O GÜN MÜMİNLERİ KOLAY, İNKARCILARI İSE ZORLU BİR HESAP BEKLEMEKTEDİR
Allah'ın ayetlerini inkar eden ve Kuran'da bildirilen gerçeklere karşı direnen kişiler ölüm anıyla karşılaştıklarında, dünya hayatları boyunca ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır. Onların en büyük özellikleri ise son anda tevbe etmeye çalışmaları olacaktır. İnkar edenlerin tekrar dünyaya dönüp salih amellerde bulunmak için Allah'a yalvarmaları Kuran'da şu şekilde bildirilmektedir:
Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen. (Secde Suresi, 12)
Ancak onlar ne kadar yalvarıp yakarsalar, bağışlanma dileseler de artık dönüşü olmayan bir yola girmişlerdir. Onların tevbeleri kabul edilmeyecek, dünyaya dönme istekleri ise asla yerine getirilmeyecektir. Çünkü onlar dünyada kendi cahillikleri içinde çeşitli zanlarda bulunmuş, Allah'ın Kuran'da asla izin vermeyeceğini bildirdiği gerçekleri göz ardı ederek kendilerini kandırmışlardır. Ve ahirette de işte bu kandırmacanın karşılığını alacak, sonsuz adalet sahibi Allah'ın gazabına uğrayacaklardır.
İnkar edenlerin hesap gününde içine düşecekleri maddi ve manevi zorluklar Kuran'da çok detaylı olarak tarif edilmiştir. Allah'tan gereği gibi korkup sakınmayan, Kuran'ın hükümlerine titizlik göstermeyenler ölüm melekleri ile karşılaştıkları andan itibaren sürekli bir aşağılanma içine gireceklerdir. Canlarının sırtlarına ve böğürlerine vurularak alınması, perçemlerinden tutulup yerde sürüklenmeleri ahiret hayatındaki aşağılanmanın bir başlangıcı olacaktır. Allah onların konuşmalarına izin vermeyecek, seslerinin bir hırıltıdan öteye çıkması mümkün olmayacaktır. Konuşmak ve çeşitli taleplerde bulunmak istedikleri her seferde sonuçsuz bir çaba içinde olduklarını anlayacaklardır. Özellikle bir daha asla cehennemden kurtulmak gibi bir şanslarının kalmadığını kesin olarak görmeleri, onları tarifsiz bir pişmanlığa sürükleyecek, yürek acısı olacaktır.
İnsanlar dünyada ne tür bir hataya düşerlerse düşsünler mutlaka affedilme veya cezalarını çektikten sonra kurtulma ümidi ile yaşarlar. Ancak cehennemde tüm zamanlar boyunca, sonsuza kadar kalacak olmak ve pişmanlığın ve tevbe etmenin asla fayda sağlamayacağını fark etmek, insanın şu anki anlayışıyla kavrayamayacağı bir durumdur. İşte inanan kullar böyle bir duruma düşmeyecek, kolay bir hesap ile sorguya çekilip, korkuya, hüzne ve pişmanlığa kapılmadan cennete sevk edileceklerdir. O gün müminlerin yüzlerinin ışıl ışıl parlayacağı, nurları önlerinde ve yanlarında cennete doğru koşacakları ayetlerde haber verilmiştir. Onlar dünya hayatları boyunca Allah'ı razı etmeye yönelik yaşamalarının, Allah'tan korkup, O'nun azabından sakınmalarının karşılığını sonsuz bir hayat boyu alacaklardır.
Allah'a karşı büyüklenen, ahirete, yeniden dirilişe inanmayan, Allah'tan korkup, O'ndan sakınmayan ve elçisine itaat etmeyen, güzel ahlaktan uzak bir hayat süren tüm inkarcıların son bulacakları yer cehennemdir. Cehennem Allah tarafından inkarcılara azap vermek için özel olarak hazırlanmış bir mekandır. Münafıklar, inkarcılar cehennemde dünya hayatlarında hiç görmedikleri, karşılaşmadıkları türden bir azapla azaplandırılacak, sonsuza kadar da bu azaptan kurtulamayacaklardır.
'Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile' sürüklenecekleri gün;' (Tur Suresi, 13)
ayetiyle cehennem ehlinin, cehennem ateşinin yakıtı olacağını bildirmiştir. Cehennem ehli 'Elleri boyunlarına bağlı olarak...' (Furkan Suresi,13) ateşin sıkışık yerine atılacak, dumanlı bir gölge içinde konaklayacaklardır. Ateşin uğultulu homurtusunu sürekli işitecekler, kemikleri çatırdatan inlemeler ile muhatap olacaklardır. Özellikle azabın sürekli olması ve cehennem ehlinin tüm yakarışlarına rağmen, onlardan kesinlikle hafifletilmeyecek olması tarifsiz bir sıkıntı vesilesi olacaktır. Çünkü cehennem azabı "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş...' (Beled Suresi, 20) olarak bildirilmektedir.
Cehennemdekiler korkunç ve ürkütücü bir ortamda olmalarının yanı sıra, fiziksel olarak da korkunç bir görüntüye bürüneceklerdir. Yüzleri kapkara, korkudan ve dehşetten dolayı zillet içinde olacaktır. Hücreleri kavururcasına güçlü olan ateşte derileri yanacak ve '...Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz...' (Nisa Suresi, 56) ayetinde bildirildiği gibi derileri tekrar tekrar yenilenecektir. Demir kamçılarla kamçılanıp '...uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire...' (Hakka Suresi, 32) vurulacaklardır. Alınları, böğürleri ve sırtları kızgın ateşte dağlanacak, başlarından aşağı kaynar sular dökülecektir. Elbiseleri ve yatakları ateşten ve katrandan olacak, demir halkalarla bağlanacaklardır.
Cehennem ehline sunulacak olan yiyeceklerin ve içeceklerin korkunçluğu da ayetlerde açıklanmıştır. "İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur." (Hakka Suresi, 36) ayetinde dünyada insanların çok azını dahi görmeye veya kokusunu duymaya dayanamadıkları kan ve irinin cehennem ehlinin sürekli yiyeceği olacağı haber verilmektedir. Dünya hayatında Allah'ı unutup, kendi tutkularının ardından gitmelerinin bir karşılığı olarak girdikleri cehennemde irinli, kaynar sudan içirilecek, parçalanan boğazlarından hiçbir şey geçmeyeceği için yutkunmaya çabalayacak, ama yutkunamayacaklardır. Allah günahkar cehennem ehline yedirilecek diğer yiyeceklerin de zehirli olan darı dikeni ve zakkum ağacı olduğunu bildirmiştir.
Cehennem ehlinin içine düşecekleri en aşağılayıcı konumlardan biri de Allah'ın onlarla konuşmaması olacaktır. Kuran'da 'Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar..' (A-li İmran Suresi, 77) şeklinde bildirilen cehennem ehli, Allah tarafından hor ve aşağılık kılınacak, hiçbir istekleri kabul edilmeyecektir. Bununla birlikte tekrar dünyaya dönüp salih amellerde bulunmak için defalarca yalvarmalarına rağmen, bu istekleri kesinlikle kabul görmeyecek, kendilerine dünyada öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar süre verildiği hatırlatılacaktır. Dünya hayatında Allah'ın rızasına uymamanın pişmanlığını çok fazla yaşamalarının onlara hiçbir yararı dokunmayacak, yakınmaları sonuçsuz kalacaktır. Kendi yakınmalarının yanı sıra cehennem ehlinin birbirleri arasında bir çekişme içinde olacakları da ayetlerde bildirilmiştir. Dünyada Allah'ı ve müminleri dost edinmeyip, inkar içinde yaşayanları dost edinenler birbirlerini lanetleyecek, herkes kendisinin cehenneme girmesine bir diğerinin neden olduğunu öne sürerek, birbirlerinin daha fazla cezalandırılmaları için Allah'a istekte bulunacaktır. Ayetlerde içine düştükleri bu durum şöyle bildirilmiştir:
"Yüzlerinin ateşte evrilip çevrilecegi gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resûl'e itaat etseydik." Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular. Rabbimiz, onlara azabtan iki katın ver ve büyük bir lanet ile lanet et." (Ahzap Suresi, 66-68)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder