HUSUMET VE ADAVET FENALIKTIR
Kin, öfke, nefret, düşmanlık hislerinin insanlar üzerinde çok yıkıcı etkileri vardır. Özellikle de inkar edenlerin içi bu duygularla doludur. Bu kişiler sevgiden, şefkatten, merhametten, affedicilikten zevk almaz, bu gibi duyguları insanın zaafları olarak görürler. Şeytanın etkisinde yaşayan inkarcılar, bilhassa da inananlara karşı yoğun bir öfke beslerler.
Kuran'daki ifadeyle "kabaran öfkelerinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak gibi"dirler. Hatta içlerinde besledikleri kin ve nefretlerinden dolayı yeryüzünde bozgunculuk, savaş, kavga ve kargaşalar çıkarmakta, genç, yaşlı, çocuk demeksizin pek çok Müslüman'a zulüm uygulamaktadırlar. Bu yüzden de günümüzde Filistin'den Çeçenistan'a, Keşmir'den Bosna'ya kadar dünyanın dört bir köşesinde merhametin, şefkatin, affediciliğin, dostluğun, barış ve hoşgörünün unutulduğu amansız bir zulüm ortamı yaşanmaktadır. Elbette ki inkarcıların kalplerinde yaşattıkları bu kin ve nefret hisleri yüzlerine de yansımaktadır. Kuran'da da belirtildiği üzere yüzleri kinden dolayı simsiyah kesilir. (Nahl Suresi, 58) Sanki karanlık bir gecenin parçaları gibi zilletlidirler. Müminin yüzü ise imanın ve Allah korkusunun bir sonucu olarak son derece nurlu, huzurlu, mülayim ve müşfiktir.
Ancak husumet ve adavet müminler için de çok büyük bir tehlikedir. Şeytan iman edenlerin gücünü kırmak için araya husumet ve düşmanlık sokmaya çalışır. Bir müminin hatalarını, eksikliklerini husumet konusu yapmaya çalışır. İman edenlerin birbirlerine sevgi ve şefkat gözüyle bakmalarını engellemek ister. Mümin bir başka mümine karşı, inkarcıların ve dine muhalif olanların vasfı olan kindarlığı kalbinde taşımaktan her zaman Allah'a sığınır, haya eder. Şeytanın bu konuda etkisi ve teşvikinin olabileceğini aklından çıkarmaz ve temkinli davranır. Ali İmran suresi 134. ayetinde müminlerin daima öfkelerini yenen ve haklarından bağışlama ile vaz geçen kişiler oldukları belirtilmektedir. Peygamber Efendimiz de bir hadis-i şerifinde "Kin tutmaktan kaçının, zira o helak edicidir" şeklinde buyurarak, müminleri kinden sakınmaya çağırmıştır. Zaten müminler değil birbirleriyle çekişmek ve kin duymak, çok güçlü bir muhabbetle birbirlerini sever, çok güçlü bir dayanışma ve yardımlaşma içinde olurlar. Bunun nedeni güçlü imanları, Kuran'a olan sıkı sıkıya bağlılıkları ve Rablerine duydukları çoşkulu sevgileridir.
Mümin, gerçek iman ve yakin sahibi kişidir. Her olayı Allah'ın yarattığını ve her şeyin O'nun kontrolünde olduğunu, O'nun hakim olmadığı hiçbir yer ve mekanın, dinlemediği ve görmediği hiç bir şeyin olmadığını bilir. İnsanlara hayat veren, nutku verip konuşturan Allah'tır ve bu nedenle de her şey, her olay kusursuz, mükemmel ve pekçok hikmetle birlikte yaratılır. Hepsi Allah'ın sonsuz güzellikteki tecellileridir. Allah müminlerin bu hikmetli ve hayırlı görüntüleri Kuran'ın gerçekleri ile yorumlayıp, hikmet ve hayır gözüyle, ibret ve hayır nazarı ile seyretmesini ister. İşte mümin her olaya bu bakış açısı ile baktığından asla öfke, nefret, kin, üzüntü ve ye's duymaz. Özellikle de mümin kardeşinin bir hatasını, eksikliğini, kusurunu güzel gözle değerlendirir, şefkatle yaklaşır, birlik olup bu eksikliğin ortadan kalkması için ona yardımcı olur. Her eksikliğin ve kusurun Allah tarafından birçok hikmetle yaratıldığını bilir, bu nedenle de bu eksikliğe karşı bir kızgınlık, öfke duymaz.
Ancak şeytan insanın Kuran'a muhalif bir ahlak göstermesini şiddetle arzuladığından bıkmadan yorulmadan insanı gaflete ve çirkin ahlaka çekmek ister. Buna karşı insanın çok uyanık ve dikkatli olması gerekir. Yaşamının her anında mutlak güzel ahlaklı olmalıdır.
Başına gelen her olayın Allah'ın kontrolünde olduğunu, ölümün yakın olduğunu, kaderin mükemmel bir yaratılışla devam ettiğini sürekli aklında tutmalıdır. Şahsın aleyhinde gibi olan, aslında sürekli hayrına olan fiilleri yaratan yalnızca Allah'tır. Sonsuz merhamet, sonsuz rahmet, sonsuz akıl sahibi, sonsuz güç sahibi, Müslümanları seven, onları koruyup gözeten, dünyada ve ahirette onların iyiliğini isteyen, ahirette de onlar için güzellikler ve cennet nimetleriyle dolu bir hayat isteyen Allah, kin duyulabilecek görüntüler yaratır, ama mümin bunlara kin duymaz, bu konuda nefsini Allah rızası için ıslah eder ve ibret alır. Her olayın hayır yönlerini görmeye çalışır.
Başına gelen bir olay ve bir mümin kardeşinin yaptığı bir hareket ne kadar aleyhinde gibi görünse de her zaman tevazu, merhamet ve affedici bir ahlak ile karşısındakine yanaşır. O zaman Allah kalbindeki öfkeyi giderir ve karşısındaki ile bir anda dost oluverir. Bu ancak sabredenlere ve güzel ahlak gösterenlere Allah'ın bir lütfudur. Ayrıca Bediüzzaman'ın dediği gibi müminler muhabbet fedaileridir, husumete hiç vakitleri yoktur. İnsan kin duyacaksa en başta kendi nefsinin kötülüklerine ve şeytanına kin duymalıdır. Bediüzaman Said Nursi Hazretleri, "Adavet etmek istersen kalbindeki adavete adavet et; onun re'fine çalış. Hem er ziyade sana zarar veren nefsi emmarene ve heva-i nefsine adavet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için müminlere adavet etme… Evet nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete layıktır; öyle de adavet hasleti, her şeyden evvel kendisi adavete layıktır. Eğer hasmını mağlup etmek istersen, fenalığa karşı iyilikle mukabele edersen. Husumet tezayud eder. Zahiren mağlup bile olsa kalben kin bağlar, adaveti idame eder. Eğer iyilikle mukabele etsen, nedamet eder; sana dost olur." demiştir. Bu yüzden müminler kin ve öfkeden daima Allah'a sığınmalı ve kusurlu tavır göstermekten sakınmalıdır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder