HALİS İMANIN NETİCESİ; DUA
Dua müslümanlar için çok önemli bir ibadettir ve samimi bir dua o kişinin imandaki samimiyetinin göstergesidir. Nitekim Cenab-ı Allah Kuran'da kullarının dualarıyla değer kazandığını bildirmektedir;
"De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi…" (Furkan Suresi, 77)
Çünkü dua, bir insanın Allah'a karşı samimiyetini gösterebileceği, katıksızca O'na yönelebileceği en güzel fırsatlardan biridir. İnsanlar Rablerine olan bağılıklarını, O'na olan derin sevgilerini, O'na ne kadar muhtaç oldukların, O'na yakınlıklarını ve dostluklarını ifade edebilmek için kalben ve ruhen Allah'a duayla yönelirler.
Bediüzzaman, aczini bilen, Rabbine dayanıp güvenen ve O'na gönülden teslim olarak dua eden için meydana gelen sonucu şu hikmetli sözleriyle anlatmaktadır:
"Duanın en güzel, en latif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler; derdine derman yetiştirir; ona merhamet eder; O'nun Kudret Eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil, bir Kerim Zat var; ona bakar, ünsiyet eder. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını defedebilir bir Zatın huzurunda, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp "Elhamdülillahi Rabbi'l-alemin" der." (Mektubat, sf. 328-329)
Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi dua da Cenab-ı Allah'a teslimiyetin ve yakınlığın sırrı gizlidir. Bu nedenle bir müslüman, Allah'ın beğendiği ve razı olduğu dua şeklini çok iyi bilmek ve Rabbine o şekilde yönelmek, Allah'ı en güzel isimleriyle övmek, O'na kendi isteklerini en güzel kelimelerle ifade etmek, Allah'a Allah'ın razı olacağı bir dua etmek ister. Bunun içinse Kuran-ı Kerim'e başvurması yeterli olacaktır, çünkü Allah kullarına, Kuran'da beğendiği dua şeklini bildirmiştir.
Allah'ın Kuran'da dua ile ilgili olarak bildirdiği özelliklerden biri duanın halis, gönülden ve katıksız olarak yapılmasıdır. Allah, duanın bu yönünü Yunus Suresi'nde bir örnekle bildirmektedir;
"Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız." (Yunus Suresi, 22)
Bu örnek bir gemide yolculuk yaparken hiç beklemedikleri bir anda fırtınaya tutulmuş insanların, Allah'a yönelişlerini tarif eder. Gemideki insanlar fırtına iyice azgınlaştığı, geminin her yanını sardığı ve artık ölümün kesin olarak yakınlaştığını düşündükleri zaman, Allah'a büyük bir samimiyetle dua etmeye başlamışlardır. Ancak Allah onların dualarına icabet edip onları kurtardıktan sonra içlerinden bir kısmı Allah'a verdiği sözleri unutarak, tekrar eski yaşantısına geri dönmüştür.
Kur'an'da, gönülden yapılan samimi bir duadaki ruh haline örnek olarak, bu insanların geminin içinde çaresiz ve elleri kolları bağlı olarak ölümü bekledikleri ruh halleri tarif edilmiştir. Bu Allah'ın insanlara, kendi dualarına ölçü almaları için verdiği bir örnektir. Bu nedenle geminin içindeki bu insanların ölüm bu kadar yakınlaşmışken nasıl dua etmiş olabilecekleri detaylı olarak tefekkür edilmelidir.
Artık kurtuluşun teknik olarak imkansızlaştığı, ölümden kaçışın da hiç bir şekilde mümkün görünmediği böyle bir korku ve çaresizlik anında insan, kendisini Allah'tan başka o durumun içinden hiç bir şeyin kurtaramayacağının farkında olarak Allah'a dua eder. Ne teknolojinin, ne insanların yardımının, ne de başka bir imkanın Allah'ın dilemesi dışında bir yardımının olamayacağını anlar. Yalnızca Rabbi'ne yönelir, sadece O'nun dilemesiyle bu durumdan kurtulabileceğini bilerek dua eder.
Büyük bir sıkıntı ve ihtiyaç içinde yakararak, bütün ruhuyla boyun eğerek, bütün kalbiyle teslim olarak ve yalvararak, tevbesinin kabulünü ister. O an Allah'tan başka onu affedebilecek hiç bir varlığın ve hiç bir gücün olmadığının açık bir şekilde farkına varmıştır.
Karadayken Allah'ın kendisini gördüğünü, işittiğini, Allah'ın kendisine şah damarından daha yakın olduğunu unutarak davranırken, böyle bir fırtınanın ortasında ve hiç bir kurtulma şansının kalmadığını düşündüğü bir durumda Allah'ın kendisine çok yakın olduğunu anlar. Kendisini duyduğundan, gördüğünden, kendisine çok yakın olduğundan emin bir ruh haliyle dua eder.
Ne tavrında, ne de duasında dünyevi hırslara ve tutkulara hiç yer vermez. Duasında halistir ve sadece ölümünü ve ölümden sonraki yaşantısını düşünerek Allah'a yönelir. Ve işte Allah'ın, gönülden, katıksız bağlılar olarak ve dini tümüyle Allah'a halis kılarak edilmesini istediği dua böyle bir duadır. Çünkü insan her an bu geminin içinde olduğu kadar Allah'a aynı derecede muhtaç durumdadır. Canını ona her an bağışlayan Allalh'tır ve dilediği an ondan bu canı çekip alma gücüne sahiptir.
Bu gerçekleri bilen müslümanların günlük hayattaki duaları bir insanın böyle bir tehlike içinde edeceği dua gibi samimi ve içlidir. Peygamberlerin Kur'an'da örnek olarak verilmiş olan duaları ise en güzel örnektirler. Çünkü müslümanlar Allah'ın büyüklüğünü ve kudretini düşünmek ve kabul etmek için böyle bir duruma düşmeyi beklemezler. Onlar her an Allah-u Teala'nın gücünü takdir eder ve O'na karşı saygı dolu bir korku duyar ve O'nun merhametine sığınırlar.
Bediüzzaman dua için "ubudiyetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir" (Mektubat, sf. 329) sözüyle bu gerçeği dile getirmiştir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder