BEDİÜZZAMAN'DAN MÜMİNLERE DERSLER-1
Bir insanın Allah'ın rızasını kazanabilmesi ve sonsuz ahiret hayatında cennet nimetlerine kavuşabilmesi, Allah'ın kendisine verdiği bedeni, aklı ve vicdanı en doğru şekilde kullanabilmesine, ahlakına ve teslimiyetine bağlıdır. Dünya hayatının her anı, insanın denenmesi için varedilen özel olaylarla donatılmıştır. İnsan kendisine verilen tüm nimetleri hayır yolunda kullanarak, bu imtihanı en güzel şekilde vermek durumundadır.
Aklını, bedenini, gözünü, dilini, kulağını, yeteneklerini, zenginliğini ve sahip olduğu herşeyi Allah rızası için kullanan bir insan, var olma sebebine uygun davranıyor demektir. Böyle bir insan Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini umabilir. Ancak kendisine verilen nimetleri Allah adına değil, nefsi adına kullanan bir insan ahiretteki azaptan çekinmelidir. Çünkü insanın sahip olduğu nimetler onu kullanma şekline göre kişiyi cennete de kavuşturabilir, cehenneme de sürükleyebilir. Bediüzzaman müminlerin dikkatlice düşünmeleri gereken bu konuyu bize çok güzel örneklerle açıklar. Bu konuda Üstad'ın verdiği örneklerden bir tanesi de aklın nasıl kullanılması gerektiğiyle ilgilidir:
"Akıl bir âlettir. Eğer Cenab-ı Hakk'a satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle uğursuz ve sıkıntı veren ve muacciz bir âlet olur ki; geçmiş zamanın âlâm-ı hazînanesini ve gelecek zamanın ehval-i muhavvifanesini senin bu bîçare başına yükletecek, yümünsüz ve muzır bir âlet derekesine iner. İşte bunun içindir ki: Fâsık adam, aklın iz'ac ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikî'sine satılsa ve onun hesabına çalıştırsan; akıl, öyle tılsımlı bir anahtar olur ki: Şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini, saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbanî derecesine çıkar."
Kuşkusuz akıl insana verilmiş olan çok büyük bir nimettir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerinden biridir. Ancak Üstad'ın yukarıdaki açıklamasında da yer verildiği gibi, akıl hayra kullanılabileceği gibi şerre de kullanılabilir. Şer olan kişinin aklını nefsi ve hevası için kullanması, hayırlı olan ise aklını Allah yolunda kullanmasıdır.
Cahiliye toplumunun durumu Allah'ın kendilerine verdiği düşünme ve karar alma kabiliyetini nefsi için kullananlara bir örnektir. Nitekim karar verme kabiliyeti, insanın tercihini hangi seçenekten yana kullanacağına bağlı olarak mutluluk da verebilir, acı ve sıkıntı da. Eğer insan tercihini doğrudan yana yaparsa bu kararı ona mutluluk, neşe, huzur, sevinç ve nimet yolunu açar. İnsan aklını Allah rızası için kullandığında büyük bir nimete kavuşmuş olur. Çünkü akıl doğru kullanıldığında insan büyük rahatlık elde eder. Her zaman her kararı hayırlı neticelenir, yaptığı işler fayda getirir, insanların sevgisini ve saygısını kazanır, kalbi rahat ve huzurlu olur. Varlık amacına uygun bir yaşam sürer, Allah'ın ilmini kavramaya başlar, dolayısıyla Allah'a yakınlığı artar, O'nun sevgisini ve rızazını kazanır. Hem dünyada hem de ahirette büyük bir nimete layık olmuş olur. Öte yandan insan kararını yanlıştan yana kullanırsa o zaman bu yeteneği onu acıya, sıkıntıya, mutsuzluğa, zulüme sürükler.
Cahiliye toplumu genellikle tercihini yanlıştan yana kullanır. Yani aklını nefsi için çalıştırır. Örneğin her insanın kazancını haram ya da helal yoldan elde edebilme imkanı vardır. Ancak hangi yolu seçeceği onun kendi tercihidir. Tercihini haram yoldan yana kullananlar, Allah'ın verdiği aklı nefs adına kullanmış olurlar. Ya da her insanın içinde iyilikle kötülük yanyana bulunur. Her insan hem alçakgönüllü olmayı hem de kibirli olmayı, hem sahtekarlık yapmayı hem de dürüst olmanın faziletlerini gayet iyi bilir. Güzel sözü veya kötü sözü ayırt edebilir. Acımasızlığı veya zulmü fark edebilir. Ancak insanın tercihini hangisinden yana yapacağı, onun aklını ve vicdanını nasıl kullanacağına bağlıdır. Aklını Allah için kullanan bir insan tercihini her zaman iyilikten yana yapar ve huzurlu bir hayatı olur. Aklını nefsinden yana kullanan insanlar ise daima azap ve sıkıntı içinde yaşarlar. Çünkü Allah kendisine verilen nimeti hak yolda kullanmayan insanlara hem dünya hayatında hem de ahiret hayatında rahatlık, huzur ve mutluluk vermez.
Ayrıca Üstad aklını nefisleri adına kullanan insanların, sıkıntılarını unutmak için ya sarhoşluğa ya da eğlenceye kaçtığını bildirmiştir. Gerçekten de cahiliye toplumundaki eğlence anlayışı zihinleri uyuşturma ve böylece dertleri unutma maksadına dayalıdır. Çok gürültülü bir müzik, içki, uyuşturucu, kalabalık, karanlık gibi eğlence hayatının ana unsurlarının tümü insanların beyinlerini uyuşturma maksatlıdır. Cahiliye nefsi adına yaptığı kötülüklerin, vicdansızlıkların, aldığı yanlış kararların azabını bu şekilde unutmaya çalışır. Bir eğlence yerine giderek bir kaç saatliğine de olsa herşeyi unutmak ister. Ahireti, ölümü, Allah'ı unutarak dikkatini sadece içkiye, yanındaki insanlara, müziğe, yediği yemeğe veya dansa verir. Böylece biraz eğlenebileceğini umut eder. Oysa kalpteki vicdan azabı müzikle, içki, uyuşturucu ve umursuzlukla dinmez. Çünkü tüm insanların kalbi Allah'ın elindedir. Allah dilerse insana gönül ferahlığı verir, dilerse sıkıntısını kat kat arttırır. Bu tip bir eğlence anlayışı ise başı ağrıyıp midesi bulanarak, sapsarı bir yüzle, yorgun argın bu eğlence yerini terk eden insanların azabını artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Görüldüğü gibi Üstad'ın yaptığı kısa bir açıklama dahi tüm müslümanlar için çok önemli hikmetler içermektedir. Bu durum Üstad'ın bıraktığı ilmi mirası hem uygulamanın hem de başkalarının uygulamasına vesile olmanın önemi daha da açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder