İNSAN DÜNYA HAYATINDA BİR YOLCU HÜKMÜNDEDİR
"Aklı başında olan insan ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. Sen de yolcusun..."
Bediüzzaman Said Nursi'nin bu hikmetli sözünde iman edenler için çok önemli bir ders vardır. Çünkü insanların büyük bir bölümü sanki hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatına bağlanıp, bu kısacık dünya hayatında bir yolcu hükmünde olduklarını unuturlar. Oysa dünya hayatı insanları denemek için yaratılmış, elli altmış yıl gibi kısa bir süre kalınmak üzere gelinen, içindeki her şeyin geçici ve ölüme mahkum olduğu bir mekandır. Ancak insanların çoğu bu geçiciliği fark etmeyerek, önlerinde uzun yıllar olduğunu düşünürler. Ölümün mutlak olduğunu akıllarına dahi getirmek istemezler. Dolayısıyla Allah'ın insanları denemek için yarattığı dünya nimetlerine de aldanarak, dünyaya tutkuyla bağlanırlar. Bu sevgileri bazen öylesine şiddetli olur ki, dünyada bulunuş amaçlarını unutur, asıl mekanın ahirette olduğu gerçeğini göz ardı ederler. Bediüzzaman Said Nursi dünyanın sanıldığı gibi önemli bir yer olmadığını, geçici olduğunu şöyle ifade eder:
"İnsan bu dünyaya keyf sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir."
Gerçekten de bu çok önemli husustur. Geçici bir yer olan dünyada insanın elde ettiği mevkinin, kazandığı paranın, edindiği servetin pek bir değeri yoktur. Çünkü insan bunlardan çok kısıtlı süre istifade edebilir. Günün birinde hem bu kazandıkları yok olacaktır, hem de tüm bunlara sahip olan kişi… Ahiretteki nimetler ise sonsuza dek insanın hizmetine verilmiştir. Bu nedenle de dünyada insanın elinden çıkan şeylere üzülmesi çok büyük bir yanılgı olur. Çünkü her nimetin ve her güzelliğin aslı cennettedir. Dolayısıyla asıl çok büyük bir istekle arzulanılacak ve kavuşmak için gayret gösterilecek olan, sonsuz cennet mekanıdır.
Dünya yalnızca sonsuz hayatta cenneti hak edebilmek için verilen bir fırsattır. İnsanın yapması gereken bu fırsatı en iyi şekilde kullanmaktır. Bu da, dünya hayatını Allah'ın hoşnutluğunu ve rızasını kazanacak şekilde yaşamakla, güzel ahlak gösterip, Allah'a samimi bir kalple teslim olmakla mümkündür. İnsanın dünyadaki nimetlerin insanı denemek için verildiğini asla aklından çıkarmaması gerekir. Güzel olan, bu nimetlere tutkuyla bağlanmak yerine, bütün bunların asıl sahibine samimi bir kalple bağlanmak, O'nu en güzel şekilde yüceltmektir. Zira bütün güzelliklerin. nimetlerin ve gerçek sevginin asıl sahibi O'dur. Bediüzzaman Said Nursi bu gerçeğe de şöyle işaret etmiştir:
"İnsan, mahiyet-i câmiiyyeti itibariyle mevcudatın hemen ekserîsiyle alâkadardır. Hem insanın mahiyet-i câmiasında hadsiz bir istidad-ı muhabbet dercedilmiştir. Onun için insan da umum mevcudata karşı bir muhabbet besliyor. Koca dünyayı bir hanesi gibi seviyor. Ebedî Cennet'e bahçesi gibi muhabbet ediyor. Halbuki muhabbet ettiği mevcudat durmuyorlar, gidiyorlar. Firaktan daima azab çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir mânevî azaba medâr oluyor. O azabı çekmekte kabahat, kusur ona aittir. Çünki kalbindeki hadsiz istidad-ı muhabbet, hadsiz bir cemal-i bâkiye mâlik bir zata tevcih etmek için verilmiş. O insan sû-i istimâl ederek o muhabbeti fâni mevcudata sarfettiği cihetle kusur ediyor, kusurun cezasını, firakın azabıyla çekiyor.
İşte bu kusurdan teberri edip o fâni mahbubattan kat-ı alâka etmek, o mahbublar onu terketmeden evvel o onları terketmek cihetiyle Mahbûb-u Bâki'ye hasr-ı muhabbeti ifade eden olan birinci cümlesi: "Bâki-i Hakikî yalnız sensin. Mâsiva fânidir."
Bediüzzaman'ın dikkat çektiği husus son derece önemlidir. Zira geçici olanı istemek çok büyük bir gaflettir. Akılcı olan tavır ise sonsuz olanı istemek, sonsuz olana gönülden bağlanmaktır. Ayrıca unutmamak gerekir ki, dünyada insanın hoşuna giden bütün nimetler, güzellikler aslında cennet nimetlerinin benzerleridir. Ama elbette ki cennettekiler kusursuz, eksiksiz, mükemmel ve sonsuzdur. Bu bakımdan bir kıyas söz konusu olamayacağı gibi, ancak bir benzerlik mevzu bahistir. Said-i Nursi bu gerçeğe "Dünya alem-i ahirete bir fihriste hükmündedir" sözleriyle işaret etmiştir.
Gerçekten de başta insan güzelliği olmak üzere, manzaralar, yemyeşil mekanlar, pınarlar, gölgelikler, altından ırmaklar akan evler, köşkler, hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan elbiseler, gümüşten ve altından bilezikler, inciler, yeşil yastıklar, çarpıcı güzellikteki döşekler, özenle işlenmiş mücevher tahtlar, içecek dolu kaplar, kadehler, kaynağından doldurulmuş ibrikler, testiler, canların çektiği kuş etleri, süzme baldan ırmaklar, gümüşten billur kaplar, kupalar, bahçeler, üzüm bağları, yüklü dalları bükülmüş kiraz ağaçları, üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, eşsiz hurma ve narlar ve daha birçok meyveler, altın tepsiler, dahası gözlerin lezzet aldığı her şey ve nefislerin arzuladığı nimetler tümüyle cennettedir. Cennette büyük bir zenginlik ve ihtişam vardır. Bütün bunların numuneleri dünyada insana sunulmuştur, ancak bunlar dünyaya ait oldukları için bozulmaya, eskimeye, yıpranmaya, solmaya ve çürümeye mahkumdurlar, çünkü geçicidirler. Bunların cennetteki asılları ise mükemmeldir, eksiksizdir, kusursuzdur ve sonsuzdur.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder