"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-25-
BEDİÜZZAMAN'IN ADALET ANLAYIŞI
Dünyanın her neresine giderseniz gidin mutlaka bir çok adaletsizlikle karşılaşırsınız. Ferdi adaletsizlikler veya toplumun geneline yapılan adaletsizler... Bu durum bir çok insanın mutsuz olmasına, haksızlığa uğramasına ve hiçbir suçu olmadığı halde zulüm görmesine sebep olmaktadır. Farklı bir inanca sahip olduğu için öldürülenler, maddi gücü olmadığı için ezilenler, ırk farklılığından dolayı insani hakları ellerinden alınmış olanlar, zalim liderlerin hırslarından kaynaklanan sebepsiz bir zulümün altında yaşayanlar....
Tüm bunlar insanların Allah korkusundan kaynaklanan bir adalet anlayışına sahip olmamasından kaynaklanmaktadır. Adaletsizliğin olduğu her yerde mutlaka dine tabi olmayan insanlarla karşılaşırsınız. Çünkü dinsiz bir sistemde insanlar sadece kendilerine karşı sorumlu olduklarını düşünürler. Diğer insanların yaşamlarına karşı bir sorumluluk taşıdıklarını kabul etmezler. Bu nedenle her zaman birinci planda kendi çıkarlarının tatmini gelir. Kendi başarıları, kendi rahatlıkları, güvenlikleri veya itibarları herkesten daha önemli olur. Bu zihniyete sahip bir insandan adaletli olmasını beklemek veya kendi aleyhine bile olsa doğru şahitlik yapmasını ummak yanlış olur. Nitekim Allah'a ve O'nun dinine karşı sorumlu olduğunu inkar eden insanların olduğu yerde mutlaka bir karmaşa, çatışma ve huzursuzluk olur. Çünkü her insan kendi çıkarlarını tatmin etmeye çalışır ve çıkarların çatıştığı noktada şiddete, haksızlıklara, sahtekarlıklara, yalanlara başvurulur. İnsanlar kendi menfaatleri için başkalarının haklarına tecavüz ederler, kendileri dışında kimsenin hakkını koruma gereği hissetmezler.
Halbuki İslam dininde koşullar veya kişiler her ne olursa olsun mutlak bir adalet uygulanması farzdır. Allah insanlara adaletle davranmayı emretmiştir. Kur'an'da tarif edilmiş olan adalet anlayışında, kişinin kendisi ya da yakınları aleyhine bile olsa doğru hüküm vermesi gerekir. Bir insanın haksız olduğu halde yabancı birine karşı yakınını savunması ya da kendisinin çıkarlarına ters düştüğü için yalan şahitlik yapması, Allah tarafından yasaklanmıştır. Böyle bir adaletsizliğin Allah katında şiddetli bir karşılığı vardır. Ancak mevcut adaletsizlerin bunların dışında daha pek çok sebebi vardır. Örneğin farklı bir dünya görüşüne, farklı bir dine ya da ırka sahip olduğu için bir insana öfke duymak ve bundan dolayı hakkında adaleti gözetmemek.. Ya da intikam hissiyle hareket ederek bir insanın hakkını savunmamak...
Allah'a iman eden ve ahirette hesap vereceğine inanan bir insan hiçbir şekilde bu tip bir adaletsizliğe yanaşmaz. Karşısındaki kişi her kim olursa olsun hatta düşmanı bile olsa onun hakkında en adil şekilde hüküm verir. Öfke, çıkar çatışması ya da zor duruma düşmek, bu kişi hakkında vereceği kararın doğruluğunu etkilemez. Vicdanının kendisine emrettiğine karşı gelmez. Bu nedenle müminlerin bulundukları yerlerde, her insan güven içinde yaşar. Fakirliğinden, farklı bir dine ya da ırka mensup olmasından, dünya görüşünün değişik olmasından dolayı içinde bir korku duymaz. Kendisine yapılan her haksızlığı rahatlıkla dile getirir ve müminler tarafından bu duruma bir çözüm bulunacağından kesinlikle emin olur. Rahat ve huzurlu bir hayat yaşar. Aralarında anlaşmazlık olan insanlar olduğunda, müminlerin bu konuda adaletli davranacağını, taraf tutmayacağını ve Allah korkusuyla hareket edeceğini bilmenin rahatlığı içinde olur.
Bediüzzaman'ın adalet anlayışı müminler için yol göstericidir. Çünkü Bediüzzaman adil tavırları ve hükümleriyle tanınan bir Müslümandı. Herkese hakkı olan sevgiyi ve saygıyı gösterir, tavsiyelerinde son derece merhametli ve adil olur, özellikle talebeleri arasında kimsenin kimseye karşı haksız bir üstünlük elde etmesine izin vermezdi. Talebelerine olan tavsiyelerinde de adaletin özellikle üzerinde durmuş ve aralarında adil bir tutum izlemezlerse güçlerinin kırılacağı ve bağılıklarının zedeleneceğini açıklamıştır. Üstad'ın talebelerine öğüt verirken yaptığı bu açıklama her müminin düşünmesi ve ders alması gereken önemli bir ahlak özelliğidir.
Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken; bir çocuk, ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı müvazenede bulunsa; bir küçük taş, müvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir.
İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz…
Hayat-ı maneviye ve sıhhat-ı ubudiyet, adavet ve inad ile sarsılır. Çünki vasıta-i halas ve vesile-i necat olan "ihlas" zayi' olur. Zira tarafgir bir muannid, kendi a'mal-i hayriyesinde hasmına tefevvuk ister. Hâlisen livechillah amele pek de muvaffak olamaz. Hem hüküm ve muamelâtında tarafgirini tercih eder, adalet edemez. İşte ef'al ve a'mal-i hayriyenin esasları olan "ihlas" ve "adalet" husumet ve adavetle kaybolur… (Mektubat, s. 269)
Üstad'ın da açıkladığı gibi iman edenler sadece Allah'ın emrettiği gibi düşünür ve davranırlar. Yakınlık, soybağı, menfaat bağı gibi sebeplere dayalı tarafgirlikleri olmaz. Her zaman adaletten yana, haktan ve doğrudan yana taraf olurlar. Onların tesanütlerinin, birbirlerine olan sevgi ve sadakatlerinin temelinde yatan sebeplerden en önemlisi de budur.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder