa sahip olması şarttır. Çünkü insanları dinden uzak tutan ve Kur'an ahlakını yaşamalarına engel olan en önemli konu, menfaatleridir. Zenginlik, başarı, itibar, makam gibi dünyevi menfaatler, bir çok kişinin dini yaşama konusunda tereddüte düşmesine sebep olur. Böyle bir durumda bu tip insanların, nefislerinin arzularına karşı koyacak gücü ve iradeyi bulabilmeleri için destek görmeleri gerekir. Bu desteği onlara verebilecek olan insanın ise aynı zaaflara sahip olmaması şarttır. Kendisi de menfaat beklentileri içinde olan ve hem dünyayı hem de dini yaşamaya çalışan bir insanın, karşısındaki kişiye menfaatlerini terk ederek Kuran ahlakını yaşamaya davet etmesi etkili olmaz. Ancak çıkarları konusunda hiçbir zayıflığı ve beklentisi olmayan ve kendisini yanlızca Allah'ın dinine adamış olan bir müminin bu teklifi yapması insanlar üzerinde etkili olabilir. Böyle bir insanın varlığı onlara güç verir, onun iradesinden, imanından, samimiyetinden güç alır ve kendileri de vicdanlarını kullanmaya başlarlar.
Bu nedenle dinsizlerin dine dönmesi veya dinde zayıf olanların güçlenmesi ve insanların İslama yönelmesi için, imanı kuvvetli olan muvahhidlere ihtiyaç vardır. Dolayısıyla Allah'a kesin ve kuşkusuz bir şekilde iman eden müminlere Üstad'ın da bu hikmetli sözü gereği büyük bir görev düştüğü açıkça ortadadır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder