HAKİKİ HİZMET İMAN DAİRESİNDEDİR
Müminin mutluluğunun, neşesinin, huzurunun temelinde esas olarak kalbinin her an Allah'la birlikte olması vardır. Allah'ın razı olduğu her tavır, her düşünce ve her söz mümine zevk verir. Ama bu, dini yaşamayan insanların kesinlikle anlayamayacakları bir ruh halidir. Öyle ki kimi zaman, müminlerin zevk aldıkları, mutlu oldukları şeyler bu insanların şiddetle kaçındıkları, şiddetle bağlandıkları ya da sıkıntı duydukları şeylerdir. Örneğin iman edenler ihtiyaçlarından artan tüm mal ve paralarını hiç düşünmeden Allah yolunda harcar, sadaka ve yardım için kullanırlar. Bu ahlak onlara çok büyük bir huzur ve mutluluk verir.
Harcadıklarından dolayı da hiçbir ihtiyaç arzusu duymaz, aksine daha fazla sadakada bulunmayı arzu ederler. Çünkü Allah'ın Kuran'da bildirdiğine göre, infak eden bir insan bununla arınır, Allah'ın rızasını ve sevabını kazanır, kendi cenneti için güzel bir takdimde bulunmuş olur. İnfak konusu sadece bir örnektir bunun gibi ibadet olarak ve güzel ahlaka dair ne varsa mümin hepsinden çok büyük bir haz alır. Bunları uygularken dikkatle ve hassasiyetle vicdanının sesini dinlemek ona ayrı bir zevk verir. Fedakarlık yapmak, paylaşmak, ince düşünceli ve insaniyetli olmak, ihtiyacı olanan yardımına koşmak, merhamet göstermek ya da inkarcı anlayışla fikri bir mücadele içinde olmak… Bunlarda mümin için dinden uzak insanların anlayamayacağı bir haz vardır.
İman eden bir kişi sabah kalktığı andan itibaren Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya niyet eder ve tüm gününü bu şekilde geçirmek için gayret eder. Her an, her yerde son derece ince düşünceli, anlayışlı, merhametli, saygılı, dikkatli, adaletli, hoşgörülü, vicdanlı ve insaniyetli bir tavır sergiler. Ve bunu Allah'ın beğenisini kazanmak amacıyla yaptığı için kendisi de çok büyük bir zevk alır. Ahirete iman eden müminler her anı bir ecir fırsatı olarak görür ve ahirette karşılığını alacaklarını bildikleri tüm tavırlardan zevk alırlar.
Kötülüğe iyilikle karşılık verebilmek, iyiliği emretmek, kötülüklerden menetmek, öfkesini yenmek, güzel söz söylemek, affetmek Allah katında birer ecir vesilesi olduğu için, mümin bu ahlakı yaşamaktan, bu tavırları sergilemekten dolayı sevinç duyar. Allah bunun müminlere has bir zevk olduğunu ve başka kimsenin böyle bir zevke kavuşamayacağını bir ayetinde şöyle bildirir:
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz. (Fussilet Suresi, 34-35)
Başta da belirttiğimiz gibi bu zevk ve mutluluğun temelinde Allah'ın rızası ve hoşnutluğunu kazanmak vardır. Bediüzzaman Said Nursi ise bu gerçeği başka bir yönden ele almıştır. İmanla yaşanan zevklerin dışında bir zevk olmadığını, bilakis zulüm ve sıkıntı olduğunu tekrar tekrar vurgulamıştır:
"Aziz hemşirelerim, kat'iyen biliniz ki, daire-i meşruanın haricindeki zevklerde, lezzetlerde, on derece onlardan ziyade elemler ve zahmetler bulunduğunu, Risale-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hadisatlarla ispat etmiştir. Hem katiyen biliniz ki, bu hayat-ı dünyeviyede hakiki lezzet iman dairesindedir ve imandadır. Ve amal-i salihanın herbirisinde bir manevi lezzet var. Ve dalalet ve sefahette, bu dünyada dahi gayet acı ve çirkin elemler bulunduğunu Risale-i Nur yüzer kat'i delillerle ispat etmiştir. Adeta imanda bir cennet çekirdeği ve dalalette ve sefahette bir cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hadiselerle aynelyakin görmüşüm ve Risale-i Nur'da bu hakikat tekrar ile yazılmış. Sizdeki gençlik kat'iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde hem ahirette, kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen baki kalacak ve ebedi bir gençlik kazanmasına sebep olacak. İşte, ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine müptela ve endişe-i istikbal ile istikbalini ve hayatını temin için çabalayan biçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O keyfinize kafidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu, sabık beyanatta elbette anladınız. Eğer mazi, yani geçmiş zamanın hadisatını sinema ile halihazırda gösterdikleri gibi, istikbaldeki ahval dahi, mesela elli sene sonraki halleri bir sinema ile gösterilseydi, ehl-i sefahet şimdi güldüklerine yüz binlerce nefrin ve nefret ile ağlayacaktılar."
Said Nursi'de yukarıdaki sözünde dünya hayatının geçici zevklerinin insana hem dünyada hem de sonsuz ahiret yaşamında sıkıntı, bela ve elemden başka birşey getirmeyeceğine dikkat çekmektedir. Ancak tüm hayatını Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için geçiren iman ehli hem dünya saadetine hem de ahiretteki sonsuz nimetlere hak kazanacaktır. Allah'ın Kuran'da da bildirdiği gibi karlı olan ticaret dünya hayatına karşılık ahiret hayatını satın almaktır. İnsan yaşlanıp, geçmiş bir mazi olduğu zaman o geçici zevklerin kendisine kayıptan başka birşey getirmediğini anlayacaktır. Ancak o zaman geri dönmek için çok geçtir. O nedenle siz de daha geç olmadan Allah'ın nurunu izleyin ve kendinizi Rabbinize teslim edin.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder