İNKARCILARIN ALAYLARI MÜMİNLERE ZARAR VEREMEZ
Cahiliye toplumlarında insanların gözünde bir kişiyi küçük düşürmek amacıyla yapılan alay, Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği bir inkarcı tavrıdır. İnkar edenler özellikle iman edenlere karşı bu çirkin tavrı sergilerler. Çünkü onların tek bir Allah'a iman etmelerinden dolayı rahatsız olur, dirayetli ve cesur yapılarından çekinir, kendi şeytani sistemlerini fikri yönde çökerteceklerini anlarlar. Bu yüzden de onları kendileri bir tehlike olarak görür ve alay, iftira, manevi baskı gibi çirkinliklerle yıpratmaya çalışırlar. Ama yaptıkları bu zulmün müslümanlar üzerinde kesinlikle yıpratıcı bir etkisi olmaz. Kısacası inkarcılar, müminlere ne kadar isteseler de zarar veremezler.
Müslümanlar güçlerini Rablerinden alan yüksek ahlak sahibi ve iradeli insanlardır. Allah'ın Kitabına iman etmiş kişiler olduklarından dolayı da, kendilerinden önceki salih müminlerle nasıl alay edildiyse bunların kendilerine karşı da yapılacağını bilirler. Bu nedenle inkar edenlerin alaya almasını bir iman alameti olarak değerlendirirler. Hatta böyle bir tavra maruz kaldıklarında, bundan şeref duyarlar. Çünkü Allah Kuran'da inkarcıların müslümanlara karşı, özellikle de elçilere karşı bu tarz bir eyleme gireceklerini haber vermektedir:
"Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları" (En'am Suresi, 10)
Geçmiş dönemler boyunca özellikle elçileri bir tehlike olarak gören inkarcılar, onlara karşı giriştikleri sindirme faaliyetinde alayı fazlasıyla kullanmışlardır. Kuran'da Hz. Musa'ya, dindar olması nedeniyle büyük bir husumet besleyen Firavun'un ona karşı alay yöntemini kullandığı görülür. Musa peygamberi yıpratmak ve iradesini zayıflatmak amacıyla onu alaya alarak küçük gördüğünü ifade eder:
"Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir."(Zuhruf Suresi, 52)
Ayette açıklandığı gibi, Firavun bu yöntemi kullanıp Musa peygamberin cesaretini kırmak ve onun tebliğ yapmasını engellemek amacındadır. Fakat gücünü Allah'tan alan Hz. Musa kendisine kulak vermemiş ve Firavun'a Allah'ı hatırlatmıştır.
Yine gemi inşaatıyla meşgul olduğunu gören inkarcıların Hz. Nuh'la alay etmesi üzerine Nuh Peygamber de zamanı geldiğinde müslümanların da inkar edenleri alaya alacaklarını onlara hatırlatmıştır:
"Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında O'nunla alay ediyordu. O: "Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz" dedi." (Hud Suresi, 38)
Nitekim Nuh kavminin inkarcıları, azgınlıklarına karşılık olarak Allah'ın verdiği azapla gelen büyük tufanla birlikte sular altında kalmıştır. Hz. Nuh ve yanındakiler ise bu tufandan sağ salim kurtulmuşlardır.
Yine Hz. Lut da güzel ahlakından dolayı, sapıklığı alışkanlık haline getirmiş olan Lut kavminin alay dolu ve incitici sözlerine maruz kalmıştır. Ayette Hz. Lut'un kavmi tarafından güzel ahlakından dolayı alaya alınması şu şekilde bildirilmiştir:
"Siz gerçekten, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, siz (yaptığı şeyi) bilmeyen bir kavimsiniz. Kavminin cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı." (Neml Suresi, 56-57)
Bu peygamberlerle birlikte daha birçok elçi, kavimlerinin azgınlarından alay dolu sözler işitmişlerdir. Fakat hiçbir gerçekliği olmayan, sadece kişileri manevi yönden taciz etmeye, yıpratıp iradelerini kırmaya yönelik olarak yapılan bu eylemler sahiplerini sarıp kuşatmış ve bunları yapanlar, Allah katında aşağılandıkça aşağılanmışlardır. Bu kişiler, müslümanları küçük düşürmeyi içten arzuladıkları durumlara kendileri küçük düşmüşler, tüm insanlığın gözünde alçaldıkça alçalmışlardır.
Şu çok önemli bir gerçektir ki, müminlere karşı alay yolunu benimseyen inkarcılar, bununla yücelmek isterlerken küçülür, yalancı, karaktersiz ve güvenilmez insanlar konumuna gelirler. Müslümanlar ise elçilere karşı kullanılan alay silahının kendilerine karşı da kullanılmasından ancak büyük bir şeref duyarlar.
İman etmeyenlerin hiç farkında olmadıkları çok önemli bir gerçek daha vardır ki, o da, Allah'ın hak sistemi ile cahiliye insanlarının yaşadıkları, birbirlerine tamamen zıt işleyen iki sistemdir. Bunun bir gereği olarak inkar edenlerin mutlaka işe yarayacağını düşündüğü, kendi sistemleri içinde çok etkili olan uygulamalar, müslümanlara karşı işlemez. Dinden uzak insanların iradelerini, yaşama ve mücadele azimlerini kıran eylemler aksine müslümanların şevk ve heyecanını arttırır. Onlara güç verir. Beraber oldukları müslümanların samimi olduklarına kanaatleri daha da güçlenir. Batılın hakka karşı kullandığı bu yöntem hiçbir zaman amacına ulaşamaz. Müminler onların söylemekte oldukları bu sözler karşısında sabır gösterip beklemeyi tercih ederler. Bu konuda onlarla muhatap olmazlar.
Ayrıca Kuran'da Allah inkarcıların alay silahını, Allah'ın ayetleriyle, müminlerle ve ibadetlerle alay ederek de kullandıklarına dikkat çekmektedir. Nisa Suresi'nde Allah onların bu davranışlarıyla karşılaşan müminlerin nasıl davranmaları gerektiği şöyle bildirmektedir:
"O, size Kitapta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır." (Nisa Suresi, 140)
Unutulmamalıdır ki, müminlerle alay edenlerin hak ettiği karşılığı Allah mutlaka verir. O'nun koruması altında olan müminler de hem dünyada hem de ahirette Rableri'nin alaycılar için hazırladığı karşılığa şahit olurlar. Müslümanlara karşı kaş göz işaretleri yapıp alay edenler, onları sözleriyle incitmeye çalışanlar, din ile, ayetlerle ve ibadetlerle alay edenler Allah'tan çok çetin bir karşılık göreceklerdir. Bu konuyla ilgili olarak Hümeze Suresi'nde "Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;" (Hümeze Suresi, 1) şeklinde belirtilmektedir. Yine Mutaffifin Suresi'nde dünyadayken Allah'a iman etmelerinden ötürü müslümanları alaya alan ve dinleriyle alay edenler ile müminlerin arasında ahirette geçecek olan konuşma ise şu şekilde bildirilmektedir:
"Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi. Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi. Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi. Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi. Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle. Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?" (Mutaffifin Suresi, 29-36)
Bu dünyanın sonu takva sahipleri açısından hayır olacaktır. Allah katında yücelen ve şeref kazanan mutlaka müslümanlar olurken, alay silahını kullanan inkarcılar da sonsuza kadar bu yaptıklarıyla karşılık göreceklerdir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder