KIYAMET GÜNÜ İNKAR EDENLERİ VE İMAN EDENLERİ BEKLEYEN İKİ FARKLI SON
Dünyada yaşayan tüm insanların ölümlü olması gibi, kainatın da bir ölüm anı vardır. Ve dünya üzerinde şu ana kadar yaşamış, ölmüş, halen yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan tüm insanlar bu kıyamet anı ile mutlaka karşılaşacaklardır.
Allah kıyamet gününde nasıl bir ortam oluşacağını Kuran'da ayrıntılı olarak tarif etmiştir. O gün müminler "Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız." (Zuhruf Suresi, 68) ayetinde Allah'ın vaat ettiği gibi korku duymayacaklardır. İnkar edenler için ise oldukça zorlu bir gün olacaktır.
Allah'ın ayetlerini göz ardı eden insanların büyük bir çoğunluğu kıyametin çok ileriki bir zamanda olacağını ve o günle sadece o dönemde yaşayanların muhatap olacağını zannederler. Ancak bu düşünceleri geçersiz bir zandan öteye gitmez. Çünkü onların uzak zannettikleri kıyamet saatinin yaklaşarak gelmekte olduğunu Allah Kuran'da 'İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar.' (Enbiya Suresi, 1) ayetiyle bildirmiştir. Bununla birlikte kendilerinin muhatap olmayacaklarını zannettikleri kıyamet gününde kesin olarak bir araya getirilip toplanacakları "..Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır…" (Enam Suresi,12) ayeti ile haber verilmiştir. Kaldı ki onların zannettikleri gibi kıyamet bundan yüzyıllar sonra da olacak olsa hiç kimsenin ölümden ve kıyamet gününden kaçışı mümkün değildir. Herkes Allah'ın huzurunda hesaba çekilecek ve sonsuz ahiret hayatını yaşamak üzere cennete veya cehenneme sevk edilecektir.
İnkar edenlerin kıyamet hakkındaki bir diğer görüşleri de kıyametin bir yok oluş olacağı yönündedir. Kıyametin yeryüzü, içinde bulunanlar ve kainatta var olan her şey için bir yok oluş olduğu doğrudur, ancak bu yok oluş onların zannettikleri gibi bir son değil, aksine sonsuz ahiret hayatının başlangıcı olacaktır.
Kıyamet günü hakkında - Allah'ın biza bildirdiğinin dışında - herhangi bir bilgiye sahip olmamız mümkün değildir. Ancak Kuran ayetlerindeki tasvirler ve dünya hayatından bildiğimiz kavramlar doğrultusunda kıyametin nasıl bir an olacağını zihnimizde canlandırabiliriz. Fakat ayetleri düşünürken Allah'ın üstün güç ve hüküm sahibi olduğunu, cezalandırmasının çok şiddetli olduğunu, kıyametin de bizim tahayyülümüzden çok daha ihtişamlı bir gün olacağını unutmamak gerekir.
Kıyamet gününde insanların içine düşeceği durum oldukça korkutucu olacaktır. Bütün dünya hayatı boyunca hiç ölmeyecekmiş ve kıyamet günüyle sanki asla karşılaşmayacakmış gibi davranan inkarcılar, kendilerinden çok uzak gördükleri o gün gelip çattığında çok büyük bir dehşete kapılacaklardır. Gördükleri olağanüstü görüntüler ve duydukları sesler karşısında paniğe kapılıp kaçmak isteyecek, ama kaçacak bir yer bulamayacaklardır. Hepsi dünya hayatlarında herşeyden üstün tuttukları annelerinden, babalarından, eşlerinden, çocuklarından ve kardeşlerinden kaçmaya çalışacak, kendi başlarının derdine düşeceklerdir.
Gurur ve büyüklenmelerinden dolayı inkar edenler, artık isteseler de istemeseler de Allah'ın büyüklüğü karşısında boyun eğmek durumunda kalacaklardır. Ancak bu boyun eğiciliğin onlara bir fayda getirmeyeceğini anladıklarında son çözüm olarak yok olmayı isteyecekler, fakat bu istekleri de karşılıksız kalacaktır. Allah kafirlerin 'Ah keşke ben bir toprak oluverseydim' (Nebe Suresi, 40) şeklinde dua edeceklerini bildirmiştir.
Ettikleri bu duaların yanı sıra içinde bulundukları dehşet, fiziksel hallerine de yansıyacaktır. Tüm yaşamları boyunca alay etmek, insanları kınamak ve daha pek çok ahlaksızlıklarını ima etmek için kullandıkları gözleri, '...inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak...' (Enbiya Suresi, 97) ayetinde bildirildiği gibi duydukları korkunun şiddetinden yuvalarından fırlayacaktır. Yüzleri kapkara kesilecek, Allah izin vermediği için tek bir kelime dahi konuşamayacaklardır.
İnkar edenlerin kıyamet gününde içine düşecekleri en büyük azaplardan biri de yaşadıkları şiddetli pişmanlık olacaktır. Dünyada defalarca uyarılmalarına rağmen inkarda diretmelerinin pişmanlığı onlara yürek acısı olacaktır. Ancak bu durumun onlar için en acı veren kısmı, pişmanlıklarının bir fayda veya geri dönüş imkanı vermemesi olacaktır. Defalarca yemin etseler, yalvarıp yakarsalar da artık onlardan kabul edilmeyecek, Resuller'in şahitlik için çağrılacağı bu günde haklı ile haksız birbirinden ayrılacaktır. Kuran'da Ashab-ı Meşeme (mutsuz ve uğursuz) olarak bildirilenlere kitapları sol taraflarından verilecek ve cehenneme bölük bölük sevk edileceklerdir.
Dünya hayatlarında kıyamet günü ile karşılaşacaklarını ve Allah'a hesap vereceklerini bilerek yaşayan müminler, kıyamet gününün dehşetli korkusunu yaşamayacak olan tek insan topluluğudur. Yaşamları boyunca Allah'ı razı etmeye, Allah'ın istediği ibadetleri titizlikle yerine getirmeye ve Allah'tan gereği gibi korkup sakınmaya karşı gösterdikleri itinanın karşılığını kıyamet gününde fazlasıyla alacaklardır. Allah onlara o dehşetli günün korkunçluğunu yaşatmayacak, inkarcıların duyduğu paniği, pişmanlığı ve mutsuzluğu hissettirmeyecektir.
Tabi ki müminlerin içinde de henüz cennete girmedikleri, ancak girmeyi şiddetle arzu ettikleri için korku dolu bir umut vardır. Ancak bu korku kafirlerin hissettiği umutsuz ve pişmanlık dolu korkudan çok farklıdır. Allah Kuran'da dünyada kendisine iman edenlere korku olmayacağını ve onların mahzun da olmayacaklarını bildirmiştir. İşte Allah'ın bu vaadi kıyamet gününde de tecelli eder. Allah müminlerin o gün nasıl bir durumda olacaklarını Kuran'da şöyle haber vermiştir:
Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır. (Ahkaf Suresi, 13-14)
Kuran'da pek çok ayet ile insanlara bildirilen kıyamet günü ile dünyadaki bütün insanlar mutlaka karşılaşacaklardır. Bu yüzden henüz dünyada iken böyle bir güne ve devamında gelecek sonsuz ahiret hayatına hazırlık yapmak gerekmektedir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder