GENÇLİĞİ ZAYİ ETMEK
Güzel yada çirkin, hasta ya da sağlıklı her insan mutlaka zamanı geldiğinde eski gücünü yitirecek, yaşlılığa karşı koyamayacaktır. Her insan yavaş yavaş sağlığını yitirecek, cildi eski parlaklığını yitirecek, saçları beyazlayacak, göze eskisi gibi görmeyecek, kulakları eskisi gibi duymayacaktır. İşte o yaşlılık gelip çattığında, insan geçmişe dönüp bakacak, gençlik günlerinin bir daha asla geri gelmeyeceğini kavrayacaktır. Ancak önemli olan insanın geçmişine baktığında pişmanlık duymaması, "keşke!" sözcüğünü hiç dile getirmeyeceği bir yaşam sürmüş olmasıdır. Eğer geride boş uğraşılar peşinde geçirilmiş, nefsin arzularının yönlendirdiği bir hayat bırakıyorsa, işte o zaman insan telafisi mümkün olmayan bir pişmanlığı yaşayabilir. Değerli İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi de, hayatını dünyevi isteklerin peşinde zayi edenlerin bu pişmanlığını bir sözünde şu şekilde tarif eder:
… Elbette ekseriyet-i mutlaka ile esefler, hasretler ile "Eyvah gençliğimizi boş heveslerle, belki zararlı zayi' ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız" diyecekler. Çünki beş-on senelik gençliğin gayr-ı meşru zevki için, dünyada çok seneler gam ve keder ve berzahta azab ve zarar ve âhirette cehennem ve sakar belasını çeken adam, en acınacak bir halde olduğu halde hiç acınmaya müstehak olamaz. Çünkü zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir.
Bediüzzaman'ın da bu hikmetli sözünde belirttiği gibi iman etmeyen insanlar, birkaç senelik dünya zevkleri için gayri meşru bir hayat peşinde koşmakta ve gerçekte kendilerini çok büyük bir ziyana sürüklemektedirler. Üstelik bunun neticesinde uzun vadeli emelleri değil, sadece anlık nefsani zevkleri hedeflerler. Ancak unutulmamalıdır ki, kendisine yapılan tüm hatırlatmalara rağmen vicdanın sesi yerine nefsine uymayı tercih etmiş, bile bile dünya hayatına kanıp, zorlu hesap gününü ardlarında bırakmış kişilerin, başkalarından merhamet istemeye hakkı yoktur. Bu günleriyle karşılaşabileceğini hiç hatırına getirmeden gençliğin tüm zevk ve hevalarını tükettikten sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamadan bir anda yaşlandığını, ömrünün sonuna vardığını gören insanların son pişmanlıkları fayda etmeyebilir. Bu insanlar yaşlandıklarında ve ölümü kendilerine çok yakın olarak hissettiklerinde gençliklerinde geçirdikleri her dakikanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayacaklardır.
Oysa Allah her insana doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış ve rehber olarak Kuran'ı vermiştir. Bir insanın sevgiyi, saygıyı, hürmeti, merhameti, adaleti, şefkati, dürüstlüğü, samimiyeti bilmemesi mümkün değildir. Çünkü vicdanın sesi insana sürekli bu doğruları fısıldamaktadır. Allah her insana türlü vesilelerle hatırlatmalarda bulunmakta, iman yolunun tek doğru yol olduğunu bildirmektedir. Allah Kıyamet Suresi'nde her nefsin yaptığı işi çok iyi bildiğini, herkesin kendi nefsine şahit olduğunu şöyle açıklamıştır:
Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile. (Kıyamet Suresi, 14-15)
Dolayısıyla genç olmak, yaşlı olmak, güçlü ya da zayıf olmak, insanın vicdanını neden kullanmadığı sorulduğunda, ortaya sürebileceği samimi mazeretler değildir. Herkesin vicdanı vardır ve onu dinlemek yalnızca kişinin kendisine bağlıdır. Vicdanını kullanan kişiye hiç bir kimse, hiç bir güç aksini yapması konusunda baskı yapamaz. Çünkü vicdanın kuvveti tüm kuvvetlerden daha ağır basar.
Bugün çok genç yaşlarda olup, hayatı için türlü planlar yapan insanlar da birkaç on sene içinde yaşlanacak, gençlikleri sadece hafızalarda yer eden anılar halini alacaktır. O gün geldiğinde dünya hayatına dalarak geçirdikleri her dakika bu kişiler için de son derece boş ve anlamsız gelecek, büyük bir pişmanlık duyacaklardır. Çünkü onlar kendilerine yapılan uyarılardan yüz çevirmiş, gaflet içindeki hayatlarını yaşamakta direnmişlerdir. Üstelik sayısız kereler uyarılıp korkutuldukları, sayısız kereler vicdanları onları doğruya davet ettiği halde nasıl yüz çevirdiklerini anımsayarak, bir kez daha pişmanlık yaşayacaklardır.
İşte bu nedenle bir insanın ölüm geldiğinde "keşke dini yaşasaydım" dememesi için şimdiden içinde bulunduğu hayal dünyasından, şeytanın süslü, uzun vadeli planlarından kendini arındırıp, aklını kullanarak Allah'a yönelmesi gerekir. Bu, insanın kendi ahireti için seçmesi gereken tek yoldur. Hayatta ne yaşanmış, ne yapılmış olursa olsun, kişi Allah'a yönelebilir. Hiç bir zaman, hiç bir şey için geç değildir. Eğer insan hala yaşıyorsa, Allah'a tevbe etmek için vakti var demektir.
Eğer bir kişi içinde pişmanlık duyuyorsa, geçirdiği yılların ne kadar boş olduğunun şuuruna varmış ise samimi bir şekilde tevbe yoluna gitmeli, Allah'ın sonsuz merhametine, bağışlayıcılığına sığınmalıdır. Anladığı andan itibaren bugüne kadar ertelediği ibadetlere, her yönüyle tutunmalı, yapabileceğinin en fazlasını yapmak için gayret sarf etmelidir. Allah merhametini, bağışlayıcılığını kullarına haber vermiştir:
(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer Suresi, 53)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder