"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-16-
BEDİÜZZAMAN'IN HOŞGÖRÜLÜ VE MERHAMETLİ KARAKTERİ
İnsanların büyük bir bölümü kendi fikirlerini karşılarındaki insanlara kabul ettirebilmek için baskı kullanabilirler. Fikir ayrılıklarına tahammül edemez, her zaman kendi düşündüklerinin doğru olduğuna inanırlar. Kendi doğruları kabul görmediği zaman öfkelenir, karşı taraftan intikam almak ister, hatta kimi zaman şiddete başvururlar. Nitekim dünya tarinindeki savaşların bir çoğu, farklı ideolojilerin tarafları arasındaki çatışmalardan kaynaklanmıştır. Kendi ideolojilerini kabul ettirmek isteyen kişi ya da gruplar, insanlara zulüm uygulamış, binlerce kadın, çocuk ve yaşlıyı katletmiş, insanlara zulmetmişlerdir.
Halbuki İslam ahlakı, fikir ayrılıklarından kaynaklanan bu şiddet ve zulüm ortamını tümüyle ortadan kaldırmıştır. Çünkü affedici, merhametli, hoşgörülü olmak, insanlara sevgi ve saygıyla yaklaşmak İslam ahlakının temelini teşkil eder. İslam ahlakının yaşandığı bir toplumda hiçbir insan dini inançları ya da fikirleri nedeniyle baskı görmez. Hiçkimse kendi fikrini ya da inancını kabul ettirmek için insanları zorlayamaz, insanların üzerlerinde baskı kuramaz.
İslam dininde imana, güzel ahlaka ve Kuran'a uymaya davet vardır. Ancak Allah müminlerin bu davette kararlı, sabırlı ve cesaretli olmalarını emreder. Müminler dinlerini tanımayan veya dinsizliğin kendisine getirdiği belaların farkında olmayan insanları uyarmak, onları doğruya yöneltmek ve içinde bulundukları gafletten Allah'ın dilemesiyle onları çıkarmakla sorumludurlar. İman edenler bu tebliğ görevlerini yerine getirirken, kendilerine öfkelenen, düşman olan, engel olmak isteyen ve anlattıklarını dinlemeyenler olabilir. Ancak müminler nasıl bir ortamla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar her zaman adaletli, hoşgörülü ve merhametli davranırlar.
Nitekim Hz.Musa, zalimliğiyle ve kötü ahlakıyla tarihe geçen Firavun'a tebliğ yapmaya giderken, Allah Hz. Musa'ya yumuşak söz söylemesini ve bu şekilde Firavun'un öğüt almasını umabileceğini bildirmiştir. Bu ayette tarif edilen ahlaktan, müminlerin en şiddetli inkarcılara bile hoşgörü ve merhametle yaklaşmaları ve her zaman barışçıl olmaları gerektiğini anlıyoruz.
İslam ahlakının bu özelliğini günlük hayata en güzel şekilde yansıtan kişilerden biri olan Üstad, insanlar arasında dostluğa, barışa, merhamete dayalı bir ilişki olması gerektiğini savunmuştur. Kendisine düşman olan ve hakarete varan iftiralarda bulunan, yıllarca sürgün ve hapis hayatı yaşamasına sebep olmuş kimseleri de ısrarla kardeşliğe ve barışa davet etmiştir. Onların yaptıkları her bir zalimane kötülüğe karşı Kuran ahlakı ile karşılık vermiş, güzel sözlerle hitap etmiş, tevazu göstermiş, daima affedici ve müşfik davranmıştır. Bir sözünde kendisine zulmeden insanlara hakkını helal ettiğini şöyle anlatmaktadır;
Madem ki: Nur-u hakikat, imana muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor, bir Said değil bin Said feda olsun. Yirmi sekiz sene çektiğim eza ve cefalar, maruz kaldığım işkenceler, katlandığım musibetler helal olsun. Bana zulüm edenlerin, beni kasaba kasaba dolaştıranların, hakaret edenlerin türlü türlü ithamlarla mahkum etmek isteyenlerin, zindanlarda bana yer hazırlayanların hepsine hakkımı helal ettim. (Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, Necmeddin Şahiner, s. 373)
Hayatının her noktasında Kuran'a uygun bir yaşam süren Bediüzzaman her insanın Kuran ahlakını öğrenmesini ve yaşamasını gönülden istemiştir. Bu maksatla da karşısındaki insanın daha güzel ahlaklı, daha mütevazi olmasını sağlamak için onun yaptığı kötülüğe aynı şekilde cevap vermeyip, tam aksi bir tavırla karşılık vermiştir. Örneğin hapis hayatı yaşadığı dönemde bazı hapishane sorumluları kendisine kibirli, öfkeli, incitici, tahkir edici ve alaycı tutum ile yaklaşmalarına rağmen, o her zaman Kuran'ın emirlerine uyarak af yolunu benimsemiş, alçakgönüllü, saygı ve sevgi dolu bir tavırla ve güzel ahlakla karşılık vermiştir. Üstad bu amaçla onların Kuran ahlakından etkilenerek din ahlakını yaşamalarını, vicdanlarının harekete geçmesini ve olumlu bir tavır içerisinde olmalarını hedeflemiştir. Ve bunun sonucunda ise din ahlakını bilmeyen hapishane memurları Üstad'ın bu denli karşılıksız güzel ahlak göstermesi karşısında mahçup bir duruma düşmüşlerdir. Hatta pek çoğu hak etmedikleri bir ahlak görmelerinden dolayı utanmış, Kuran ahlakının yüceliğini görerek iman etmiş ve yaptıkları kötülüklerden vazgeçmişlerdir.
Hatta Bediüzzaman Said Nursi hükümlülere merhamet ve hoşgörü ile yaklaşarak onların Kuran ahlakını öğrenmeleri ve yaşamaları için hapishane müdürüne bir mektup yazarak girişimde bulunmasını istemiştir. Bunun sonucunda pekçok kişi tevbe etmiş, eski yaptıklarından vazgeçmiştir. Çünkü Bediüzzaman insanları kötülüklerden alıkoyacak olan tek ölçünün Allah korkusu ve Allah sevgisi olduğunu bilmekte ve insanlara da bu bakış açısıyla yaklaşıyordu.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder