BEDİÜZZAMAN'DAN MÜMİNLERE DERSLER-3
Bediüzzaman'ın Risaleler'deki açıklamaları inkar eden bir insanı imana çevirme maksatlı olduğu gibi, aynı zamanda müminlerin Allah'a olan inancını sağlamlaştırmak, güçlerini ve şevklerini artırmak, İslamiyeti daha bilinçli yaşamalarına vesile olmak maksatlı tefekkürlerdir.
Bu nedenle Allah'a daha da yakın kullardan olmak ve peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanmak isteyen müminlerin mutlaka Kur'an'ın bir tefsiri hükmündeki Risaleleri okuması gerekir. Zira Risaleler ihlas, sabır, merhamet, adalet gibi mümin özellikleri, Allah'ın varlığının delilleri, Kuran mucizeleri gibi her müslümanın yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı temel imani konuları içeren son derece hikmetli ve faydalı eserlerdir. Bu nedenle Risalelerin her satırı ve her cümlesi samimi müminlerin gücü, şevki, ihlası ve imanı için büyük anlam ve önem taşır.
Risalelerde yer verilen tefekkürlerden birisi de müminlerin gücünü ve etkisini kıran ahlak bozuklukları ve bunlardan nasıl sakınılacağıdır. Üstad ahlak bozukluklarının en tehlikelilerinden biri olarak gördüğü "tenkit ve rekabet hissin"nden müminleri aşağıdaki sözlerinde şöyle sakındırmıştır:
"Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkid etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmemektir. Çünkü nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkid etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez... Belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine destek olur; yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır. Hem nasıl ki, bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârane uğraşmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkid edip, sa'ye şevkini kırıp atalete uğratmaz. Belki bütün istidadlarıyla, birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek için yardım ederler, hakikî bir tesanüd bir ittifak ile gaye-i hilkatlerine yürürler. Eğer zerre mikdar bir taarruz, bir tahakküm karışsa; o fabrikayı karıştıracak, neticesiz akîm bırakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak."
Müminlerin gücü, Allah'a ve ahiret gününe iman etmelerinden ve kendilerine peygamber ahlakını örnek almalarından kaynaklanan sevgi, sadakat, vefa ve birliktelik anlayışlarında yatar. Müminlerin birlikte hareket edebilme yeteneği ve birbirlerine olan bağlılıkları ne kadar artarsa güçleri de o oranda büyür. Bu güç ise insanlığa faydalı hizmetlere, zavallı bırakılmış kadın, erkek ve çocuklar için mücadele etme, onlara mutlu, rahat ve adaletli bir hayat sunma imkanına dönüşür. Bu nedenle müminlerin gücü, şevki, birlikte hareket edebilmeleri sadece belirli çevreler için değil, bütün dünya açısından son derece büyük önem taşır.
Şüphesiz ki, yeryüzündeki adaletsizliklere, zulümlere, savaşlara ve insanları acı içinde yaşatan her türlü belaya çözüm getirebilecek bir akla ve ahlaka sahip olan bu müstesna insanların gücünü kıracak her hareketin Allah katındaki karşılığı çok büyük olacaktır. Bu nedenle iman edenlerin, kendi aralarındaki birlikteliğe zarar getirebilecek herhangi bir hareketten şiddetle kaçınmaları gerekir. Üstad bu konuyu eserlerinin birçok bölümünde tekrar tekrar vurgulamış ve müminleri özellikle "tenkit ve rekabet" konusunda uyarmıştır.
Tenkit; insanların hatalarını araştırarak, bu hataları onları küçük düşürmek maksadıyla deşifre etmek anlamına gelir. Cahiliye toplumunda insanlar genellikle kıskandıkları kişinin neşesini kaçırmak, moralini bozmak, etkisini kırmak amacıyla birbirlerini tenkit ederler. Birbirlerine karşı üstünlük elde etmek için, karşılarındaki insanı hatalı kendilerini ise hatasız göstermek isterler.
Kur'an'daki emirlerden biri olan "öğütle hatırlatma"yla "tenkit etme" arasında ise hem niyet hem de şekil olarak çok büyük bir fark vardır. Müminler birbirlerine öğüt verirken, mümin kardeşlerini cehennemden korumayı, hem dünyada hem de ahirette kurtuluşlarına vesile olmayı hedeflerler. Yaptıkları hatırlatmanın onu Allah'a yakınlaştırmasını ümit ederler. Öte yandan bu hatırlatmanın yapılış şeklinde öfke, kin, küçük düşürme, ima ya da kinaye yoktur. Müminler diğer kardeşlerinin hatalarına son derece alçakgönüllü ve merhametli bir şekilde yaklaşırlar ve bunu dürüst, açık ve anlaşılır şekilde karşı tarafa anlatırlar. Müminlerin birbirlerine olan bu desteği onların hızla ilerlemelerine, her geçen gün mükemmele daha yakın bir ahlak elde etmelerine vesile olur.
İşte bu nedenle Said Nursi de müminlerin birbirlerine hatırlatma yaparken bunun tenkit maksatlı olmamasına dikkat edilmesini öğütler. Bunun sebebini ise müminlerin tek bir beden ve tek bir ruh gibi olmalarıyla açıklar. Müminler hep birlikte cennete kavuşmak isteyen, güzel ahlakı yaymayı hedefleyen, yeryüzünden haksızlığın ve zulmün kalkması için çaba gösteren, aynı amaç uğruna mücadele eden insanlardır. Bu nedenle bir bedenin ayağının, elinin, kolunun, uyumlu ve birlikte hareket etmesi gibi müminlerin de birbirleriyle tam bir uyum içinde hareket etmeleri şarttır.
Rekabet, kıskançlık, öfke, kin, tahakküm gibi dünyevi hırsların tümü bu uyumu bozacak ahlak bozukluklarıdır. Üstad'ın da belirttiği gibi müminler tıpkı bir fabrikanın çarkları gibi birbirleri ile uyum ve düzen içerisinde çalışırlar. Nasıl ki bir çarkın her dişlisi, diğerinin ilerlemesine yarar, ona itici güç olur ve netice elde etmek için hareket eder, çarklar arasında tam bir uyum olmazsa makina tümüyle bozulur ve işlerliğini kaybeder, işte müminler de bu çarkın dişlileri gibi amaca ulaşmak için birlik ve tesanüt içinde hareket ederler. Müminlerin gücünün kaynağı tesanüt ve uyumdur. Birbirlerini ahiretleri için destekleyen, Allah rızası için seven, koruyan ve kollayan müminler dünyadaki en büyük güce bedel bir güç elde ederler.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder