"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-28-
BEDİÜZZAMAN'A DUYULAN BÜYÜK SEVGİ
İnsan yaratılışı gereği sevmekten ve sevilmekten büyük zevk alır. Sevgi dünya hayatındaki en büyük nimetlerden biridir. Allah'a iman eden etmeyen tüm insanlar bu gerçeğin farkındadırlar. Ne var ki dinden uzak yaşayan insanlar ne yaparlarsa yapsınlar aradıkları gerçek sevgi ve dostluğu bulamazlar. Çünkü gerçek sevgi ve dostluk ancak Allah'tan korkan, Kuran ahlakını yaşayan Müslümanlar arasında yaşanabilir. Bunun dışındaki bir modelde ise herşeyden önce sevginin nedenleri ortadan kalkar. Çünkü bir insan tevazusu, yumuşak başlılığı, fedakarlığı, sadakati, dürüstlüğü, sabrı, kısacası güzel ahlakı için sevilir, ancak böyle bir kişinin dostluğu talep edilir. Eğer bu gerekçeler yoksa sadece zekası, yeteneği ya da güzelliği için bir insan sevilmez, sevilemez.
Ne var ki cahiliye toplumu insanları bu gerçeğin şuurunda değildirler. Aradıkları sevgi ve dostluğu bir türlü bulamamalarının sebebi de budur. İnsan, karşısındaki kişi ile dost olabilmek için fıtraten dürüstlük, samimiyet gibi güzel ahlak özellikleri arar, ama onlar bunu göz ardı edip kendilerine bambaşka kıstaslar türetirler. Örneğin saydığımız bu özellikler yerine maddi değerlere yönelirler. Bir insanın ahlakından çok sahip olduğu güç ve imkanlar ile ilgilenirler, ona bu kıstaslar doğrultusunda değer verir ya da vermezler.
Öte yandan dinden uzak yaşayan insanlarının tavrı, hep karşı taraftan tek taraflı sevgi almaya yöneliktir. Sevilmeyi, dostane tavrı, tevazuyu karşı taraftan bekler, ama kendileri bu yönde çaba sarf etmezler. Hem kendi kibirleri dursun, hem de sevilsinler isterler. Böyle olunca da hayatları boyunca ne sever, ne de sevilirler. Onca kalabalığın arasında tek gerçek dostları olmadan yaşarlar.
Yeryüzünde gerçek sevgiyi ve dostluğu yaşayan yegane topluluk samimi Müslümanlardır. Müslümanların birbirlerine olan sevgileri cahiliyenin en güçlü olarak bildiği tüm sevgi türlerinden daha da güçlü bir sevgidir. Müslümanlar birbirlerini annelerini, babalarını, kardeşlerini, çocuklarını sever gibi sever, sayar ve şefkat duyarlar. Birbirlerinin iyiliği için çalışır, kendileri için ettikleri gibi birbirleri için de gönülden dua ederler.
Müslümanların birbirlerine duydukları sevgiyi kalplerine veren Allah'tır. Bir insan ne yaparsa yapsın böyle candan bir sevgiyi ve dostluğu elde edemez. Ama Allah tüm Müslümanların kalbine güzel ahlaka ve samimi tavırlara karşılık sevgi duyarlılığı verir. Allah Kuran'da bu konuya pek çok ayetinde dikkat çekmiştir. Bu ayetlerden birinde, inanıp salih amellerde bulunan kullarına katından bir sevgi yönelttiğini bildirir.
İşte Bediüzzaman Said Nursi'de üstün ahlakı ve ihlaslı amelleri nedeniyle binlerce Müslümanın sevgisini kazanmıştır. Kendisini tanıyan her insan, samimiyetine, dinin sıcaklığını hissettiren candan dostluğuna hayran kalmış ve kalplerinde ona karşı büyük bir sevgi beslemiştir . Vefatının üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, onu tanıyan ya da tanımayan, sadece bir kitabını okumuş pekçok insan onu büyük bir sevgi ile anmaktadır. Kitlelerin sevgi gösterisine dönüşen mahkemelerine şahit olan bir kişinin aktardıkları buna güzel bir örnektir:
Bediüzzaman Said Nursi, Gençlik Rehberi davası için İstanbul'a çağırılmıştı. Çok sevdiği İstanbul'dan ve İstanbul'daki binlerce dostundan yirmi yedi yıl ayrı kalmıştı. Bu yüzden, yüzlerce eski dost ve talebeleri Akşehir Palas'a gelerek onu ziyaret ediyorlardı.
Mahkeme günü, 22 Ocak 1952 Salı idi. Sirkeci'de, şimdi büyük postahane olan bina, o zaman Adliye binası idi. Binlerce kişi Bediüzzaman'ı görebilmek için orada bulunuyordu. Bediüzzaman Said Nursi, sırtında beyaz bir cübbe, başında sarığı ile genç üniversitelilerin kolunda duruşma salonuna girdi.
....19 Şubat 1952 Salı günü mahkemenin ikinci celsesi yapıldı. Duruşma salonu, koridorlar ve caddeler, büyük bir kalabalık tarafından doldurulmuştu. Üstad alkışlar arasında mahkeme salonuna girerek, sandalyesine oturdu.
Salondaki izdiham, mahkemenin devamına imkan vermediği için mahkeme reisinin; 'Hoca Efendi'yi seviyorsanız, biraz meydan veriniz ki mahkemeye devam edebilelim' demesi üzerine halk çekilmeye başladı. Mahkeme seyri içerisinde bile namazını geciktirmeyen Üstad, namaz kılmak için müsaade istedi. Mahkeme Reisi bu talebi kabul ederek celseye nihayet verdi.
Genç üniversitelilerin ve talebelerin kolları arasında bir nevi insan seli içerisinden alkışlarla geçen Bediüzzaman iki eli ile talebelerini ve dostlarını selamlıyordu. Heyecandan ağlayanlar vardı. Sultan Ahmed Camii'nde kılınan ikindi namazından sonra ikametgahına götürüldü.
1952 Martında Gençlik Rehberi mahkemesi beraatle neticelendikten sonra, talebesine yazdığı mektupta şöyle demektedir:
Aziz kardeşlerime beyan ediyorum ki,
Ben İstanbul'a ve İstanbul'daki dostlarıma pek ziyade müştakım. Her vakti ruhen temenni ediyorum ki, İstanbul'a gelip, bu mübarek şehirdeki sadık dostlarımı ve ahbaplarımı göreyim. Fakat maatteessüf, otuz seneden beri tecrid ve inzivada bulunduğum için, insanlarla görüşmeye zaruret olmadıkça tahammülüm kalmadığından, zafiyetten, ihtiyarlıktan ve hasta bulunmuş olmaktan dolayı fazla konuşamıyorum. Buna mukabil katiyen size haber veriyorum ki, Risale-i Nur'un her bir kitabı bir Said'dir. Hangi kitaba bakarsanız, siz benimle karşı karşıya görüşmekten, on defa ziyade hem faydalanır, hem hakiki surette benimle görüşmüş olursunuz. Ben şuna karar vermiştim ki: Allah için benimle görüşmek isteyenleri görüşemediklerine bedel her sabah okuduklarıma, dualarıma hissedar ediyorum ve inşaallah etmekte devam edeceğim. "
Görüldüğü gibi Üstad, kendisine sevgi gösterisinde bulunan Müslümanlara bu sevginin Allah için olduğunu hatırlatmış ve onlara dua ettiğini söyleyerek yine ahirete çeken bir dostluk sergilemiştir. (Refet Kavukçu, Bediüzzaman Albümü, s.326)
Bediüzzaman hayattayken olduğu gibi, vefatından sonra da milyonlarca insanın şiddetli muhabbetini hak etmiş çok kıymetli bir insandır. İman edenlere düşen ise bu güçlü sevgilerini, -Üstad'ın da ifade ettiği gibi- onun kitaplarını okuyarak göstermek olmalıdır. Onun tavsiyelerine uymak ve onun gösterdiği hidayet yolunu izlemek Üstad'a bağlılığın da bir ifadesi olacaktır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder