ALLAH TÜM İNSANLARI "BARIŞ YURDU"NA ÇAĞIRMAKTADIR
Müminler Allah'ın kendileri için seçip beğendiği ve Kuran'da bildirdiği ahlakı güzel gören insanlardır. İnananlar için önemli olan Allah'ı razı edecek tavırlar içinde olmaktır ve bu yüzden O'na olan yakınlıklarına zarar verebilecek en ufak bir ahlaki bozukluk içinde bulunmaktan şiddetle kaçınırlar. Amaçları dünya hayatında yaşanan kısa süreli zevkleri ya da geçici nefsani tatminleri elde etmek değildir. Dolayısyıla Allah Kuran'da kendilerinden olaylar karşısında nasıl bir tutum sergilemelerini istiyorsa, onlar da bu emre tam anlamıyla uymaya itina ederler.
Müslümanların tüm insanlarla dostane bir ilişki içinde olmalarının kaynağı da onların Kuran ahlakını yaşıyor olmalarıdır. İman edenlerin dünyadaki amaçları, yeryüzüne huzur, barış, dostluk ve kardeşlik getirmek; dünyanın başına büyük felaketler getiren fitneye, fücura ve sonu gelmez savaşlara bir son vermektir. Bu amaçlarını gerçekleştirirken tüm dünya insanlarını hedef alırlar. Böylece İslam ahlakını tüm dünyada tanıtıp onlar üzerinde hakim kılmak ve toplumlararasında görülmemiş bir barış ve dostluk ortamı sağlamak amacını taşırlar. Allah, Yunus Suresi'nde tüm dünya insanlarını, huzur ve güvenin hakim olduğu böyle bir barış ortamı içinde yaşamaya davet etmektedir:
"Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir." (Yunus Suresi, 25)
Allah'ın emrini yerine getirmekten, O'nun güzel gösterdiği bir şeyi yapmaktan büyük bir haz duyan müslümanların dünya görüşlerini ve tüm dünya insanlarına bakış açılarını da bu barışçıl ve dostane hisler belirler.
Fakat unutulmamalıdır ki dünyada böyle bir barışın hakim olabilmesi için ilk şart, yeryüzünde Kuran ahlakını eksiksiz yaşamayı başarmış ve bunda sebat etmiş inançlı insanların varlığıdır. Aksi takdirde böyle bir huzur ve güven ortamı -ne kadar şiddetle arzu edilirse edilsin- ancak bir ideal olarak kalır. İnsanlar da bu ortamı meydana getirmek için atalarından öğrendikleri hatalı metodları kullanarak sadece boşa vakit ve emek harcamış olurlar. Böyle bir ortamın içinde yaşamayı ne kadar isteseler de, bu düşüncenin insanlar üzerinde sadece istemekle hakim olamadığına şahit olurlar.
Oysa imanları gereği Allah'ın kendilerinden istediklerini eksiksizce yapan ve bu konuda önlerine çıkan engelleri aşmayı görev bilen müslümanlar için durum tamamen farklıdır. Onlar böyle bir ortamı oluşturmak istediklerini, sahip oldukları güçlü iman ve kararlılıkla yaşadıkları güzel ahlakla gösterirler.
İman edenler başlarına gelen her zorlukta affedici, haklarından kendi aleyhlerinde feragat edici ve bağışlayıp hoşgörücü bir ahlakla karşılık verirler. En önemlisi de bu ahlakı, imanlarının bir gereği olarak yaptıklarından dolayı ortam ve şartlar her ne olursa olsun ortaya koydukları tavırlarında bir değişiklik söz konusu olmaz. Aksine, sürekli bir kararlılık ve sebat gösterirler. Allah Meryem Suresi'nin 76. ayetinde müslümanların güzel ahlak konusunda gösterdikleri bu sürekliliği şu şekilde belirtmektedir:
"Allah, hidayet bulanlara hidayeti arttırır. Sürekli olan salih davranışlar, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır." (Meryem Suresi, 76)
İman edenler sabırlı insanlardır. Bu nedenle, kendilerine karşı ne tür bir tavır gösterilirse gösterilsin nefislerinin sesiyle değil, akıllarıyla karşılık verirler ve öfke, kin, sabırsızlık gibi duygulara kapılmazlar. Karşı tarafın Kuran ahlakını bilmeyen yani bu konuda cahil olarak nitelendirilebilecek bir konumda olduğunu düşünürler. İslam dini ve Allah'ın emirleri konusunda gereği gibi bilgilendirilmediklerinden dolayı doğru ile yanlışı ayırt edemeyen bir çizgiye geldiklerinden dolayı onlara kinle yaklaşmazlar. Bu nedenle de onlardan gördükleri çirkin tavırlara, benzer bir tavırla değil de hoşgörüyle ve bağışlayıcılıkla karşılık verirler. Bu davranışlarıyla hem Rablerinin emirlerine karşı olan içten teslimiyetlerini açıkça göstermiş hem de sahip oldukları güzel ahlak ile insanlara güzel bir örnek teşkil etmiş olurlar. Allah A'raf Suresi'nin 199. ayetinde bu konuyla ilgili olarak şöyle emretmektedir:
"Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir." (A'raf Suresi, 199)
Hiç kuşkusuz Allah'ın emirlerine tam anlamıyla uyulan bir toplumda yaşanan huzur ve güven ortamı çarpıcı bir şekilde kendini gösterir. Bu topluluğun içinde mutluluk olur, saygı, sevgi, dostluk ve kardeşlik olur. Fesat, fücür ve kavgaya imkan vermeyen bir ahlak hakim olduğundan konular güzel ahlak çerçevesinde, adaletle çözüme kavuşturulur. Kimsenin hakkı yenmez, kimseye zulmedilmez, kimseye zorla birşey kabul ettirilmeye çalışılmaz. Her bir fert hür iradesiyle yaşar ve tam bir demokrasi hakim olur. Yalana, iftiraya başvurulmaz. Bu kötü meziyetlerin yerini, kaynağını Allah korkusundan alan mutlak bir dürüstlük alır. Allah, Tevbe Suresi'nde mümin kulları üzerine bu huzur ve güven duygusunu indirdiğini fakat inkar edenleri de bu güzelliğin değerini bilmediklerinden dolayı azapla cezalandırdığını bildirmektedir:
"(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkar edenleri azablandırdı. Bu, inkarcıların cezasıdır." (Tevbe Suresi,26)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder