NİMETLERİ ALLAH İÇİN SEVMEK, İNSANI GERÇEK SEVGİYE ULAŞTIRIR
İnsanların dünya üzerindeki güzelliklere olan tutkusu, onları elde etme istediği şiddetlidir. Hiçbir insan yoktur ki bu güzelliklerden faylanmayı, onları dilediği gibi kullanmayı istemesin. Bunun esas nedeni Allah'ın tüm bu güzellikleri nimet özelliği yüksek olacak şekilde ve büyük bir çekicilikte hazırlayıp sunmakta olmasıdır. Bu nedenledir ki tüm bu nimetler, eksiksiz her insan üzerinde, göze güzel gelecek ve elde edilmek istenecek bir etki yapmaktadır.
Ancak Allah'a iman etmeyen insanlar, Rabbimizin bir deneme olarak yarattığı bu nimetleri gerektiği gibi takdir edemezler. Bu nedenle de bu nimetlere sadece maddesel bir güzellik olarak bakar ve sadece bu yönleriyle bir değer verirler. Tüm bu maddi güzelliklerin üzerlerinde taşıdığı geçiciliği ve kaçınılmaz olan ölüm gerçeğini akıllarına getirmemeye çalışırlar. Oysa güzel bir gülden, çok güzel bir insana, yepyeni bir arabadan çok güzel bir yemeğe kadar tüm nimetlerin insana dünya hayatının geçiciliğini anlatan birçok yönü bulunmaktadır. Hepsi zamanın yıpratıcılığına direnemeyecek bozulacak, eskiyecek, yaşlanacaktır.
Dinden uzak yaşayan insanlar, dünya nimetlerini elde edebilmek için kalplerini Allah'tan uzak tutmaları gerektiğine kendilerini inandırmışlardır. Oysa insan aklının kavrayabildiği tüm nimetler Allah tarafından yaratılmıştır. Kainatın içinde insanların hayranlıkla izledikleri ve elde etmek için çabaladıkları herşey yine aynı şekilde Allah tarafından yaratılmıştır. Bu nedenle bunları sevmek demek aslında Allah'ı sevmek demektir. Ancak iman etmeyenler dünya nimetlerinin bu özelliklerini görmezden gelir, yaratılış gerçeğini gözardı ederler.
Nimetleri sevdikleri takdirde, Allah'tan uzaklaşmaları gerektiğine inanırlar. Sonuç olarak da tercihlerini dünya nimetleri yönünde yaparlar. Oysa bu çok büyük bir yanılgı, insanları sonsuz bir azaba götürecek çok büyük bir aldanıştır. Çünkü onların değer verdikleri herşey yokolucudur. Dolayısıyla bu nimetlerden kalıcı bir zevk almaları mümkün değildir.Müminler ise nimetlerden diğer insanlar gibi hatta onlardan çok daha fazla zevk alırlar.
Çünkü bu eşsiz nimetler müminlere Allah'ın sonsuz yaratma gücünü, eşsiz sanatını hatırlatır. Allah'ı zikretmelerine, O'nun rızasını kazanmak için çok ciddi bir çaba içine girmelerine ve Rablerine teslim olmalarına neden olur. Üstelik bu nimetleri O'nun rızasını kazanmak için kullandıklarından dolayı, ellerindeki nimetlere gerçek değerini de vermiş olurlar. Onların güzelliğini, lezzetini, ihtişamını yada başka bir özelliğini takdir ederken aslında o nimetleri değil, onları bu şekilde yaratan Allah'ı övgüyle yüceltirler. Karşılarına yüksek kapıları, altın kaplama tavanları, kristal vazoları olan, büyük ve geniş bağlar ve bahçelerle kaplı ihtişamlı bir saray çıksa, onlar hemen bu güzellikleri yaratan Rablerini tesbih ederler. Bediüzzaman inkar edenlerle iman edenlerin nimetlere olan sevgilerindeki bu farklı yaklaşımı şöyle bir örnekle açıklamıştır:
"Mesela nasıl ki bir büyük padişah, sana bir elmayı ihsan etse, o elmaya iki yönden sevgi duyulur ve onda iki lezzet var:Biri: Elma, elma olduğu için sevilir. Onda elmaya has ve elma kadar bir lezzet var. Bu sevgi padişaha değildir. Aksine, huzurunda o elmayı ağzına atıp yiyen adam, padişahı değil, elmayı sever ve nefsine sevgi besler. Bazan olur ki padişah nefsine düşkünlükten kaynaklanan o sevgiyi beğenmez, ondan nefret eder. Hem elma lezzeti dahi büyüktür. Hem yok olur; elmayı yedikten sonra o lezzet de gider, bir hasret dolu üzüntü kalır.İkinci sevgi ise, elma içindeki elma ile gösterilen padişah iltifatınadır. O elmayı padişah iltifatının örneği ve cisim şekline girmiş hali imiş gibi başına koyan adam, padişahı sevdiğini ifade eder. Hem iltifatın ambalajı olan o meyvede öyle bir lezzet var ki, bin elma lezzetinin üzerindedir. İşte şu lezzet, minnettarlığın ta kendisidir; şu sevgi padişaha karşı hürmet dolu bir sevgidir."
Bu örnekle Bediüzzaman'ın değinmiş olduğu nokta çok önemlidir. Gerçekten de nimetlere sadece maddi güzelliği nedeniyle değer veren bir insan, ondan ancak onun geçici faydası kadar zevk alır. Bir elmadan alınan zevk sadece o elmayı yiyip bitirene kadar ki üç ya da beş dakikalık bir zevktir. Yine güzel bir evden alınan zevk en fazla bir ya da iki yıllık bir zevktir. Bir güzellikten alınan zevk o güzellik bozulunca, örneğin bir çiçek soluncaya kadardır. Ondan sonra insan onu yanında tutmak dahi istemez. Bir süre önce beslediği beğeni bir anda yok olup gider.
Oysa Allah'ın razı olması için, O'na olan sevginin bir yansıması olarak duyulan bir sevgide asla tükenme olmaz. Çünkü o kişi Allah'a olan sevgisini arttırdıkça, O'nun nimetlerinden de daha fazla zevk almaya başlar. Üstad'ın belirttiği gibi Allah'ın nimetini başı üstüne koyan, yani onu Yaratan'ı gereği gibi takdir etmesini bilen, şükürle, iltifatla O'nu yücelten bir insan, o nimetten çok daha fazla zevk alır. Aldığı bu zevkin içinde ise asıl Allah'a olan derin sevgisi, minnettarlığı ve saygısı yatmaktadır. Ayrıca en hayırlı zamanda ahirette cennet nimetlerine kavuşma arzusu ve onun da üstünde Allah'ı razı etme aşkı yatmaktadır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder