BUNDAN ELLİ SENE SONRAKİ HALİNİZ, BİR SİNEMADA GÖSTERİLSEYDİ...
"İşte ey dünya hayatının zevkine mübtela ve gelecek endişesi ile istikbalini ve hayatını temin için çabalayan bîçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu sâbık beyanatta elbette anladınız. Eğer mazi, yani geçmiş zamanın hâdisatını, sinema ile halihazırda gösterdikleri gibi; istikbaldeki ahval dahi, meselâ elli sene sonraki halleri bir sinema ile gösterilse idi, ehl-i sefahet şimdiki güldüklerine yüzbinlerce nefrin ve nefret edip ağlayacaktılar. Dünya ve âhirette ebedî ve daimî süruru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammediyeyi (A.S.M.) kendine rehber etmek gerektir."
Said Nursi Hazretlerinin son derece samimi bir şekilde ifade ettiği bu sözlerinde çok derin bir sır ve her insanın düşünüp ibret alması için çok mühim bir ders vardır. Çünkü dünya hayatını hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayan, dünya zevklerine hiç bitmeyecek gibi bağlanan yaşlı ya da genç her insan mutlaka ölümle karşılaşacak, geçici bir yararlanma mekanı olan dünya hayatını geride bırakacaktır.
Genelde yaşı ilerlemiş kişiler dünya hayatının kısalığını daha kolay bir şekilde fark ederken, yaşamın daha başında olan gençlerde bu anlayışı bulmak daha güç olmaktadır. Çünkü onlar gençliklerinin etkisiyle dünya hayatındaki tüm lezzetleri tüketmeye, nefislerinin her arzusunun peşinden koşmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle de, yalnız dünyadaki hedeflerine ulaşma amacında yaşamaları, onları çeşitli yanlışlıklara, ileride -bu dünyada dahi- çok pişman olacakları hal ve tavırların içerisine sokmaktadır.
Bu, elbette onların sahip oldukları bedeni bir elli sene sonrasıyla düşünemiyor, nasıl bir hale geleceklerini hafızalarında hayal dahi edemiyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Oysa her insan televizyona baktığında, sokağa çıktığında, ya da kendi ailesi içinde yaşlanıp, güçten düşen insanların ibret verici görüntüleriyle karşı karşıya kalmaktadır. İnsanların bu gibi görüntülerle muhatap olmasının altında birçok hikmetler bulunmaktadır.
Bunlar Allah'ın üzerinde düşünülmesi için yarattığı ve her birinde ayrı dersler bulunan görüntülerdir. Üstad'ında söylediği gibi bugün yirmi yaşlarında olan bir insan, bundan elli yıl sonra yetmiş yaşında olacaktır. Gençliğinin aldatıcılığına kapılan bir insan bundan elli yıl sonra bedeninin, cildinin, saçlarının, dişlerinin, gözlerinin alacağı hali düşünse, dünya hayatının geçiciliğini kolaylıkla kavrayabilecektir. Çünkü her insanın birgün gelip kemikleri gevşeyecek, saçları beyazlayacak, yüzü kırışacak, eklem ağrıları artacak, gözleri ve kulakları keskinliğini yitirecektir. Ve o gün hiçkimse için çok uzak değildir. Dünya hayatı bir göz açıp kapama süresi içinde bitecek ve her insan hiç beklemediği bir anda ölüm melekleriyle karşılaşacaktır. O halde ferasetli olmak, hayatın sonraki dönemlerine ve ahirete önceden bir şeyler takdim ederek hazırlıklı olmak gerekir.
Eğer Said Nursi'nin belirttiği gibi insanın elinde elli sene sonrasını görebilme imkanı olsa, muhakkak yaptıklarına binlerce kez pişman olur, nasıl o yıllarını boş uğraşılarının, nefsinin isteklerinin peşinde geçirdiğine üzülür, hayıflanır. Çünkü geçen yıllarının gerçekte ne kadar değerli olduğunu anlar. Ancak yapabileceği hiçbir şey yoktur. Çünkü geçmişi tekrar yaşaması, geri dönüp hatalarını düzeltmesi mümkün değildir.
Bu her insanın düşünebileceği ve kavrayabileceği çok açık bir gerçektir. Çünkü muhakkak her insanın aklına yaşamla ilgili bir çok soru gelir. Önemli olan insanın bu soruları cevaplarken vicdanının sesini dinlemesi ve dünyanın geçici süslerine kendini kaptırmamasıdır. Önemli olan dünya üzerindeki milyonlarca insanın dünya hayatına kendilerine kaptırmasının insanı kandırmaması ve ölüm gelip çattığında tek başına hesap vereceğini unutmamasıdır. Allah'ın Kuran'da da bildirdiği gibi o gün insan "yapayalnız, yalın olarak ve tek başına" hesap verecektir. Ve o gün insan ne "gençtim, düşünemedim" gibi bir mazaret öne sürebilecek, ne de "dünya süslerine kapıldım, fark edemedim" gibi bir açıklama yapamayacaktır. Eğer bir insan sonsuz ahiret yaşamını gözardı edip, dünya hayatına kapılıyorsa bu o kişinin vicdanının sesini kapamasındandır. Hesap gününde bu gerçek ortaya çıkacak, her insan tüm yapıp ettikleriyle eksiksizce hesaba çekilecektir.
Eğer bir insan yıllar sonraki halini düşündüğünde pişman olmak istemiyorsa, hiç zaman geçirmeden peygamberimizin yolunu izlemeli, Rabbine iman etmelidir. İnsanın ahiretin varlığından haberi yokmuş gibi davranıp, kendini dünya hayatının süslerine kaptırıp, tüm vaktini boş uğraşılarla geçirmesi, ancak kendini kandırması olacaktır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlanan ve hiç yaşlanmayacakmış gibi gençliğin peşinden giden insanlara Bediüzzaman Said Nursi hikmetli bir sözünde şu şekilde seslenmektedir:
"Ey dünyaperest nefsim! Acaba ibadetteki füturun ve namazdaki kusurun meşagil-i dünyeviyenin kesretinden midir veyahut derd-i maişetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun! Sen istidad cihetiyle bütün hayvanatın fevkinde olduğunu ve hayat-ı dünyeviyenin levazımatını tedarikte iktidar cihetiyle, bir serçe kuşuna yetişemediğini biliyorsun. Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil; belki hakikî bir insan gibi, hakikî bir hayat-ı daime için sa'y etmektir. Bununla beraber meşagil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzuli bir surette karıştığın ve karıştırdığın malayani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz malûmat ile vakit geçiriyorsun."
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder