HAK BATILA ÜSTÜN GELİR
Musa'nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır. (Araf Suresi, 159)
Hakkı söylemek müslüman ahlakının temelinde vardır. Allah'tan korkup sakınan ve Kuran'la hükmeden her mümin hayatı boyunca haktan ve adaletten asla taviz vermez. Allah'ın birliğini, gücünü, kudretini, Kuran'ı, dünya hayatının gerçeğini, ahiretin yakınlığını, Allah'ın adaleti sonucunda kimlerin azaplandırılacağını, kimlerin mükafatlandırılacağını çeşitli yollarla anlatarak insanları hakka davet ederler. Etraflarında gördükleri din dışı yaşantının içyüzünü, adaletsizliklerin neden olduğu zulmü ortaya çıkararak doğru olanın yapılmasını tavsiye ederler. Allah'ın "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." ayeti gereği yeryüzünü adaletle doldurmaya çalışırlar. (Al-i İmran Suresi, 104)
Allah'ın elçileri ve onların destekçisi olan salih müminler bu görevlerini yerine getirirken birçok zorlukla karşılaşırlar. Gerçekten de hakkın peşinde koşan ve manevi gücü olağanüstü büyük olan mümin toplulukları, her zaman inkarcıların önde gelenlerini oldukça rahatsız etmiştir. Nitekim hakkı söyleyenler çeşitli yöntemlerle engellenmeye çalışılmıştır. Allah bu zorlu durumu Kuran'da şöyle bildirmiştir:
Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: "Delidir" dediler. O 'baskı altına alınıp engellenmişti.' (Kamer Suresi, 9)
Nuh peygamber kavmine yaptıkları yanlışları, zulümleri anlatmış, onlara eski anlayışlarını bırakıp yalnızca Allah'a iman etmelerini hatırlatmış ve bu nedenle kavminden bir takım kimselerin düşmanlığını kazanmıştı. Kavmi Hz. Nuh'a, sırf Allah'tan korkup sakındığı, hakkaniyetli bir insan olduğu ve yaptıklarından asla taviz vermediği için türlü iftiralar atmış, bu mübarek insanı baskı altına almaya çalışmıştır. Aynı şekilde diğer bütün peygamberler, elçiler ve salih müminler de aynı zorlukları yaşamış, inkarcıların azgınlıklarıyla sürekli karşılaşmışlardır. Bu azgınlıklarının ve saldırganlıklarının en büyük nedenlerinden biri içlerindeki büyüklük tutkusu yani kibirleridir. Müminlerin kendilerinden üstün olduklarının farkında olan, onların üstün ahlaklarının ve hakka bağlılıklarının sağladığı gücün farkına varan inkarcılar telaşa kapılırlar. Bunu engellemek için de türlü çirkinlikleri ard arda uygulamaya sokarlar. Fakat elbette galibi baştan belli olan bir mücadeledir bu:
...Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu 'engelleme ve çevirmelerinden' dolayı pek çetin bir azabla karşılık vereceğiz. (Enam Suresi, 157)
Daima hak yolda mücadele eden, güzel ahlakın önderliğini yaparak insanlara örnek olan müminlere karşı, inkarcılar her şartta bir araya gelirler. Elçi ve müminler aleyhinde düzenler kurarlar, işkence yaparlar, onları sürgün ederler, hatta öldürmeye yeltenirler. Ancak bu korkunç ittifakın içinde bulunan kişiler daima kurdukları tuzağın içine kendileri düşerek helak olur. Allah Kuran'da inkarcıların bu tuzaklarının sonunun ne olduğunu bir ayetinde şöyle bildirmiştir:
(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 43)
Müminler hak mücadelelerinde her zaman aynı imtihanla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu geçmiş ümmetlerde de olmuş, şimdi de olmakta, elbette gelecekte de olacaktır. Değişmeyen en önemli şey hakkın her zaman üstün geldiği, inkarcıların tümü bir araya gelse bile buna engel olamadığı ve olamayacağı gerçeğidir. Allah bu gerçeği Kuran'da birçok ayetinde müjdelemiştir:
Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı. (Araf Suresi, 118)
De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9)
Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)
Allah her zaman hakkı söyleyenlerin yanında olmuştur. Onlara dünyada yardım eden Allah, müminleri ahirette sonsuza kadar cennetinde konaklatacaktır. Allah hakkı ve sabrı birbirine tavsiye edenlerin dışındaki insanların tümünün dünyada ve ahirette büyük bir kayıp içinde olduklarını da bildirmiştir:
Gerçekten insan, ziyandadır. Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Asr Suresi, 2-3)
Hayatı boyunca türlü haksızlığa uğramış, güzel ahlak ve takva örneği olmasına rağmen türlü eziyet çekmiş olan Bediüzzaman Hazretleri, en zor koşullarda dahi hak yolda olanların mutlaka galip geleceklerini, batılın peşinden gidenlerin ise mağlup olacaklarını müjdelemiştir:
"Hilkat-i alemde maksud-u bizzat ve galib-i mutlak, yalnız hüsün ve hayır ve hak ve kemaldir. Amma şer ve kubuh ve batıl ise; tebeiyye ve mağlube ve mağmuredirler. Saldırsalar dahi bu geçicidir.." (Muhakemat, s.35)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder