HER İNSAN YERYÜZÜNDEKİ FELAKETLERDEN İBRET ALMALIDIR
Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de kendisine karşı büyüklenen ve isyan eden topluluklara içinde bulundukları gafletten çıkmaları, düşünüp öğüt almaları ve gerçeği kavramaları için zaman zaman sıkıntılar gönderdiğini bildirir.
"Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar." (Tevbe Suresi 126)
Cenab-ı Allah Tevbe Suresi'nin bu ayet-i kerimesinde inkar eden topluluğa kendi katından bir ikazda bulunduğunu haber vermektedir. Oysa Allah (c.c.)'ı tanımayarak elçisine isyan eden ve kararlı bir şekilde müşrik sistemini sürdürmek isteyen her topluluk Allah'tan (c.c.) arka arkaya gelen bu uyarıları çoğu zaman göz ardı etmekte, Allah'a (c.c.) ve elçisine karşı başkaldırmakta ve inatla direnmektedir. Dünya tarihi boyunca bir çok kavim kendisine gelen belaları gözardı ederek inkarda diretmiş, bunun sonucunda başlarına tüm kavmi yerle bir edecek, köklerini kurutacak şiddetli belalar gelmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de geçmiş kavimlerin ne şekilde Allah'ın gazabına uğradıkları kıssalarla anlatılmaktadır. Hz. Nuh'un gönderildiği kavim, itaat etmemekte direnince büyük bir tufanla yokolmuştur, Göğün ve yerin kapıları Allah'ın (c.c.) dilemesiyle açılmış ve su Rabbin taktiri ile samimi iman edenler dışında tüm kavmi kuşatmıştı. Böylece inkarda direnenler yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak almışlardır. Semud kavmine gönderilen Hz. Salih'e başkaldıran topluluk ise başka bir bela ile azaplandırılmıştır. Zulmedenlere gelen bu azap dayanılmaz bir sesti. Onlar kendi yurtlarında diz üstü çökecek kadar şiddetli bir yıldırıma çarpılmışlar ve sanki kendi şehirlerinde hiç refah içinde yaşamamış gibi kılınmışlardır. Ad kavmi ise Allah'u Teala'dan gelen başka bir bela ile yıkıma uğramıştır. Kur'an-ı Kerim'de Ad kavminin kulakları patlatan bir kasırga ile yokolduğu zikredilmektedir.
"Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler. (Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün."(Hakka Suresi 6-7)
Ad kavminin üzerinde yedi gece sekiz gün süreyle aralıksız olarak devam eden kasırga onlara büyük bir felaket de getirmişti. Allah'ın (c.c.) azaplandırmak için özel olarak gönderdiği bu afet öylesine şiddetliydi ki, insanları yerlerinden söküp atıyor, uyarılmış ama yüz çevirmiş olan bu kavmi de ortadan kaldırıyordu.
Firavun ve orduları ise daha değişik bir azapla azaplandırılmışlardı. Allah-u Teala'ya ve Hz. Musa'ya teslim olmamakta direnen ve iman edenlere büyük bir eziyet veren Firavun ve orduları denizin şiddetli dalgalarında boğularak yokolmuşlardı. Onlar da isyankar ve ekabir tavırlarında kararlı olmalarının karşılığını bu şekilde almışlardır.
Kuşkusuz bunlara ve diğer kavimlere gönderilen uyarılar ve helaklar iman edenlerin öğüt alması ve derin derin düşünerek Allah'ın (c.c.) büyüklüğünü ve kudretini kavraması içindir. Cenab-ı Allah bu helaklarla iman edenlere Hasib sıfatının (Hesap Gören) ve Muntakim sıfatının (İntikam Alan) tecellilerini göstermektedir. Ve tüm kainatın kendi kontrolünde olduğunu, Mütekebbir sıfatıyla daima üstün geldiğini ve kafirlerin muhakkak yenik düşeceğini de alemlere göstermektedir.
Geçmiş kavimlerin böyle büyük felaketlerle tarihten silinmesi, muhakkak üzerinde özellikle düşünülmesi gereken bir konudur. İman edenler geçmiş toplulukların düştükleri bu durumu görerek korkmakta ve sakınmaktadırlar. Oysa inkar edenler kibirleri dolayısıyla asla bunlardan ibret almamakta, Allah'tan (c.c.) yüz çevirdikleri gibi uyarılardan da yüz çevirmektedirler.
Allah'ın kullarına acizliklerini hissetmeleri için verdiği sıkıntı ve felaket çeşiti saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Elbette bu felaketler Allah'tan uzak yaşayan insanların Allah'a olan muhtaçlıklarını düşünüp öğüt almaları için birer vesiledir. İman eden kullar için ise bir imtihan vesilesidir. Allah-u Teala bu vesilelerle İman edenlerin tevekkül ve teslimiyetlerini denemekte, Allah (c.c.)'a tevekkül eden kullar büyük ecirler kazanmaktadır. Bediüzzaman da "Zahiri musibetler altında ve neticesinde inayet-i İlahiye'nin çok tatlı neticeleri vardır" (Tarihçe-i Hayat, s. 482) sözleriyle bu sırrı müminlere aktarmaktadır. Dünya imtihan yeridir, herkes Allah katında belli olan süresi dolduğunda çeşitli vesilelerle bu dünya hayatından ayrılacak ve sonsuz ve gerçek hayatına başlayacaktır. İnananlar için dünya hayatının bitmesi ahiret yurdunda cennet hayatına giriş anlamına gelmektedir.
İnkar edenler içinse ölüm geldiğinde geriye dönüş imkanı yoktur. Artık duyulan pişmanlıkların bir telafiside yoktur. Ölüm ile birlikte yaşayacakları sonsuz azap da başlamıştır. Bu nedenle Allah'tan uzak yaşayan insanlar Cenab-ı Allah'tan gelen bu uyarıların şuuruna varmalı, her şeyin belli bir amaç uğruna yaratıldığını anlamalıdırlar. Ve bir an önce, hiç vakit kaybetmeden Allah'ın daha büyük bir azap vermesinden korkarak hakka tabii olmalıdırlar. Allah-u Teala insanları bu konuda şöyle uyarmaktadır:
"Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez." (Zümmer Suresi, 54)
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder