"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-5-
BEDİÜZZAMAN'IN ALLAH YOLUNDAKİ KARARLILIĞINI TÜM MÜSLÜMANLAR ÖRNEK ALMALIDIR
Samimi Müslümanların kendilerine örnek almaları gereken en önemli vasıflardan biri de din büyüğümüz Bediüzzaman Said Nursi'nin Allah'ın dinini yaşama ve çevresine tebliğ etme yönündeki çelik gibi kararlılığı ve sebatıdır.
Üstad Allah'a olan derin imanı nedeni ile her zaman şevkli, coşkulu ve azimli bir ahlak içerisinde olmuştur. Allah'ın kendisinden razı olmasını her şeyin üzerinde tutmuş ve O'nun cennetini ve rahmetini kazanabilmek için her türlü zorluğa göğüs germiştir. Nitekim Allah, sünnetinin bir gereği olarak samimi kullarının Kendi yolundaki kararlılıklarını, ihlas ve sabırlarını deneyeceğini ve bunun için de çeşitli zorluk ve sıkıntılar tattıracağını, bazen verdiği nimetleri eksilteceğini, din karşıtları tarafından baskı ve eziyet göreceğini bildirmiştir. Allah'ın bu sünneti Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)
Kuran'ın bu hükmü gereği karşılaştığı zorluklara ve güçlüklere her zaman Kuran ahlakı ile yanıt vermiş olan Üstad, cennet ehli olabilme ümidi ile güzel bir sabır ile sabretmiş ve kendisini güzel bir sonun beklediğini Allah'tan daima ummuştur. Allah yolunda hiçbir zaman gevşeklik göstermemiş, şeytanın ve nefsin ilkalarına boyun eğmemiştir. Bilakis dinin gereklerini yerine getirme konusunda ciddi bir çaba, istikrar ve kararlılık içerisinde olmuştur. Daima Kuran ayetleri ile hükmetmiş, Allah'ın beğeneceği ve hoşnut olacağı bir ahlak göstermiştir. Üstad'ın bu ihlası karşılığında ise Allah onun namını, şan ve şerefini insanlar arasında yaymış, ona candan, dindar dostlar nasip etmiştir.
Üstad'ın bir konuşmasında söylediği bir sözü bu vasfını çok iyi ifade etmektedir;
"Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse, zındıkaya ve dalalete teslim-i silah edip vatan ve millet ve İslamiyete hıyanet etmem, hakikat-ı Kuran'a feda olan bu başımı zalimlere eğmem."
Bediüzzaman yaşamı boyunca Kuran ahlakını yaşama ve tebliğ etme konusunda çok kararlı bir tutum içerisinde olmuştur. Son derece güzel ahlaklı, iyi niyetli, hayırsever, müşfik, tevazulu, samimi, insancıl, sevgi dolu, merhametli, adaletli, fedakar, hoşgörülü olmasına rağmen inkarcılar kendisine hep düşmanca tavır göstermişlerdir. Çünkü çıkarlarının ve kurulu sistemlerinin bozulmasından tedirgin olan inkarcılar Kuran ahlakının insanlar arasında yaygınlaşmasını istemezler. Elbette ki bu da Allah'ın Kuran'daki bir sünnetidir. Bu nedenle inkarcılar Bediüzzaman'ı bu kutsal davasından geri döndürebilmek için amansız bir mücadele yürütmüş, kendisine çok çirkin iftiralar atmışlar, itham ve isnatlarda bulunmuşlardır.
Dönemin çeşitli basın yayın organlarında hakkında asılsız haberler çıkartmışlar, onu insanlar nezdinde gözden düşürmeye ve karalamaya çalışmışlardır. Öte yandan bu asılsız haberler nedeniyle hakkında tahkikatlar başlatılmış, sık sık göz altına alınmış, uzun yıllar hapis ve sürgün hayatı yaşamak durumunda kalmıştır. Ancak elbette ki Allah'ın salih kullarını daima üstün getireceğine dair Kuran'daki vaadi gereği (Maide Suresi, 56) Bediüzzaman atılan bu iftiralardan her defasında aklanmış, inkar edenlere karşı galip gelmiş, atılan iftiraların inkarcıların birer düzeninden başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır.
Bediüzzaman karşılaştığı bu zorluklarda her zaman bir güzellik ve hayır görmüştür. Hiçbir kınayanın kınaması, kurulan tuzak ya da atılan bir iftira onu Allah yolundan döndürememiştir. Aksine kararlılığını, şevkini ve coşkusunu daha da perçinlemiştir. Örneğin atılan iftiralar sonucunda yaşadığı hapis hayatı için bir sözünde şöyle demektedir;
"Ben, harika bir ilahi lütfun bir eseri olarak şükrederek sabrediyorum ve etmeğe de karar verdim. Madem biz kadere teslim olup, bu sıkıntıları "işlerin en hayırlısı en zor olanıdır" sırrıyla ziyade sevap kazanmak yönüyle manevi bir nimet biliyoruz; madem geçici, dünyevi musibetlerin sonları genellikle ferahlı ve hayırlı oluyor; ve madem hakkal yakin derecesinde yakini bir kati kanaatimiz var ki; Biz öyle bir hakikata hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve cennet gibi güzel ve ebedi saadet gibi şirindir. Elbette biz bu sıkıntılı haller ile övünerek, şükrederek bir manevi mücadele yapıyoruz diye şikayet etmemek lazımdır"
Nitekim Bediüzzaman'ın karşılaştığı bu zorluklar Kuran'da bildirildiği gibi peygamberlere ve tüm salih Müslümanlara da yöneltilmiştir. Örneğin "sapıklık ve şaşırmışlık, akli dengesi bozuk ve meczup olmak, cinlenmiş olmak, kurulu olan düzeni bozmak istemek, çevresindekileri kandırmak istemek, ona uyanların cahil tabakası ve düşük akıllı olması" gibi iftiraların her biri Kuran ayetleridir. Dolayısıyla Kuran ayetlerinin bir tecellisinin de kendi üzerinde oluşması Bediüzzaman'ı bilakis çok mutlu etmiştir. Çünkü tüm bunlar kendisinin ve arkadaşlarının izledikleri yolun ne kadar hak olduğunun ve verdikleri mücadelenin de inkarcılar üzerinde ne kadar etkili olduğunun birer ispatıdır.
Elbette ki atılan onca haksız iftiraya, itham ve suçlamalara sabır göstermesi, her ne olursa olsun canını bu yolda feda edebilmeyi göze alması, tek bir an bile umutsuzluğa, endişeye, korku ve üzüntüye kapılmaması, bilakis zorlukların kararlılığını daha da perçinlemesi, ahlakını daha da güçlendirip imanını artırması, Üstad'ın Allah'a ve Kuran'a olan güçlü bağlılığının bir göstergesidir.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder