ALLAH HERYERDEDİR VE HERŞEYDEN HABERDARDIR
Hakiki ve tahkiki bir iman için Allah'ı tanımak ve sıfatlarını bilip hakkıyla takdir edebilmek çok önemlidir. Zira Allah'ı gereği gibi tanımayanlar O'nu, yarattıkları ile kıyas yapma gibi bir cahilliğe düşerler. Oysa Allah, madde, zaman ve mekandan münezzeh, mutlak bir varlıktır. Tüm bunları var eden Allah'tır. O, sıfatları ile her yerdedir, sonsuz ilmi ile heryeri kuşatmıştır. Zamanın durduğu, maddenin yok olduğu, hiçbir yaratılmışın bulunmadığı bir anda da Allah mutlak bir varlık olarak vardır. Zaman ve mekana tabiyet ancak O'nun yarattığı varlıklar için söz konusudur. Dün, şu an, önce, sonra, geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman, asır, yıl, gün, saat, dakika, saniye hep zaman ve mekan akışı ile sınırlı olan maddi varlıklara ve kullarına mahsustur. Allah'ı zaman ve mekanla sınırlayanlar aydınlıkları, karanlıkları, kalabalıkları, kutupları, uzayın dışını, toprağın altını, hücrelerini içinde Allah'ın sarıp kuşatmadığını zannedenler büyük bir yanılgı içerisindedirler. Bu, gereği gibi iman edememenin, bilgisizliğin ve cahilliğin bir ürünüdür. Allah tüm yarattıklarını, evreni ve insanları dört bir cepheden, içinden ve dışından, her yönden sarıp kuşatmıştır.
Kuran'da bildirildiği gibi, "Gözler O'nu idrak edemez, ama O bütün gözleri idrak eder." "Gaybı ve müşahede edilebilen her şeyi bilmektedir." İnsan uyurken, yemek yerken, banyo yaparken, yolda yürürken, okula, işe giderken, güzel bir davranışta bulunduğunda veya kötü bir ahlak gösterdiğinde her zaman ve her an Allah'ın huzurundadır. O, insanlara şah damarlarından daha yakındır. Nitekim Mücadele suresi, 7. ayetinde "Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir." denmektedir.
İnsan birçok şeyden habersiz iken Allah kendisini izlemektedir, üzerinde bulunduğu şeyi ve nefsinden geçirdiklerini bilmekte, her birini teker teker yazıcı meleklerine yazdırmaktadır. Ahiret gününde de yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Nitekim inkarcıların ahirette sorgu anında dünya hayatında tüm işlediklerini çok detaylı olarak önlerinde hazır bulunca şaşırıp korkudan dehşete kapıldıklarını ve "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp her şeyi sayıp-döküyor?" dediklerini Kuran'dan öğrenmekteyiz. (Kehf Suresi, 49) Elbette Allah onlar gaflet içerisinde oyalanırken de onlarla birliktedir ve yaptıklarını yazmaktadır.
İlmi sonsuz olan Rabbimiz'in "Rakıb" (Bütün varlıklar üzerinde gözcü olan, bütün işler konkrolü altında bulunan), "Hakim" (Hükmeden), "Kaim" (İdare edip ayakta tutan), "Hayy" (Diri, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten), "Fatır" (Yaratan) ve daha pekçok güzel isimleri vardır. Allah bu isimlerini tecelli ettirmek, kullarına bildirmek ve takdir ettirebilmek için "Kün" (Ol) emri ile varlıkları yaratmıştır. Göklerde ve yerde olanların hepsi, her şey Allah'ındır ve O'nun tecellisidir. Yarattıklarının içinde bulundukları ve bulunacakları tüm durumları henüz oluşmadan Allah bilmektedir. Deniz dibinden herhangi bir kum tanesinin veya yolda yürürken yerde duran herhangi bir taş parçasının rengi, girinti ve çıkıntıları, içindeki kristal yapısı incelense hepsinde Allah'ın yaratma gücü görülür. Allah bunların tüm detaylarını, ilk oluşum anından son durduğu konumuna kadar her halini bilmektedir, hepsinden haberdardır.
Saçımızdan her hangi bir saç teli koparılıp incelense, bunun kopartıldığı noktayı, uzunluğunu, kalınlığını, muhteviyatındaki maddeleri, bu maddeler arasındaki kimyasal bağların hepsini Allah en ince detayına kadar bilmektedir. Ya da ağaçtan koparak uçan bir yaprağın kopacağı noktayı, kopma zamanını, yaprağın rengini, tomurcuk halini, düşeceği yeri, kuruyarak yok olana kadarki her safhasını da Allah bilmektedir. Küçük, büyük, açık gizli ne varsa Allah hepsinden haberdardır. İnsanlar hayatlarında işledikleri bir suçu, akıllarından geçirdikleri kötü bir niyeti aradan süre geçtikçe unutabilirler. Ancak Allah hepsini bilmekte ve hiçbirini unutmamaktadır. Hepsi Allah katında durmaktadır, hiçbir an Allah katında yok olmamaktadır. Sonsuza kadar da böyle kalacaktır.
İnsan bu gerçeğin her an şuurunda olursa aklı ve vicdanı keskin bir netliğe bürünür; gaflet, manevi pus tümüyle ortadan kalkar. Bu gerçeğin farkında olanların ve unutmayanların imanları Peygamberimiz'in sahabelerinin, Hz. İsa'nın havarilerinin, geçmişte peygamberlerin yanında her türlü zorluğa katlanan salih, muttaki müminlerin imanlarını andıran derin bir yakine, kesin ve tereddütsüz bir vasfa bürünür. Allah sevgisi ve Allah korkusu böyle bir insanın hayatının tümüne yoğun olarak hakim olacağından her dakika, her saniye, her an güzel huylu olur. Allah'ın her zaman razı olduğu, yüzü nurlu, munis, efendi, akıllı, samimi, kısacası herkesçe ahlakına hayran olunan bir kişi haline gelir. Müminin Allah'ın her yerde olduğu ve her şeyi bildiği gerçeğini çok düşünmesi ve hayatının her anına bu düşünceyi hakim kılması gerekir. Kişinin kendisine sorumluluk yükleyeceğinden dolayı apaçık olan bu gerçeği düşünmekten korkması, çekinmesi, aklını ve vicdanını örterek kendini düşünmemekle aldatması zarar ve kayıptan başka bir şey kazandırmayacaktır. Gerçeklerden kaçmayanlar için ise, Rabbimizin her şeyden haberdar olması ve bunu kullarına Kuran'ın pek çok ayetinde bildirmiş olması büyük bir hayır, kolaylık ve nimettir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder