KURAN'DA FİRAVUN KARAKTERİ - 2
Bir önceki yazımda da tarif ettiğimiz Firavun karakteri Kuran'da şiddetle yerilen bir karakterdir. Bu nedenle de Firavun'un Kuran'da tarif edilen her bir özelliği inananların şiddetle kaçınması gereken ahlaki zaafiyetler içermektedir. Bu özelliklerden bir tanesi de Firavun'un gururudur.
Firavun'un şiddetli gururu
Firavun karakterinin en belirgin özelliği Allah'a karşı büyüklenme içinde olmaktır, yani enaniyettir. Enaniyet insanların büyük bir bölümünde olan bir ahlak bozukluğudur. Firavunun enaniyetinin sebebi bir önceki yazıda belirttiğimiz gibi maddi gücüdür. Zenginliğinden dolayı Allah'a karşı başkaldıracak bir güce sahip olduğuna inanmıştır. Halbuki Allah onu bir anda sular içinde bırakınca bütün enaniyeti yok olmuş ve Allah'a yalvarmaya başlamıştır. İşte bu karakterdeki insanların en büyük özelliklerinden biri enaniyet yaptıkları mal, güzellik ya da mevki gibi özellikler ellerinden gidince hemen zavallı ve çaresiz bir duruma düşmeleridir.
Kendi hayatlarını kendilerinin kontrol edebildiğine inanan bu kişiler, Allah'ın kendi hayatlarındaki tek hakim kuvvet olduğu gerçeğini kabul edemezler. Bu nedenle de ibadet etmek, teslim olmak, Kuran ahlakını uygulamak ağırlarına gider. İnfak, tevazu, merhamet, fedakarlık, saygı, sevgi gibi güzel ahlak özelliklerini yapmak içlerinden gelmez. Çünkü bütün bunlar ancak Allah'ın büyüklüğünü kavrayan ve Rabbine teslim olan insanların O'nun emrine karşı gösterdikleri hassasiyetle yapılabilir.
Nitekim Firavun enaniyetinden dolayı Allah'ın varlığını bile kabul etmek istememiştir. Kendisinin Tanrı olduğunu iddia etmiş ve Mısır halkının kendisine secde etmesini istemiştir. Mısır halkı da dahil olmak üzere tüm insanları Allah'ın yarattığını ve tapılacak olan tek gücün Allah'ın gücü olduğunu kesinlikle reddetmiştir. Firavun'un bu tavrı günümüzde bir çok insanda sıkça rastlanan batıl bir inanç şeklidir. Nitekim kendisini Allah'ın kontrolü dışında müstakil bir varlık zanneden ve Allah'ın karşısında güç sahibi olduğunu düşünen bir insanın tipik özelliklerini Firavun'un tavrında ve yaşamında bütün detaylarıyla görmek mümkündür.
Bundan binlerce sene evvel yaşamış olan bu Mısır hükümdarının enaniyetiyle bu günkü insanların enaniyeti arasında hiç bir fark yoktur. Tek fark, enaniyetin çıkış noktası olan sebepler arasındaki farklılıktır. Bir kısım insanlar Firavun gibi zenginlikten ve insanlar üzerinde hakimiyet kurma gücüne sahip olmaktan dolayı büyüklük duygusuna kapılırlar. Bir kısmı ise güzelliklerinin onlara üstünlük verdiğine inanır ve bundan dolayı enaniyet yaparlar. Sahip oldukları bilgiden dolayı insan üstü bir vasfa sahip olduğunu düşünen ve bu nedenle kendisini yaratan Allah'ı inkar eden insanlar da vardır. Bütün bu insanlar sahip oldukları büyüklük duygusuyla aslında Allah'ın Kur'an'da tarif ettiği Firavun karakterine benzer bir karakter gösterirler. Bu nedenle iman sahibi insanların enaniyete çok dikkat etmesi ve Allah katında bu şekilde lanetlenmiş bir insanın ana karakter özelliğini bir an bile göstermemeleri çok önemlidir.
Firavun'un mucizelere kaşrı duyarsız ve umursuz tavrı
Enaniyet insanları başkalarının üstünlüklerine karşı duyarsız yapar. Çünkü enaniyetli insanlar hiç kimsenin herhangi bir konuda kendilerinden üstün özelliklere sahip olduğunu düşünmek ve kabullenmek istemezler. Dolayısıyla böyle bir hırs insanların kendi sahip olmadığı herşeye karşı umursuz olmalarına sebep olur. Daha yüksek bir akıl, daha güzel bir dış görünüş, daha üstün bir sanat anlayışı veya yetenek enaniyetli insanların görmezlikten geldiği konulardır.
Bu durumun gündelik yaşantıda karşılaştığımız yansımalarından birisi, insanların bir çoğunun birbirlerinin güzel özelliklerine iltifat edememeleridir. Genellikle insanlar bir diğerinin bilgisini, görgüsünü, güzelliğini ya da yeteneklerini ön plana çıkartacak konuşmalar yapmazlar. Sohbetler genellikle insanların kusurları, başarısızlıkları, eksiklikleri ve yaşamlarındaki yanlışlıklar üzerine olur.
Bu konuda çevrenizdeki insanların genel tavrını şöyle bir gözünüzün önüne getirirseniz, enaniyetin insanlar üzerinde ne kadar büyük bir tahribatı olduğunu daha iyi görebilirsiniz. Televizyonlarda yayınlanan eğlence programlarını, sohbetleri, gazetelerdeki köşe yazılarını, komşu toplantılarını, iş arkadaşlarının konuşmalarını ve insanların genel sohbet konularını bir düşünürsek yapılan konuşmaların çok büyük bir bölümünün insanların eksiklikleriyle alay ve kınama üzerine kurulu olduğunu görürüz.
Örneğin bir bilim adamı kendisiyle aynı alandaki diğer bir bilim adamını övmez. Güzel bir kadın diğer bir güzelliğe karşı haset eder, bu nedenle hiç bir şekilde bir başka kadının güzelliğine olan hayranlığını dile getirmez. İş adamları menfaatleri olmadığı sürece rakip sahada olan kişinin başarıları hakkında konuşmak istemez. Bir gazeteci diğerinin yazısını, bir spiker diğerinin konuşmasını, bir sanatçı diğerinin sanatını beğenmez. İnsanların kendisinden daha üstün özelliklere sahip olmasına tahammül edememekten kaynaklanan bu ahlak zaafiyeti, insanları sahip olmadıkları her türlü yetenek ve üstünlüğe karşı ilgisiz olmasına sebep olur.
Ancak enaniyetin bir insanı sürüklediği en büyük sapkınlık Firavun örneğinde ortaya çıkan Allah'ın varlığının delilerini görmezlikten ve anlamazlıktan gelmektir. Firavun kendi hayatı üstünde tek hakim olan bir gücün varlığını kabul etmemek için Hz.Musa'nın gösterdiği mucizeleri önemsiz gibi göstermek istemiştir. Hz.Musa'nın asasının yılana dönüşmesi ve diğer yılanları yutması veya elini koynundan bembeyaz çıkarmasından Allah'ın varlığını açıkça anlamasına rağmen, bütün bunların olağanüstülüğünü "sihir ve büyü" diyerek geçiştirmek istemiştir. Günümüzde de insanın, evrenin ve diğer tüm canlıların varlıklarının, Allah'ın kudretini açıkça ortaya çıkardığını kabul etmek istemeyen enaniyetli insanlar çevrelerindeki binlerce yaratılış mucizesini görmek istememektedirler. Bir hücreden, bir yağmur tanesine kadar yeryüzündeki ve gökyüzündeki herşeyin mucizevi yaratılışları apaçık ortadayken, bütün bu mucizeleri tesadüf olarak değerlendirerek önemsizleştirmek, Firavun'un Hz. Musanın mucizelerine sihir diyerek görmezlikten gelmesiyle aynı sebebe dayanır. Firavuna Allah'ı inkar ettiren enaniyet, bu gün yaşayan yüzbinlerce insanı da aynı karakter bozukluğundan dolayı isyankar yapmaktadır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder