"BEDİÜZZAMAN'IN GÜZEL AHLAKINDAN ÖRNEKLER"
-19-
BEDİÜZZAMAN'IN YÜKSEK AHLAKI VE FERASETİ
Dünyada zekasına güvenilen ve belirli bir konularda uzmanlaşmış olan çok fazla insan vardır. Bu kişilerin bir kısmı bu güne kadar keşfedilmemiş konular üzerinde araştırma yapıp, yeryüzünün ve gökyüzünün bilinmeyen yönlerini açığa çıkartacak buluşlar yaparlar. Buluşları kendi adlarıyla anılan bu insanların zekaları büyük bir hayranlık konusudur. Ancak akıl ve zeka birbirinden çok farklı iki kavramdır. Çok zeki bir insanın akılsız olması mümkündür. Zeka bir konuyu ya da olayı kolay kavrama konusundaki yetenek ve hafıza gücüdür. Akıl ise doğruyla yanlışı ayırt edebilme özelliğidir.
Akıllı olabilmek için, her ne şart altında olursa olsun insanın vicdanının sesini dinlemesi gerekir. Çünkü insana doğruyu gösteren mekanizma vicdandır. Bunun için de insanın Allah'ı tanıması, her an O'nun huzurunda olduğunu bilmesi, ahirette hesaba çekileceği gerçeğinin farkında olması gerekir. İnancı bu doğrultuda olan bir insan kendisini her an vicdana uymak zorunda hisseder. Bu da ona çok yüksek bir akıl kazandırır. Ancak böyle yüksek bir vicdana ve üstün akla sahip çok nadir insan vardır. Bu insanlardan biri de Bediüzzaman Said Nursi'dir.
Üstad dünyanın en akıllı insanlarından biridir. Tüm hayatını Allah'ın rızasını kazanmak için geçirmiş, Allah'ın ayetlerini titizlikle uygulamış, ahlakınıgüzelleştirmek için çok çaba sarf etmiş ve hep vicdanının sesine göre hareket etmiştir. Bu da onun her zaman doğruyu seçen, doğru düşünen, doğru hüküm veren, doğru konuşan ve doğru yaşayan bir insan olmasını sağlamıştır.
Bediüzzaman'ın aklının bir aynası hükmünde olan Risale-i Nurlar bu güne kadar milyonlarca insanın hayatının yönünü değiştirmiştir. Onun yalnız başına çok zor koşullarda yazdığı, ölümle, hayatla, ölümden sonrasıyla, bitkilerle, hayvanlarla, insanın yaradılışıyla, nefisle ilgili düşüncelerini okuyanlar belki de hayatlarında ilk defa kendilerini samimi bir şekilde değerlendirme imkanı bulmuşlardır. Nefislerinin azgınlıklarını, şeytanın üzerlerindeki etkisini, Allah'ı derin derin tefekkür etmenin önemini belki de ilk kez bu eserler sayesinnde fark etmişlerdir. Kendi eksikliklerini, hatalarını, zaaflarını bütün açıklığıyla görmüş ve tüm bunları düzeltebilmenin yolunu öğrenmişlerdir. Üstad'ın aklı onlara her konuda doğru yolu bulmanın sırrını açmış, üstelik bunu son derece sade, anlaşılır, kolay bir şekilde önlerine sunmuştur.
Üstad'ın aklından kendisini tanıyan ve tanımayan sayısız insan istifade etmiştir. Neden mutsuz olduklarını ve kalplerindeki sıkıntının sebebini anlayamayan binlerce insana Risale-i Nurlar şifa olmuştur. Öfkeli olanlar ve bundan zarar görenler, Bediüzzaman'ın tefekkürleri doğrultusunda düşünerek sakin ve itidalli bir insan olmayı öğrenmişlerdir. Zengin olmak için hırs yapanlar ve bundan dolayı dostluğu, sevgiyi, saygıyı, huzuru yaşayamayanlar, Said Nursi'nın dünya hayatıyla ilgili tariflerini okuduktan sonra mal hırsının anlamsızlığını anlamışlardır. Kibirli, gururlu, zaaf sahibi, kendisine güvenmeyen, alıngan, korkak olan insanlar Bediüzzaman'ın teşhisleriyle bu kötü ahlak özelliklerinden uzaklaşmışlardır. Yeryüzünde trilyonlarca delil olduğu halde aklını kullanmadığı için Allah'ın varlığını kavrayamayanlara, Üstad Allah'ı tanıtmıştır. Onlara çiçeklere, bulutlara, eşyalara, canlılara ya da kendilerine baktıklarında Allah'ın varlığını nasıl anlayacaklarını açıklamıştır. Düşünmenin, akıl kullanmanın yöntemlerini tarif etmiştir.
Aşağıdaki örnekte Üstad hastalığa yakalandığı için kalbinde sıkıntı hisseden ve bu sıkıntıdan dolayı güçsüz düşen bir insana, içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendireceğini göstermektedir. Hasta olan kişiye durumunu onun o güne kadar hiç düşünmediği bir şekilde tarif etmiş ve onun tüm bakış açısını kökten değiştirmiştir. Bu durum, Üstad'ın aklının fayda getirdiği milyonlarca insandan sadece bir tanesidir.
Nasıl şükür, nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de şekva, musibeti ziyadeleştirir hem merhamete liyakatı selbeder. Birinci Harb-i Umumî'nin birinci senesinde, Erzurum'da mübarek bir zât müdhiş bir hastalığa giriftar olmuştu. Yanına gittim, bana dedi: "Yüz gecedir ben başımı yastığa koyup yatamadım" diye acı bir şikayet etti. Ben çok acıdım. Birden hatırıma geldi ve dedim: Kardeşim, geçmiş sıkıntılı yüz günün şimdi sürurlu yüz gün hükmündedir. Onları düşünüp, şekva etme; onlara bakıp şükret. Gelecek günler ise, madem daha gelmemişler. Rabbin olan Rahmanurrahîm'in rahmetine itimad edip, dövülmeden ağlama, hiçten korkma, ademe vücud rengi verme. Bu saati düşün; sendeki sabır kuvveti bu saate kâfi gelir. Divane bir kumandan gibi yapma ki: Sol cenah düşman kuvveti onun sağ cenahına iltihak edip ona taze bir kuvvet olduğu halde, sol cenahındaki düşmanın sağ cenahı daha gelmediği vakitte, o tutar, merkez kuvvetini sağa sola dağıtıp merkezi zaîf bırakıp, düşman edna bir kuvvet ile merkezi harab eder." Dedim: "Kardeşim, sen bunun gibi yapma, bütün kuvvetini bu saate karşı tahşid et. Rahmet-i İlahiyeyi ve mükâfat-ı uhreviyeyi ve fâni ve kısa ömrünü, uzun ve bâki bir surete çevirdiğini düşün. Bu acı şekva yerinde ferahlı bir şükret." O da tamamıyla bir ferah alarak: "Elhamdülillah, dedi, hastalığım ondan bire indi." (Lemalar, 11)
Bu örnek Üstad'ın başına gelen herolaya Kuran ahlakıyla karşılık verdiğinin güzel bir örneğidi. Ancak Üstad, ahlakından kaynaklanan aklı dışında, Allah'tan verilen özel ilimlerin de sahibidir. İleriyi görme gücü, insanları hemen ve doğru teşhis edebilmesi, olayların gidişatını her seferinde doğru tahmin etmesi ona Allah tarafından verilen özel bir ilme işarettir. Bu nedenle Üstad'ın aklı bir insanın kendisini tam teslim edebileceği ve yüzde yüz güvenebileceği özel bir akıldır. Müminlere düşen onun aklından olabildiğince çok istifade etmek ve diğer insanların da istifa edebileceği bir fırsat hazırlamaktır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder