"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-2-
BEDİÜZZAMAN'A VERİLEN HİKMET
Bediüzzaman Said Nursi yıllar boyunca büyük bir sabırla insanlara Allah'ın varlığını ve Kuran ahlakını tebliği etmiştir. Onun yaptığı yazılı ve sözlü tebliğ, gaflet içinde olan pekçok kişinin Allah'a teslim olmasına, imanda derinleşmesine ve Allah'ın razı olacağı gibi yaşam sürmeye karar vermelerine vesile olmuştur.
Kendisinin bu kutsal vazifesi, kaleme aldığı Risale-i Nurlar sayesinde vefatından sonra devam etmiştir ve hala da etmektedir. Nice kalbi katılaşmış, vicdanı körelmiş insan, kendi deyimiyle "Kuran'dan feyz alan ve Kuran'ın bir tefsiri" mahiyetinde olan bu eserlerin ışığı sayesinde yeniden hayat bulmaktadır. İnsanlar nefislerinin azgınlıklarını, hırslarını ve bencilliklerini, Allah'ın varlığı, ahiret ve dinleri ile ilgili vesveselerini yok etmeyi, Allah'ı sıfatları ile tanımayı ve daha pek çok gerçeği bu eserlerin vesilesiyle öğrenmiştir.
Kuran'ın özünü ruhuna sindirmiş, Allah'ı derin düşünebilen, olayların iç yüzlerini ve ince detaylarını fark edebilen Üstad, nefsinde bildiklerini ve insanların ihtiyaç duyabileceklerini düşündüğü her konuyu en hikmetli ve en samimi bir dil ile eserlerinde anlatmıştır. Bu nedenle Risale-i Nurlar, her satırının ve paragrafının üzerinde uzun uzun düşünülmesi, hikmetlerinin görülmesi ve ders alınması gereken eserlerdir. Nitekim samimi bir kalp ile okuyan her insan, yanlış düşüncelerine ve bilmedikleri konulara bu eserlerden kolaylıkla cevap bulabilir. Üstad'ın ifadesi ile Risale-i Nurlar, yaralanmış ve gerçeği arayan insanları kısa bir zamanda tedavi eder.
İnsanların manevi ihtiyaçlarına cevap verebilmek ise sağlam bir iman, üstün bir akıl, vicdan ve ihlas gerektirir. Ancak Allah'tan korkup sakınan, O'na içli bir sevgi ile bağlı olan, Kuran ayetlerini ruhunda yaşayan bir insan Allah'ı ve dinin gereklerini samimi bir şekilde anlatabilir. Dolayısıyla tüm bu özellikler neticesinde oluşacak olan hikmet ise Allah'ın müminlerin dini tebliğ vazifelerinde kolaylık sağlayan en büyük lütuflarından biridir. Nitekim Bakara Suresi 269. ayetinde Allah, hikmeti dilediği kullarına, büyük bir hayır olarak verdiğini bildirmektedir. Bediüzzaman Said Nursi de hikmet sahibi olması ile inananlara güzel bir örnek teşkil eden değerli din alimlerimizdendir.
Bediüzzaman'a eserlerindeki hikmet ile ilgili olarak şöyle bir soru yöneltilmiştir:
"Neden senin Kuran'dan yazdığın Sözler'de bir kuvvet, tesir var ki, müfessirlerin ve ariflerin sözlerinde nadiren bulunur. Bazan bir satırda bir sahife kadar kuvvet var; bir sahifede bir kitap kadar tesir bulunuyor?"
Bediüzzaman'ın bu soruya verdiği cevap ise tevazusunu, ihlasını ve samimiyeti gösteren delillerden biri olmuştur;
"Ekseriyet itibarıyla öyledir. Çünkü yazılan sözler, tasavvur değil, tasdiktir; teslim değil, imandır; marifet değil, şehadettir; şuhuddur; taklid değil, tahkiktir; bir iltizam, iz'andır; tasavvuf değil, hakikattir; dava değil, dava içinde kanıttır.
Şu sırrın hikmeti budur ki:
Eski zamanda, imani eserler mahfuzdu; teslim kavi idi. Teferruatta, ariflerin marifetleri delilsiz de olsa beyanatları makbul idi, kafi idi. Fakat, şu zamanda fennin işaret ve delilleri, elini temellere ve esaslara uzatmış olduğundan, her derde layık devayı ihsan eden hakim-i Rahim olan Zat-ı Zülcelal, Kuran-ı Kerim'in en parlak mucizelerin göründüğü yer olan temsilatından bir alevini, acz ve zaafıma, fakr ve ihtiyacıma merhameten, hizmet-i Kuran'a ait yazılarıma ihsan etti. Felillahi'l hamd, sırr-ı temsil dürbünüyle en uzak hakikatler gayet yakın gösterildi; hem, sırr-ı temsil cihet'ül vahdetiyle, en dağınık meseleler toplattırıldı; hem sırr-ı temsil merdiveniyle, en yüksek hakaika kolaylıkla yetiştirildi; hem sırr-ı temsil penceresiyle hakaıkı gaybiyeye, esasat-ı İslamiyeye şuhuda yakın bir yakin-i imaniye hasıl oldu. Akıl ile beraber vehim ve hayal, hatta nefis ve heva teslimine mecbur olduğu gibi, şeytan dahi teslim-i silaha mecbur oldu.
Yukarıdaki sözünde de görüleceği üzere Bediüzzaman eserlerindeki hikmeti ve çarpıcılığı her zaman Kuran'ın feyzine dayandırmış, asla kendi kabiliyetine vermemiştir;
Elhasıl: Yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa ancak temsilat-ı Kuraniyenin pırıltılarındandır. Benim hissem, yalnız, şiddet-i ihtiyacımla taleptir ve gayet aczimle tezarruumdur. Dert benimdir, deva Kuran'ındır.
Bediüzzaman'ın eserlerinin hikmetli, samimi, çarpıcı, fayda verici, etkileyici olmasının sebebi Üstad'ın daima Kuran ayetleri ile konuşmasından, öncelikle karşı tarafın ahiretine yönelik bir fayda sağlamayı amaçlamasından, maddi ve manevi hiçbir menfaat beklentisi içerisinde olmamasından kaynaklanmaktadır. Üstad'ın amacı yalnızca Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanabilmek olduğundan konuşmaları ve eserleri de daima hayır, hasenat ve güzellik getirmiştir. Bunun neticesinde de her sözü karşısındaki kişinin kalbinde etki etmiştir. Vicdanını harekete geçirmiş, manevi ihtiyaçlarına yanıt ermiş, akılları üzerindeki pusu kaldırmıştır. Kişi daha önce göremediği ve fark edemediği pek çok konuyu Bediüzzaman'ın hikmetli açıklamaları ile görüp anlamaya başlamıştır. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın hikmeti, pek çok insanın manevi hastalıklarına şifa olmuştur.
Bir sözünde Bediüzaman eserleri ile ilgili olarak; "Risale-i nur'un gıda ve yemek hükmündeki hakikatlerinden hem akıl, hem kalp, hem ruh, hem nefis, hem his hisselerini alabilir. Yoksa yalnız akıl cüz'i bir hisse alır, ötekiler gıdasız kalabilir." demiştir.
Ancak şu husus da bilinmelidir ki hikmet, Allah'ın dilemesi ile kazanılır. Allah dilemedikçe kişi hikmeti elde edemez. Mutlak hikmet sahibi olan yalnızca Allah'tır ve dilediği kullarına bu sıfatından tecelli ettirir. Bu, Allah'ın samimi kullarına dünya hayatında bir mükafatıdır. İman edenler de Üstad'ın ve salih müminlerin bu üstün özelliğini kazanabilmek için Allah'a dua edip, O'ndan hikmet istemelidirler.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder