"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-18-
KADERİN HERŞEYİ GÜZELDİR, HAYIRDIR
İnsanların büyük bir çoğunluğu kaderin varlığına inanır ve gün içinde de zaman zaman bu konuya olan inancını dile getirirler. Ancak kadere iman ettiklerini ağızları ile söyleyen bu insanlar, kaderin gerçek anlamı üzerinde derinlemesine düşünmezler. Genellikle ölüm, doğum, kaza, ciddi bir hastalık gibi olaylarda kaderin işlediğine inanır, ancak yaşamlarının her anının Allah'ın takdir ettiği bir kader dahilinde geliştiğini düşünmezler.
Oysa bir insanın nefes almasından elini kaldırmasına, yanındaki birine bakıp gülümsemesinden yediği yemeğin çeşidine kadar her şeyi Allah yaratır. Allah yer, gök ve ikisi arasındaki her şeyi an ve an yaratıp, kontrol ve idaresi altında tutar. O'nun izni olmaksızın hiçbir olay gerçekleşmez. Gizli veya açık her olay, kendisinin, anne ve babasının, tüm yakınlarının, evrenin ve varlık aleminin yaratılmasından önce ezelde tayin edilmiştir ve hepsi Kuran'da bildirilen Levh-i Mahfuz denen bir kitapta saklıdır.
Bu gerçeklerin farkında olmayanlar, dünyaya geliş amaçlarının yalnızca Allah'a kul olmak olduğunun ve O'nun her an kendilerini denendiğinin de şuurunda olmazlar. Bu nedenle de günlük yaşamlarında gereksiz yere telaşlanır, korku duyar, üzülür, hayıflanır, şikayetçi ve memnuniyetsiz, neşesiz, asabi, ümitsiz, karamsar bir ruh haline girerler. Mutmain ve sükun bulmuş bir ruh hali ile yaşayamazlar. Oysa insan kalbini Allah'a bağlamak, kendisini Allah'a teslim etmek, dünyevi hırs ve bencilliklerinden kurtulmak, yaşamını Kuran ayetlerinin kazandırdığı bakış açısı ile şekillendirmek ile sorumludur.
Bu konuda iman edenlerin kendilerine örnek almaları gereken mübarek insanlardan biri de ihlas sahibi din büyüğümüz Bediüzzaman Said Nursi'dir.
Bediüzaman Allah için yaşayan, Allah'ın rızasını aramaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyen ve yaşamının her anında kaderine boyun eğdiğinin şuurunda olan mübarek bir insandır. İslam dinini geniş kitlelere tebliğ etme çabası içerisinde iken pek çok zorluk ve sıkıntılar çekmiş, yaşadığı dönemin inkarcıları tarafından çeşitli ezalara uğratılmıştır. Hep öldürülme tehlikesi altında kalmıştır. Örneğin kendisi vatanı ve milletinin hayrı, huzuru ve mutluluğu için çalışmalarda bulunurken hiçbir suç unsuru olmadığı halde hapishaneye konulmuştur. Afyon Cezaevinde iken 72 yaşında olmasına rağmen 60 kişilik bir koğuşa tek başına bırakılmıştır. Bu cezaevinde çok zor koşullarda yaşamak durumunda kalımştır. Çok şiddetli soğuk geçen kış günlerinde kendisine ısıtıcı, battaniye gibi en temel ihtiyaçlar dahi verilmemiş ve adeta soğuktan ölmesi için ortam hazırlanmıştır. Burada kendisi ile görüşmek, konuşmak, avludan selamlaşmak, mektupla ulaşmak yasaklanmıştır.
Ancak Allah'ın yarattığı her olaya tevekkül gösteren Bediüzzaman hapse girişinde talebelerine çok önemli tavsiyelerde bulunmuş, Allah'ın müminler üzerindeki rahmetini ve onlar için mutlaka bir hayır dilediğini anlatmış, hapsin müminler için birçok güzelliği de beraberinde getirdiğini müjdelemiş; nefislerini terbiye ettiğini, imanlarını ve ahlaklarını olgunlaştırdığını, müminlik şereflerini artırdığını söylemiştir. Bir sözünde, görünüşte zulüm gibi görünen, ancak aslında "ilahi bir adalet" olarak nitelendirdiği bu haksız uygulamanın gerçekte Allah'ın kendisine olan bir rahmeti olduğunu şöyle vurgulamıştır;
Ehli dünya zahiri bir sebep oldu, beni buraya getirdi. Kader-i İlahi ise sebeb-i hakikidir; beni bu inzivaya mahkum etti. Sebeb-i zahiri zulmetti, sebeb-i hakiki adalet etti. Onların bu katmerli zulmünü muzaaf bir rahmete çevirdi.
Cezaevinde geçirdiği yılların dışında Bediüzzaman pekçok tuzakla,öldürme teşebbüsleriyle de karşılaşmıştır. Onun bu büyük mücadelesini engellemek isteyen kişiler Üstad'ı 21 kez zehirleme girişinde bulunmuşlardır. Bir keresinde, Eskişehir hapsinde tifo aşısı diye, sol göğüs üzerinden zehir şırınga etmişlerdir. Ancak Allah kaderde inkarcıların bu tuzağını bozmuş, Bediüzzaman aleyhinde inkarcılara yol vermemiştir. Vücut zehiri kabul etmemiştir. Elbette ki inkarcıların bu düzeninin sonuç vermemesi Allah'ın bir mucizesi, yardımı ve rahmeti idi. Allah dilemedikçe ve kaderinde tayin ettiği ecel vakti gelmedikçe kimsenin ölmeyeceği gerçeğini inkarcılar da görmüşlerdir.
Bediüzzaman Allah'ın takdir ettiği tüm bu zorlukların kendisi için en güzel, en mükemmel ve en hayırlı olaylar olduğunu düşünmüştür. Bu nedenle de talebelerini daima yaşanan olaylardaki hikmetleri görmeye çağırmış ve Allah'ın kaderine gönülden boyun eğerek teslimiyetle karşılık verilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Tüm bunlar Bediüzzaman'ın ve O'na tabi olan talebelerinin imanlarını ve şevklerini artırmış, bilakis dine kuvvet bulmuşlar, iman hizmetine büyük bir kararlılıkla devam etmişlerdir.
Elbette ki insan Allah'ın sonsuz ilminin ve kudretinin bilincinde olursa, yani O'nun belirlediği kaderin yalnızca bir izleyicisi olduğunun farkına varıp karşısına çıkan her olayın dünya hayatındaki imtihanının bir parçası olduğunu bilirse, tevekkül etmenin ne kadar kolay ve zevkli olduğunu anlayabilir. Allah her ne kadar zorlu, sıkıntılı ve karmaşık gibi görünen bir olaylar da yaratsa, Allah'ı dost ve vekil edinen biri için hepsi bir rahmet olur. Nitekim Bediüzzaman olayları Kuran ile değerlendirdiğinden rahatlık ve huzur içinde yaşamıştır. Allah'tan daima ahireti istemiş ve Allah'a tevekkül etmenin, O'nu razı edecek salih amellerde bulunmanın, nimetlerine şükretmenin, zorluk ve sıkıntı anlarına sabretmenin hazzını almıştır. Ve bu konuda da insanları şöyle uyarmıştır;
"Kadere iman eden, kederden kurtulur." Kudsi düsturun kendine rehber et! Hevesli akılsız çocuklar gibi, geçici, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma! Düşün ki; fani zevkler, sana manevi elemler, teessüfler bırakıyor. Sıkıntılar, elemler ise; bilakis manevi lezzetler ve uhrevi sevaplar veriyor. Sen divane olmazsan, geçici lezzeti yalnız şükür için arayabilirsin. Zaten lezzetler şükür için verilmiş...
İnsan zaiftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Cizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadir-i Zülcelal'e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azap içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş, ya canavar eder."
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder