ÜSTAD'DAN ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA-1-
İman edenler Allah'ın kendilerine yüklediği büyük bir sorumluluğu üstlenmişlerdir. Bu da, dünya üzerindeki zulme, sefalete, ahlaki dejenerasyona ve adaletsizliklere çözüm getirmek ve bu çözümleri insanlara anlatmaktır. Çünkü Allah, iman edenlerin yeryüzündeki tüm zayıf bırakılmış kadın, erkek ve çocuklar adına böyle bir fikri mücadele içinde olmasını emreder. Nitekim Kur'an ahlakı dünya üzerindeki bütün kötülüklerin sona ermesi ve insanların güvenli, rahat, mutlu bir hayat yaşamaları için tek çözümdür.
Yaşanan savaşların, toplu katliamların, açlığın, ahlaksızlıkların ve işlenen tüm suçların kökeninde, insanların vicdansız ve korkusuzca hareket etmesi yatar. Eğer bu insanlar Allah'tan korkmaya, vicdanlı davranmaya, merhametli, hoşgörülü, fedakar, sabırlı olmaya başlarlarsa o zaman yaptıkları kötülükler yerini iyiliklere bırakacaktır.
Hitler'i, Stalin'i, Lenin'i veya halkına zulmetmiş olan başka bir diktatörü düşünelim. Bu insanların ortak özelliği, Allah'a iman etmemeleri ve dolayısıyla din ahlakından uzak yaşamalarıdır. Gerçekleştirdikleri katliamlar, Allah'tan korkmadıkları ahiretin varlığına inanmadıkları için gerçekleşmiştir. Eğer bu liderler Allah'tan korkan, yaptıkları her kötülüğün hesabını ahirette vereceklerine inanan, Kur'an'a tabi olan insanlar olsalardı, bu gün tarihin en zalim değil en merhametli liderleri olarak anılırlardı. Çünkü Kuran, haksız yere insan öldürmeyi, hırsızlığı, insanlara zulmetmeyi, acı vermeyi, adaletsizliği veya yardıma muhtaç olanlara sırt çevirmeyi yasaklar.
İslam ahlakının topluma kazandırdığı insan sevgisi, hürmet, şefkat, adalet ve tevazu insanların kurtuluşu için tek çözümdür. Bu nedenle toplumlara Kur'an ahlakını her detayıyla anlatmak müminlerin en büyük sorumluluklarından biridir. Allah'ın varlığını, büyüklüğünü,sıfatlarını, ahiretin varlığını ve dünyaya sadece kulluk vazifesini yapmak üzere geldiğini öğrenen bir insan, inkarcıların menfaatlerine uygun hareket etmeyi ve zulme rıza göstermeyi bırakır. Böylece dinsizliğin toplumlara getirdiği çıkar düzeni büyük bir yara almış olur.
Bu nedenle müminlerin İslam ahlakını yaymak için yaptıkları tüm çalışmalar inkarcılar tarafından engellenmeye çalışılır. Allah Kuran'da insanlara bunun birçok örneğini vermiştir. Üstad da, hayatı boyunca birçok engelleme ve zorlukla karşılaşmış ancak bunlara karşı hiçbir zaman yılgınlık göstermemiştir.
İnsanın Allah yolundaki düşmanlarından biri de nefsidir. Şeytan telkinleriyle insanın nefsini azdırmaya, onu çeşitli yollarla Allah yolundan alıkoymaya çalışır. Ancak, mümin buna karşı dikkatli ve sabırlı olmalıdır. Üstad, bir sözünde müminlere şunları hatırlatır:
"Hem gizli düşmanlarım, hem nefsim; şeytanın telkiniyle zaîf bir damarımı arıyorlar ki, beni onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin. En zaîf damar ve dehşetli mani', hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebid bir hâkim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilâçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise fedakârane, ihlasla hizmete zarar verir. Hem gizli düşmanlarım da bu zaîf damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasılki korku ve tama' ve şan ü şeref cihetinde çalışıyorlar. Çünki insanın en zaîf damarı olan korku cihetinde bir halt edemediler, i'damlarına beş para vermediğimizi anladılar."( Hizmet Rehberi,Sf.150)
Bildiğiniz gibi Üstad 84 yaşına kadar yaşamış ve hayatının son 30 yılı sürgünde geçmiştir. Üstad, din düşmanı çevrelerin kendisine attıkları iftiralar yüzünden yıllarca hapiste kalmış, çok sağlıksız koşullar altında yaşamıştır. Üstad buralarda hep soğuk ortamlarda tutulmuş, çoğunlukla yeterli bir ısıtma sistemi kurması reddedilmiş, yiyecekleri yeterli verilmemiş ve bunun gibi sağlığını bozacak bir çok zorluk çıkartılmıştır. Bu nedenle Bediüzzaman hayatının son yıllarında sağlığını ayakta tutmak için büyük gayret sarfetmiştir.
Aslında inkarcıların buradaki amacı, Üstad'ı hastalığın zorluğu karşısında yıldırmak ve hizmetlerine ara vermesini sağlamaktır. Çünkü ağır bir hastalık, bir çok insanda olumsuz etkiler meydana getirir. Çoğu kişi hastalandığında morali bozulur, içinde çalışma şevki kalmaz, yorgunluk ve bitkinlik hissettiği için hayattan elini eteğini çeker, karamsarlığa kapılır. Neşesi, şevki, iradesi azalır. Bedeni sıkıntıları sürekli zihnini meşgul eder ve kendisinden başka kimseyle uğraşmak istemez. Hayattaki tek konusu kendi hastalığı olur ve kendisinden başka kimsenin sorunlarına aldırış etmez.. Bu ruh halini ağır bir hastalığa yakalanmış bir çok kişide görmeniz mümkündür.
Ancak Üstad'ın durumu böyle olmamıştır. Hastalık Bediüzzamanın Allah'a olan yakınlığını, şevkini, iradesini, mücadele azmini arttırmıştır. İmanını kuvvetlendirmiş ve bu kuvvet Üstad'ın çok hikmetli, çok faydalı eserler yazmasına vesile olmuştur. Hatta Üstad hastalığa yakalanan tüm insanların Allah'a yakınlığına vesile olacak ve hastalıklara nasıl bir bakış açısıyla yaklaşmaları gerektiğini öğretecek bir hastalık risalesi hazırlamıştır. Hastalıkları, İslam adına yaptığı hizmetlere hız katmıştır. Böylece insanların bir çoğunun yaşamakta zorlanacağı son derece sağlıksız koşullarda yaşatılarak hizmeti engellenmeye çalışılan Üstad, hiç bir zaman hastalıklara ve korkulara karşı yenilmemiştir.
Şüphesiz ki böylesine kuvvetli bir irade ve insani zaaflara kapılmama konusunda böylesine güçlü bir kararlılık ancak sağlam bir iman ve Allah'a sonsuz bir bağlılıkla mümkün olabilir. Bu nedenle Bediüzzamanın bu uyarısını her müminin kendisi için düşünmesi, İslamın ve müminlerin menfaatini her zaman kendi nefsinden üstün tutmaya bir kez daha niyet etmesi çok önemlidir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder