DÜNYADA YAŞANAN CEHENNEM AZABI
Tüm insanlar ölümlerinden sonra gerçek hayatları olan cennet veya cehennem yaşamı ile karşılaşacaklardır. Kim Allah'ı razı eder ve cennete girmeye layık olursa İslam büyüğümüz Mehmet Zaid Kotku'nun belirttiği gibi "…hatıra hayale gelmez, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği güzellikleri havi, Allah-u Teala'nın mümin ve muttaki kulları için hazırladığı bir mükafat evi" ile karşılaşacak ve burada sonsuza dek bitmek tükenmek bilmeyen nimetlere erişecektir. Ama kim ağır günahlar yüklenip cehennemi hak edecek olursa, o da -Allah'ın dilemesi dışında- sonsuza dek azap dolu bir yaşam sürecektir.
Bununla birlikte insanlar henüz ölmeden önce bu dünyadaki hayatlarını da kendi bakış açıları ile cennet veya cehennemdeki yaşamlarının bir benzerine çevirebilirler. İnsanlar gün içerisinde karşılaştıkları olayları Kuran ruhu ve imanın nuruyla değerlendirdiklerinde güzel sonuçlara varırlar. Gaflet içinde ve şeytanın tesiri altındaki bir bakış açısı ile değerlendirdiklerinde ise tamamen farklı sonuçlar çıkarır, farklı tepkiler verirler. İnanmayanlar için azap, felaket ve üzüntü konusu olan bir durum, her şeyin hayırlı ve güzel yönlerini görmeyi bilen müminler için sevinç ve mutluluk kaynağı olabilir. Bu nedenle dünya kimi insanlar için nimet dolu bir yaşam olabilmekte, kimileri içinse tümüyle zulüm ortamı haline gelebilmektedir. Elbette bu, kişilerin Allah'a karşı olan imanları, güven ve teslimiyetleri, ahiretin varlığına kesin bir bilgi ile iman etmeleri ile doğrudan bağlantılıdır. Kişi Allah'a ne kadar yakınlaşır ve güzel ahlaklı olursa dünyada o oranda cennet gibi bir hayat yaşar. Allah'tan ne kadar uzaklaşır ve şeytanın yoluna uyarsa o oranda da cehennem benzeri bir hayat yaşar. Zira bütün lezzetler imanda, bütün elem ve acılar da gaflettedir. Bediüzzaman bu gerçeği şu sözleriyle ifade etmiştir:
"Allah'ı tanımayanın, dünya dolusu bela başında vardır. Allah'ı tanıyanın dünyası nurla ve manevi sürurla (neşe, sevinç) doludur; derecesine göre, iman kuvvetiyle hisseder."
Dolayısıyla insanın dünyada ve ahirette cehennem yaşantısından tek kurtuluşu, Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmesinde, Allah'ın karşısına çıkardığı her olaydan razı olmasında, Allah'ın yarattığı kadere teslim olmasında, Kuran'a sımsıkı sarılmasında ve hayatını yalnızca Allah'ın rızasına ve Kuran ahlakına göre şekillendirmesindedir.
Allah'ı gereği gibi tanıyıp takdir edemeyen kişiler, karşılaştıkları olaylarda Allah'ın herşeyi bir kader üzerine yarattığını unuturlar. Bu yüzden de hayır ve güzellikleri göremez, herşeyi olumsuz bir bakış açısı ile yorumlarlar ve hayatın lezzetlerini acı zehirlere çevirirler. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen kısacık ömürlerinde karşılaştıkları olayları sonsuz ahiretleri için fırsat olarak bilip değerlendirmezler. Zamanlarını boşa harcayarak sadece sızlanıp hayıflanırlar. Bu, onların Allah'a karşı olan tevekkülsüzlüklerinin ve imani zafiyetlerinin de bir göstergesi dir. Mesela, imanı gereği gibi kalplerine yerleştirmemiş kişiler, olaylar olup bittikten sonra "keşke" kelimesini çok sık kullanırlar; "Keşke gitmeseydim, keşke böyle olmasaydı…" gibi tevekkülsüz ve Allah'ın her işteki hakimiyetini unutan izahlarda bulunurlar. Sürekli olarak gerilime düşer ve stres içinde yaşarlar. Oysa karşılaştıkları her olayı Allah'ın yarattığının şuurunda olsalar ve hepsini Allah'tan kendilerine gelen güzel bir deneme konusu olarak değerlendirseler, -ki zaten gerçeği de budur- o zaman her olay kendileri için bir nimet, hayır ve sevinç haline gelecektir. Nitekim mümin ve muttaki olan kişilerin yaşamlarına sürekli bir neşe ve sevinç halinin hakim olmasındaki sır da budur. Müminler, Allah'ın kendilerine yarattığı her güzellikten ve nimetten şiddetli zevk alırlar. Karşılaştıkları zorluklara sabretmekten, sorunları bir ibadet olarak çözümlemekten keyif duyarlar.
Bu mutmain ruh hali müslümanların görünüşlerine de yansır. Kuran'da cennet ile ilgili ayetlerde zikredildiği gibi gözleri mutluluktan ışıl ışıl parlamakta, her zaman sevinç dolu bir heyecan yaşamaktadırlar. Buna karşılık iman etmeyen veya imanı gereği gibi yaşamayanlar için dünyadaki herşey bir azap konusu olabilmektedir. Bu ruh hali de onların görünüşüne yansımaktadır. Allah bu iki insan grubu arasındaki farkı Kuran'da şöyle bildirir:
Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiç bir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 26-27)
Ayetlerden anlaşıldığı gibi Allah kötülük yapanları dünyada manen olduğu gibi fiziksel olarak da cehennem gibi bir ortamda yaşatmaktadır. İşte bu, Allah'tan iman etmeyenlere verdiği büyük bir dünyevi beladır.
Ancak şu gerçek unutulmamalıdır: Allah sonsuz merhamet ve rahmet sahibidir. Dünyada da, ahirette de azap çekmek ya da Allah'ın sonsuz rahmetine kavuşmak ise kişinin kendi seçimidir. Herkes kendi nefsinden sorumludur. Ahirette herkes Allah'ın huzurunda yapayalnız ve tek başına hesap verecektir. Önemli olan, kişinin Allah'ın yolunu seçmediği takdirde, bu dünya hayatının elbet bir gün sona ereceğini ve ahirette dünya hayatında çektiği sıkıntılarla kıyas olmayacak derece şiddetli azaplarla karşılaşacağını bilmesi ve vakti varken ahlakını değiştirmesidir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder