ALLAH MERHAMETLİ OLANLARIN EN MERHAMETLİSİDİR - 2
Cenab-ı Allah her kavme uyarıcı - korkutucu ve hidayete iletici bir elçi göndermekle rahmet etmektedir:
İnsan yaratıldığı andan itibaren Rabbine kulluk etmek ve O'nu razı edecek şekilde yaşamakla sorumludur. Bu yüzden tüm hayatı boyunca Allah (c.c.) için hizmet etmesi ve ahirette cennete layık bir kul olmak için gayret göstermesi gerekir. İnsanın kulluk vazifesini nasıl yerine getireceği ve neleri yapıp nelerden sakınacağı çok önemli bir konudur. Çünkü din ancak Allah (c.c.)'ın istediği şekilde yaşandığında ve ibadetler O'nun buyurduğu şekle uygun olarak yerine getirildiğinde Rahman tarafından kabul edilecektir. Aksi taktirde kişinin kendi aklına ve nefsine uydurarak yaptığı ameller geçersiz olacaktır. İşte bu sebeple Allah (c.c.) her kavme kendi katından bir uyarıcı, yol gösterici ve en önemlisi kendi kitabını açıklayıcı olarak elçiler göndermiştir. Bütün peygamberler kavimleri için Allah (c.c.)'ın en büyük lütuflarından biridir. Kur'an-ı Kerim'in şu ayet-i kerimesi buna önemle dikkat çeker:
"Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmustur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti ögretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler." (Ali İmran Suresi, 164)
Ayette belirtildiği gibi, peygamberin gelişinden önce tüm kavim apaçık bir sapıklık ve cahillik içindedir. Allah (c.c.)'ın kendilerinden neler beklediğinden habersizdirler. Elçiler geldiklerinde ise hemen kavimlerini içinde bulundukları cahillikten çıkarmak için dini tebliğ etmeye başlarlar. İşte bu, cahil ve zalim topluluklara Allah-u Teala'nın apaçık bir rahmetidir. Eğer bu kavimler, kendilerine gönderilen elçiye ve onun anlattıklarına tabi olur ve cahiliye dinini terk ederlerse, hem dünyada, hem de ahirette sayısız nimete kavuşacaklardır. Aksi taktirde uyarıldıkları halde iman etmedikleri, vicdanları yerine nefislerini tercih ettikleri için sonsuza kadar sürecek bir azaba uğratılacaklardır.
Bediüzzaman Said Nursi bir sözünde insanların elçilere ne kadar muhtaç olduğunu ve bu değerli insanların ne kadar büyük birer rahmet olduğunu şöyle açıklamaktadır:
"Maddiyat alemi, Cenab-ı Hakkın envar-ı nimetini cezb etmek için hakiki bir ihtiyaç ile şemse muhtaç olduğu gibi, alem-e maneviyat dahi rahmet-i İlahiyenin ziyalarını almak için şems-i nübüvvete muhtaçtır." (Mesnevi-i Nuriye, s.131)
Allah (c.c.)'a iman eden vicdanı açık kullar için elçi yol göstermekte ve hidayetlerine vesile olmaktadır. Samimi iman sonucunda insan dünya hayatını olabilecek en güzel şekilde yaşamakta, Allah (c.c.)'a iman etmenin manevi lezzetini almaktadır.
İman edenleri sırat-ı mustakime ileten, dünyanın gerçek yüzünü öğreten ve asıl yurdun ahiret olduğunu bildiren elçiler bu sebeplerden dolayı hem Allah (c.c.)'ın katında hem de iman edenlerin yanında çok değerlidirler. Nitekim Allah (c.c.) büyük lütuf olarak gönderdiği elçilerini Kur'an'da şöyle övmektedir:
"Gönderilmiş (peygamber)lere selam olsun.Ve alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun." (Saffat Suresi 181-182)
Ayetin devamında belirtildiği gibi hamd Alemlerin Rabbi olan Allah'adır. Müminler üzerinde rahmetini yayan, onlardan hiçbir nimetini esirgemeyen de Rahman'dır. Şükür de kulluk da elbette yalnızca O'nadır.
Cenab-ı Allah'ın katından müminlere bir lütuf olarak gönderdiği mübarek elçilerine karşı müslümanların vereceği karşılık ise, itaat ve bağlılık olmalıdır. Peygamberler Allah-u Teala'nın hak sözünü insanlara ileten, Allah'ın razı olduğu ve cennetiyle müjdelediği kimselerdir. Onların sözlerini dinlemekle, onlara uymakla, müminler aslında Cenab-ı Allah'ın sözlerine uymuş olurlar. Nitekim Allah-u Teala Kuran'ın birçok ayetinde elçilerine itaat edenlerin aslında Allah'a itaat ettiklerini bildirmektedir:
"Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik." (Nisa Suresi, 80)
Allah-u Teala iman edenlerin üzerindeki her zorluğu açıp gidererek ve onların kalplerine güven ve huzur duygusu indirerek merhamet etmektedir:
Allah (c.c.) Kur'an'ın İnşirah Suresi'nin ayetlerinde şöyle bildirir:
"Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. "(İnşirah Suresi 5-6)
Bu ayetler iman edenler için hiçbir zorluk olmadığını açıkça ifade etmektedir. Allah salih kullarının yollarını açmakta ve her zorluğu onlar için kolay kılacak ve açıp giderecek yollarını göstermektedir. Elbette bu, Allah (c.c.)'ın apaçık bir ihsanıdır. Çünkü Rahman olan Allah'ın her türlü zorluğu açıp gideren "Fettah" sıfatı olduğu gibi, zorlaştıran, darlık veren sıfatı da vardır. Nitekim Allah-u Teala iman edenlerin yollarını açarken, inkar edenlerin de işlerini boşa çıkarmaktadır.
Bunun yanında Allah (c.c.)'ın iman edenler üzerindeki en açık rahmetlerinden biri onların kalplerine "güven ve huzur" duygusu indirmesidir. İman, müminlerin kalbine öncelikle Allah korkusu ve sevgisi, bunlarla beraber de inşirah getirir. Öyle ki, samimi bir mümin hayatı boyunca Allah (c.c.)'ın verdiği huzur ve rahatlık içinde yaşar. Çünkü güçlü ve üstün olan Rabbine dayanıp güvenmektedir. Ve O'nun daima yanında olduğunu, kendisine her karşılaştığı zorlukta yardım edeceğini de bilmektedir.
Kuşkusuz ruhta yaşanan böylesine büyük bir huzur da yalnızca iman eden kullara mahsustur. İnkar edenlere bakıldığında aradaki büyük fark açıkça görülecektir. Onların ruhları daima karamsarlık, şüphe, sıkıntı ve kızgınlık ile doludur. İnkarcı insan, hayatın zahirine kendisini kaptırdığı için sürekli olarak ruhunda bir darlık hissetmekte ve bunu gidermenin yollarını aramaktadır. Ne var ki tüm hayatında Allah (c.c.)'tan uzak olduğu ve nefsine uyduğu için bir türlü zorluklardan kurtulamayacaktır. Çünkü Rahman olan Allah, Kur'an-ı Kerim'de kalplerin ancak kendisini anmakla felah bulacağını beyan etmektedir. Bu nedenle de müşrikler samimi olarak iman etmedikleri ve Rab'lerine dayanıp güvenmedikleri sürece kalplerindeki huzursuzlukla yaşayacaklardır
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder