"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-4-
BEDİÜZZAMAN HİZMETİNİN KARŞILIĞINI SADECE ALLAH'TAN BEKLEMİŞTİR
Cahiliye toplumunda hayatın ana hedefi çıkar elde etmektir. Bu nedenle hiçkimse bir diğer kişiye, hatta en yakın dostlarına bile güvenmez, yapılan her iyiliğin altında bir menfaat hesabı olduğunu düşünür. Bu nedenle hayatlarını İslama hizmet etmeye ve insanları doğruya yöneltmeye adamış olan peygamberlerin kendilerini yaşadıkları topluma, "karşılıksız hizmet eden kişiler" olarak tanıttıklarını görürüz. Kur'an'daki ayetlerden anladığımız kadarıyla, bütün peygamberler çevrelerine, yaptıkları tebliğ dolayısıyla hiçkimseden bir "ücret" istemediklerini ve ücretlerinin yanlızca Allah'a ait olduğunu mutlaka belirtmişlerdir.
Çünkü Allah'a iman eden bir insan, yaşamının tümünü Allah'a adar. Yaptıklarının karşılığını Allah'tan bekler. Dünyada hiçbir karşılık görmese bile esas olarak ahireti ve Allah'ın rızasını hedefler. Hiçbir çıkar beklemeden iyilik yapan ve hizmet eden insan olmak çok önemli bir ahlak özelliğidir. Nitekim peygamberlerin bir çoğu İslam ahlakının yayılması için gayret ederken evlerini, ailelerini, sağlıklarını, işlerini ya da kimi zaman hayatlarını kaybetmişlerdir. Çoğu zaman kavimlerinin tümü onlara karşı çıkmış, dini yaymaya devam ettirdikleri takdirde yaşadığı topraktan süreceklerini, öldürebileceklerini ya da taşa tutacaklarını söyleyerek tehdit etmişlerdir. Ancak tüm bunlara rağmen sadece Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanmayı hedefleyen peygamberler, doğruları anlatmaya devam etmiş, inançlarından hiçbir şekilde taviz vermemişlerdir.
Müminlerin karşılıksız Kur'an hizmetinde bulunmalarının diğer bir örneği, Hz.Süleyman'ın Sebe Melikesinden gelen hediyeleri kabul etmemesidir. Sebe Ülkesinin hükümdarının elçisi elinde hediyelerle geldiğinde "Allah'ın kendisine verdiğinin daha hayırlı olduğunu" belirterek bu hediyeleri kabul etmemiştir. Bu tavır, mümin haysiyetinin ve müminlerin dünya malına bakış açısının nasıl olması gerektiğinin önemli bir örneğidir.
Aynı ahlakı Bediüzzaman Said Nursi'nin kişiliğinde de görmek mümkündür. Peygamberlerimizin yolunu takip eden Üstad, İslam dininin yayılması için çok gayret sarf etmiş, ancak hiçbir zaman emeklerinin karşılığını insanlardan beklememiştir. Her zaman Allah'a yönelmiş ve Allah'ın kendisi için takdir ettiği nimetlerden razı olmuştur. Bediüzzaman da kendisine olan saygı ve hürmetinden dolayı hediye vermek isteyenlerin hediyelerini ve yardımda bulunmak isteyenlerin yardımlarını geri çevirmiştir. Bediüzzaman'ın bu ahlakı tüm peygamberin sahip olduğu ve Kur'an'da Hz.Süleyman kıssasında gördüğümüz mümin haysiyetinin ve asaletinin bir örneğidir. Üstad'ın aşağıdaki sözleri de İslam ahlakının bu özelliğinin bazı hikmetlerini açıklamakta ve müminlere güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Üstad talebelerinden birinin gönderdiği hediyeye şu karşılığı vermektedir.
"Bana bir hediye gönderdin. Gayet ehemmiyetli bir kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki "Kardeşim ve biraderzadem olan Abdülmecid ve Abdurrahman'dan kabul etmediğim gibi senden de kabul etmem." Çünki sen onlardan daha ileri ve ruhuma daha yakın olduğundan, herkesin hediyesi reddedilse, seninki bir defaya mahsus olmak üzere reddedilmez. Fakat bu münasebetle o kaidemin sırrını söyleyeceğim. Şöyle ki:…
Birincisi: Ehl-i dalalet, ehl-i ilmi; ilmi vasıta-i cerr etmekle ittiham ediyorlar. "İlmi ve dini kendilerine medar-ı maişet yapıyorlar" deyip insafsızcasına onlara hücum ediyorlar. Bunları fiilen tekzib lâzımdır.
İkincisi: Birinci Söz'de beyan edildiği gibi: Allah namına vermek, Allah namına almak lâzımdır. Halbuki ekseriya ya veren gafildir; kendi namına verir, zımnî bir minnet eder. Ya alan gafildir; Mün'im-i Hakikî'ye ait şükrü, senayı, zahirî esbaba verir, hata eder.
Üçüncüsü: Tevekkül, kanaat ve iktisad öyle bir hazine ve bir servettir ki, hiçbir şey ile değişilmez. İnsanlardan ahz-ı mal edip o tükenmez hazine ve defineleri kapatmak istemem. Rezzak-ı Zülcelal'e yüzbinler şükrediyorum ki, küçüklüğümden beri beni minnet ve zillet altına girmeye mecbur etmemiş. Onun keremine istinaden, bâkiye-i ömrümü de o kaide ile geçirmesini rahmetinden niyaz ediyorum.
Döndürcüsü : Bir-iki senedir çok emareler ve tecrübelerle kat'î kanaatım oldu ki; halkların malını, hususan zenginlerin ve memurların hediyelerini almağa me'zun değilim. Bazıları bana dokunuyor, belki dokunduruluyor, yedirilmiyor. Bazan bana zararlı bir surete çevriliyor. Demek gayrın malını almamağa manen bir emirdir ve almaktan bir nehiydir. Hem bende bir tevahhuş var; herkesi, her vakit kabul edemiyorum. Halkın hediyesini kabul etmek, onların hatırını sayıp istemediğim vakitte onları kabul etmek lâzım geliyor, o da hoşuma gitmiyor. Hem tasannu' ve temelluktan beni kurtaran bir parça kuru ekmek yemek ve yüz yamalı bir libas giymek, bana daha hoş geliyor. Gayrın en a'lâ baklavasını yemek, en murassa' libasını giymek ve onların hatırını saymağa mecbur olmak, bana nâhoş geliyor."
Bu sözler Bediüzzaman'ın yaptıklarının karşılığını sadece Allah'tan bekleyen, mutmain ve ihlaslı bir kul olduğunun güzel bir delili niteliğindedir. İşte bu güzel ahlakı nedeniyle Bediüzzaman on yıllardır insanlara örnek almakta, onun hikmetli sözlerini okuyan insanlar üzerinde çok büyük bir etki oluşturmaktadır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder