ALLAH'TAN BAŞKALARIYLA KORKUTMAYA ÇALIŞANLAR-2
Çevrenizdeki insanların bir çoğunun Allah'a iman etmemesi veya Allah'a inandığını söylediği halde İslam dininin hükümlerini uygulamaması sizi şaşırtmamalıdır. Çünkü Allah dünyanın düzenini bu şekilde yaratmıştır. Allah müminlerin sayısının az olacağını ve çoğu insanın da kendi dininden yüzçevireceğini bize ayetlerde haber vermiştir. Kuran'da geçmiş kavimlerden de çok az sayıda kişinin iman ettiği, insanların çok büyük bir bölümünün de inkarda ayak direttikleri bildirilmiştir.
İnkarın bu kadar yaygın olması ve çevresini saran insanların dinden bu kadar uzak olmaları iman edenler için Allah'ın bir denemesidir. Çünkü müminleri inkar edenlerle birlikte yaşarken bekleyen pekçok tehlike vardır. Hiç şüphesiz inkar edenler, iman edenleri hidayet yolundan çevirmek için türlü yöntemlere başvuracaklardır. Bunun için alaycı sözlerle, türlü tehditle, kandırmacalarla, telkinlerle, gerektiği zaman da saldırganlıkla iman edenleri korkutmaya çalışacaklardır. Bu nedenle Allah müminlerin, inkarcılara karşı bir çok konuda temkinli olmalarını ister ve türlü hatırlatmalarda bulunur. Ayetlerde bahsedilen bu konulardan biri, "inkar edenlerin iman edenleri dinlerinden çevirmek" istemeleridir. Bunun için kullanacakları yöntemlerden biri ise hiç şüphesiz "Allah'tan başkalarıyla korkutmak" olacaktır. Eğer dikkat ederseniz halk arasında, zayıf gördüğü insanları dinden uzaklaştırmak için bu yönteme başvuran çok sayıda kişi olduğunu görürsünüz. Bu kişilerin "iman ederlerse meslek hayatlarının zarar göreceği" yönündeki kandırmacaya başvurabileceklerine bir önceki yazımda değinmiştim. Bir diğer kandırmaca ise "İman eden kişinin toplumdan dışlanabileceği" yönündeki telkindir.
"Toplumdan dışlanırsın" diyerek iman edenleri dinden döndürmeye çalışmak
Pek çok insan için toplumun kendisini nasıl gördüğü çok önemlidir. Bu anlayıştaki bir insan hayatının tümünü çevresinin bakış açısına göre ayarlar. Saç modelini, mesleğini, alışkanlıklarını, evinin dekorasyonunu, karakterini ve hatta inancını seçerken çevresindeki insanların isteğini gözönünde bulundurur. Tüm hayatı kendisini beğendirmeye dayalı olur. İnsanların çoğunun iman etmemesi ise, bu nedenle bir çok kişinin dine yönelmesini engelleyen en önemli faktör halini alır. Çevresine bakıp, toplumun büyük bir kesiminin dine karşı olumsuz bir tavır içinde olduğunu gören bir çok insan, Kur'an ahlakını yaşamak istemez. Hatta İslam'ın hak din olduğunu, ahirette hesap vereceğini, Kur'an'a uyması gerektiğini bile bile bunu yapar. Çünkü içinde toplumdan dışlanma ve yalnız kalma korkusu vardır.
Örneğin okul çağındaki bir çok insan için hayattaki en büyük felaket, okul arkadaşlarının kendisini dışlaması olur. Hatta arkadaşları kendisini artık aralarına almadıkları için intihar eden bir çok genç vardır. Bir işadamı için de en büyük felaket meslek çevresinin kendisini dışlaması olur. İşleri bozulduğu için iş çevresinin kendisini yüzüstü bırakması nedeniyle ihtihar eden de bir çok yetişkin insan vardır. Bir insanı ölüme sürükleyecek kadar büyük bir zaaf ve hırs konusu olan bu korkuyu, inkar edenler tarih boyunca dindarlara karşı kullanmışlardır.
Ancak müminler yanlızca Allah'tan korkan ve Allah'tan başka hiç bir şeyden korkmayan kimselerdir. Nitekim peygamberimiz zamanında da onun yanında savaşan müminleri insanlarla korkutmak istemişler, ancak bu onların yanlızca imanlarının artmasına vesile olmuştur.
"Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir." (Al-i İmran, 173)
İman edenlerin hiç bir zaman yanlız kalma, toplumdan dışlanma gibi bir korkuları yoktur. Onlar her zaman ve her yerde Allah'la berebar olduklarını, Allah'ın kendilerini her an görmekte ve duymakta olduğunu bilirler. Tek dostları ve velileri Rableridir. Allah'ın rızasını kazanacaklarını umdukları bir işte, bütün dünya karşılarında olsa da bu ameli büyük bir şevk ve heyecanla yerine getirirler. Onlar için önemli olan Allah'ın kendilerini sevmesi, Allah katındaki değerleri ve itibarlarıdır.
Bir mümin, iman ettiği için kendisinden yüzçeviren bir kişiyi zaten dost ve arkadaş bilmez. Bu nedenle de iman edersem, insanlar benden yüzçevirir diye bir tasası olmaz. Mümin için arkadaş, kendisini Allah rızası için kendisini seven, Allah'a bağlılığından dolayı ona güven ve sadakat gösteren müminlerdir. Bu nedenle iman eden bir insan ne çevresinden dışlanmaktan, ne arkadaşlarını kaybetmekten ne de mesleki çevresinden dışlanma korkusu duymaz. İman eden kişi için en büyük itibar, en büyük şan ve en büyük şeref Allah'a gönülden bağlı, muvahhid bir mümin olmaktır. Bunun dışında bir itibar anlayışı kesinlikle yoktur.
Bu nedenle bir mümin hiç bir zaman çevresindeki insanlar razı olmayacaklar diye doğru bildiği bir yoldan dönmez. Nitekim Bediüzzaman her müminin sahip olması gereken bu güzel özelliği şu şekilde tarif eder:
"Amelinizde Rıza-i İlahi olmalı. Eğer O razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde halklara da kabul ettirir. Onları da razı eder."
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder