"ALLAH'IN EMRİ TAKDİR EDİLMİŞ BİR KADERDİR"
Müminlerin gün içerisinde yaşadıkları olaylar karşısında hiçbir şekilde şevksizliğe, üzüntüye, sıkıntıya kapılmamaları imanlarının gücünün bir delilidir. İman eden bir insanın neşe ve şevk duyacağı sayısız sebebi vardır. En başta Allah'ın kendisine hidayet lütfetmiş olması, her sabah uyandığında imanlı olarak gözünü açması, Allah'ın her an kendisinin dostu ve yardımcısı olduğunu bilmesi ve eğer kullukta kusur etmezse kendisini cennet ile müjdelemiş olması sevincinin temel kaynağıdır. Bu nedenle de salih müminlerde kesintisiz bir neşe hali vardır. Ama imani zaaf yaşayan, kalpleri üzerinde pas olan kişilerin şevklerinde bir takım dalgalanmalar söz konusu olabilmektedir. Yani bu kişiler kimi zaman şevkli ve huzurlu, kimi zaman ise hüzünlü ve mutsuz bir ruh hali yaşayabilmektedir.
Ancak böyle bir hal elbette gerçek müminler için söz konusu olamaz. Çünkü salih bir müslüman, yaşamı boyunca nerede, kiminle, ne yapacağından başına ne gibi olayların geleceğine, hangi konuşmalarda bulunacağından nerede oturacağına ve hangi gün hangi yazıyı okuyacağına kadar içinde bulunduğu bütün durumları Allah'ın ezelde, kaderde tayin ettiğini ve levh-i mahfuzda bir bir yazdığını bilmektedir. Buna bağlı olarak sayısız detaydan oluşan yaşamında, bu detayların içerisinde sayısız hayır ve hikmetlerin var olduğunu da bilmektedir. Yaşadıklarının kendisi için en hayırlısı, en mükemmeli ve en güzeli olduğuna iman etmektedir. Allah'ın yarattığı ve kendisi için takdir ettiği her olaydan gönülden razıdır. Bu nedenle de yaşamı boyunca karşılaştığı koşullar ne olursa olsun hiçbir zaman aksilik, terslik ifade eden, "keşke" dediği anlar olmaz.
Mümin Allah'ın yarattığı her olayda güzellik görerek bir ders ve ibret çıkartmaya çalışır. Eksiklik ve şer gibi görünen bir olay tezahür ettiyse bile, bundaki hikmetleri görmeye ve hayır yönlerini bulmaya çalışır ki bir daha tekerrür etmemesi için akılcı tedbirler alabilsin. İşte böyle bir insan her zaman huzur içindedir. Çünkü nefsin sürekli dengeli ve mutmain hale gelmesi ancak her olayda bir hayır ve hikmet görebilmekle mümkün olabilir. Bu da dünyada mümine büyük bir zevk ve haz verir. Hiçbir zaman üzüntüye ve hüzne kapılmaz. Allah Tevbe Suresi 82. ayetinde üzüntü ve sıkıntıya ancak inkarcıların müstahak olduğunu bildirmekte ve onlara "Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar." demektedir. Müminin üzüntü duyulacak hiçbir konusu yoktur ve olamaz da. Ama inkarcı bir insan kadere iman etmediği için sürekli manevi bir azap ve sıkıntı içerisinde yaşamaktadır. Oluşan her olayı aleyhte yorumlayarak üzüntü, ümitsizlik ve kahr duymaktadır.
İman gözüyle ve teslimiyet ile bakan kişi ise, Allah'ın her olayda bir güzellik, her zorlukta bir kolaylık yarattığını görebilmektedir. Ve mümin cesaretini, tevekkülünü, sabrını, dirayetini bilhassa şer ve zor gibi görünen durumlarda göstermektedir. Allah böyle anları yaratmasındaki hikmetlerden birinin kimin iman edeceğini, kimin ise isyan edeceğini denemek olduğunu bildirmiştir. Bu yüzden müminler böyle anları bir fırsat olarak görerek Allah'ın beğeneceği en güzel ahlak ile davranırlar. Aynı zamanda bu anlar, ahirette alınacak zevklerin ve hazların da kaynağıdır. Zira kişi ne kadar ye'se düşebileceği durumla karşılaşıp, bunların her birine tevekkül ederse, kadere teslim olmuş bir ruh ile olaylara yaklaşırsa ahiretteki mertebesi de o kadar yükselecektir.
Aslında insanların ye'se kapılmasının yegane sebebi, olayların kendiliğinden, tesadüfler sonucu oluştuğuna inanması, Allah'ın yaratmasından gafil olmasıdır. Halbuki ye'se kapıldığı konuları yaratanın Allah olduğunu bilse ve her birinin hayır ve hikmet yönlerini görebilse, ne kadar küçük duruma düştüğünü anlayabilecektir. O zaman da "Keşke şöyle yapmasaydım, böyle demeseydim, oradan geçmeseydim...vs" gibi tevekkülsüz sözler asla sarf etmeyecektir. Allah insanların Kendisi'ne olan teslimiyetlerini denemek için olayların hayır ve hikmet yönlerini kimi zaman ancak iman ve nur gözüyle bakanların anlayabileceği şekilde gizleyebilir. Kimi zaman da hiçbir kuluna bunu göstermeyebilir. Fakat her ne olursa olsun müminler hiçbir olayın aleyhlerine gelişmeyeceğini bilmektedir. Nitekim Kuran'da peygamberlerin ve salih müminlerin en meşakatli durumlarla karşılaşan, inkarcıların birebir hedefleri olan, can ve mal tehlikesi içerisinde yaşayan mübarek kişiler olduklarını görmekteyiz. Ancak her biri Allah'a olan iman ve teslimiyetleri ile her zaman itidalli, kararlı ve cesur bir yapı göstermişlerdir. Örneğin Hz. Musa'nın yanında bulunan ve imanen güçlü olmayan kişiler Firavun ve ordusu tarafından ablukaya alındıklarında "Eyvah, yakalandık" diyerek ümitsizliğe kapılırken, Hz. Musa; "Hayır" Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara suresi, 62) diyerek takvasını, cesaretini ve Allah'ın kaderine teslimiyetini ifade etmiştir.
Allah'ın sonsuz kudreti ve hakimiyeti bu kadar açık ve net iken insanın gaflet ile gerçekleri anlamazlıktan gelmesi, vicdanına ve aklına aykırı davranması ahirette kayıp içerisinde kalmasına sebep olacaktır. Bu nedenle insan vakti varken imanını ve hidayetini arttırması için Allah'a dua etmeli, kaderine gönülden razı olmalıdır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder