KURAN, SÖNMEZ VE SÖNDÜRÜLMEZ MANEVİ BİR GÜNEŞTİR
Rabbimizin bir lütuf ve keremi olan Kuran-ı Kerim, insanların sonsuz hayatlarında, sonsuz nimetlere erişebilmek için nasıl bir ahlak içerisinde bulunmaları gerektiğini gösteren bir hidayet rehberidir. Aynı zamanda, birçok bilimsel mucizeyi yüzyıllar öncesinden haber vererek kullarının imanlarını pekiştiren ilahi bir kitaptır.
Kuran her çağa, her tabakaya, her ferde hitap etmektedir. Kuran bütün zamanlardaki bütün insanlara nazil olmuştur. Kıyamet gününe kadar herkesin içindekileri uygulamakla sorumlu olduğu bir kitaptır.
İmtihanın bir gereği olarak dünyanın ilk yaratıldığı dönemden itibaren daima iyilikle kötülüğün mücadelesi olmuştur. Bu mücadelede her zaman iyilik yani iyi olanlar üstün gelmiş, Allah nurunu mutlaka tamamlamıştır. Allah'ın gönderdiği Kitabı inkar edenler daima başarısızlıkla karşılaşmışlardır.
İnsanları Allah'ın kitabından uzaklaştırmaya çalışan kişilerin en çok hüsrana uğradıkları konulardan birisi de Kuran'ın birçok bilimsel keşfi yüzyıllar öncesinden haber vermiş olmasıdır.
Bugünkü yazımda bu konuyla ilgili olarak saygıdeğer yazarlarımızdan Harun Yahya'nın Kuran Mucizeleri isimli eserinden derlediğim, Nur Suresi'nin 40. ayetinde bahsi geçen, Kuran'ın üstünlüğünü ifade eden ve yakın bir tarihte keşfedilmiş bir mucizeyi de sizlere aktarmak istiyorum. Rabbimiz ayetinde şöyle buyurmaktadır;
"Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur."
Rabbimiz yukarıdaki ayetinde "engin denizlerin karanlık" olduğundan ve "birbiri üzerine geçen dalgalar" bulunduğundan bahsetmektedir. Oceans isimli kitapta ise bu durum şöyle anlatılmaktadır:
"Bugün artık biliyoruz ki, derin denizlerdeki ve okyanuslardaki karanlık, yaklaşık olarak 200 m. ve daha derin yerlerde olur. Bu derinlikte, hemen hemen hiç ışık yoktur. 1000 m. nin altındaki derinliklerde ise artık hiç bir şekilde ışığa rastlamak mümkün değildir." (Elder, Dany; and John Pernetta, 1991, Oceans, London, Mitchell Beazley Publishers, sf.27)
Elbette ki günümüzde teknolojik aletler aracılığı ile denizin metrelerce dibine inip buraların karanlık olduğunu görebilme, karanlık içerisinde aydınlık oluşturarak araştırma yapabilme, Allah'ın yarattığı ve her biri iman hakikati olan canlıları inceleyebilme imkanına sahibiz. Ancak bundan 1400 yıl öncesinde yeterli teknolojik araç ve aletler olmadığından 40 m.'nin altına inilemiyordu. Bu nedenle de eski dönemlerde insanlar deniz altına ait bilgilerden habersizlerdi. Fakat yakın zamanda bu aletler vesilesi ile çok derinlere kadar inilip karanlıklar da incelenebildi. Bu karanlıkların varlığının 1400 yıl önce Rabbimiz tarafından Kuran'da bildirilmiş olması, Kuran'ın Allah katından olduğunu bir kez daha teyid eden gerçeklerdendir.
Allah Nur Suresi'nin 40. Ayetinde ise "…engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır." şeklinde buyurarak başka bir mucizeye daha dikkat çekmektedir. İnsanlar genel bir görüşle ancak denizin yüzeyindeki dalgalardan haberdar olabilmektedirler. Ancak Allah, denizin en dışı yüzeyindeki dalgalar haricinde, denizin dibinde ikinci çeşit bir dalganın da olduğu gerçeğini haber vermektedir. Harun Yahya'nın Kuran Mucizeleri isimli eserinde bu durum şöyle bir alıntıyla anlatılmaktadır:
"Bilim adamları yakın bir zamanda 'farklı yoğunluktaki katmanlar arasında yoğunluk ara yüzlerinde meydana gelen iç dalgalar'ın olduğunu bulmuşlardır. İç dalgalar deniz ve okyanusların derinliklerini kaplar çünkü derin denizlerin, üzerlerindeki sudan daha fazla yoğunlukta vardır. İç dalgalar yüzey dalgaları gibi davranır. Yüzey dalgları gibi onlar da kırılabilir. İç dalgalar, insan gözüyle görülemez ancak belirli bir bölgedeki sıcaklık ve tuzluluk değişiklikleri incelendiğinde bu dalgalar fark edilebilir." (Gross, M. Grant; 1993, Oceanography, a View of Earth, 6. Edition, Englewood Cliffs, Prentice-Hall Inc., s.205)
Nur Suresi'ndeki ayet ile bilim adamlarının yukarıdaki buluşları büyük bir paralellik göstermektedir. Yakın bir zamanda fark edilen bu gerçek asırlar öncesinden Rabbbimiz tarafından Kuran'da bildirilmiştir. Böylelikle Kuran'ın Rabbimizin sözleri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya konmaktadır. Bu durum iman edenlerin imanlarını artırırken, kalpleri şüphe ve tereddüt içerisinde bocalayanlara da bir ders, şifa ve hidayet olmakta, şeytanın onlar üzerindeki emellerini boşa çıkarmaktadır. Bediüzzaman'ın dediği gibi "Kuran'ın manaları dağ gibi akılları işba ettiği gibi, sinek gibi küçük akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder."
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder