ALLAH'TAN BAŞKALARIYLA KORKUTMAYA ÇALIŞANLAR-1
Pek çok insan Allah'a iman etmeden yaşar. Kur'an'ı bilmez veya bilir, ama uygulamaz. Ahireti düşünmez ve dünyaya sanki hiç ölmeyecekmiş gibi hırs ve şehvetle bağlanır. Bu gibi kişiler çevrelerinde dindar birini görmeye pek tahammül edemezler. Çünkü dinine bağlı bir insan onlara, Allah'ı ve İslam'ı hatırlatır. Allah'ı hatırlayan dinsiz bir insanın kalbini ise korku bürür. Vicdanı ona sürekli doğruyu gösterdiği halde dinden yüz çevirmiş olmasının onu cehennemle karşı karşıya bırakacağı düşüncesi, içine sıkıntı ve azap verir. Bu nedenle İslam ahlakını yaşamayan insanlar, diğer insanların da aynı kendileri gibi gafil yaşamalarını isterler. Onların Allah'ın varlığını, hesap gününü hatırlatmalarını istemezler. Bunun için çevrelerinde dinine bağlı birini gördüklerinde, onu Kuran ahlakından çevirmek için ellerinden geleni yapar ve sürekli dine karşı kışkırtmaya çalışırlar.
Bu gibi insanların çevrelerindeki dindarları Kur'an ahlakından çevirmek için kullandıkları bazı yöntemler vardır. Zümer Suresinin 36. ayetinde bu yöntemlerden biri şu şekilde açıklanmaktadır.
"Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur."
Ayette iman edenleri Allah'tan başkalarıyla korkutmaya çalışan bir kısım kişilerin varlığından bahsedilmektedir. Nitekim bu tip insanlara günlük hayatta çok fazla rastlamak mümkündür. Bunların ortak özelliği her insanda bulunacağını düşündükleri bir takım zayıf yönleri tespit ederek, bu konular üzerinde çeşitli konuşmalar yapmalarıdır. İnsanların çoğunda bulunan bu zayıflıklar ise, mesleğini kaybetme korkusu, itibarını kaybetme korkusu, dışlanma korkusu gibi korkulardır.
Mesleğini kaybedeceğini söyleyerek, insanları dinden çevirmeye çalışanlar
Pek çok kişi için meslek çok büyük önem taşır. Yıllarca tahsilini görüp bütün geleceğini bağladığı bir meslek, onlar için tek gelecek garantisidir. Kötü bir duruma düşmelerini engelleyecek olanın, iyi bir gelecek sahibi olmanın, toplumda itibar sahibi olmanın ancak mesleklerindeki başarılarına bağlı olduğunu düşünürler. Bu nedenle iş hayatlarını tehlikeye atacak herhangi bir duruma karşı çok temkinli olurlar. İş çevrelerine verdikleri imaja, onların gözüne batacak bir özelliklerinin olmamasına, haklarında bir dedikodu yayılmamasına veya iş yapacakları kişileri kızdıracak bir tavır içine girmemeye büyük itina gösterirler. Böyle bir insan için mesleğini kaybetmek, bir anlamda hayatın sonu gibidir. Gelecek korkusu, fakir kalma korkusu gibi korkular hayatları boyunca yakalarını bırakmadığı için, işlerini bozacak tek bir olay onlar için büyük bir felaket anlamına gelir.
Dinden uzak olan kişiler, insanların iman etmelerini engellemek için bu zaafı fazlasıyla kullanırlar. Zayıf bir imana sahip olduğuna inandıkları kişilere da bu konudan yaklaşmaya çalışırlar. Eğer dindar olduğu bilinirse mesleğinin tehlikeye gireceğini, namaz kıldığı duyulursa şirketiyle iş yapan çevrelerin ilişkileri keseceklerini, işleri bozulursa ortada kalacağını, dindarlığının onu tehlikeye attığını ve bu nedenle kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini söylerler. Allah'a olan bağlılığını dile getirmemesini, insanlara dini anlatmamasını, kimsenin inancına karışmamasını, yoksa yakında mesleğinin elden gideceğini telkin ederler. Karşılarındaki kişiyi, ya dinini seçeceksin ya da geleceğini kaybedeceksin gibi bir ikileme sokmaya çalışırlar. Dindarlığının onu fakirliğe sürükleyeceği, kaç yıllık mesleğini kaybedeceği korkusunu kalbine sokmaya çalışırlar.
Halbuki insana rızkı veren mesleği değildir. Her insanın rızkı Allah katında belirlenmiştir ve ona bu rızkı ikram eden sadece Rabbidir. Allah'ın kendisi için belirlediği mülkü ve rızkı ondan geri çevirmeye kimsenin gücü yetmez. Eğer bir insana Allah zenginlik dilemişse, bu zenginliği ondan alabilecek hiçbir güç yoktur. Eğer Allah bir insana fakirlik dilemişse, yine bunu O'ndan başka değiştirebilecek kimse yoktur. Allah'ın tek bir emriyle kişi bir anda dünyanın en zengin insanı olur. Allah'ın tek bir emriyle de mesleğinde en yüksek noktaya gelmiş bir kişi, bir gün içinde bütün servetini kaybedebilir. Bu nedenle de insanın mesleği hayatının güvencesi olarak görmesi çok büyük bir hatadır. İnsan için güvenebileceği tek güç ve dayanak Rabbidir.
Ayrıca Allah kendi rızası için yaşayanlara güzel bir hayat vaat etmiştir. Kendi rızası için bir harcama yapanın yerine daha güzelini vereceğini, o kişiyi ödüllendireceğini bildirmiştir. Allah yolunda yaşarken herhangi bir malını veya işini kaybedenler, hem dünyada hem de ahirette bunun karşılığını kat kat alırlar. Allah iman sahibi olduğu için mesleğini kaybeden bir insan olursa bunu ona daha bereketli, bolluk dolu, daha güzel bir hayatla geri döndürür. İman eden bir mümin Allah'tan başka hiç kimseden korkmaz. İnsanların tümünün Allah'ın kontrolünde olan aciz varlıklar olduğunu bilir. Eğer Kur'an ahlakını yaşadığı için işlerinde bir bozulma olursa, bunda mutlaka bir hayır olduğunu, Allah'ın kendisine daha güzel bir hayat vermek için bunu elinden aldığını bilir ve Allah'a tevekkül eder.
Bediüzzaman Said Nursi bu konuda bize çok güzel bir örnektir. Kendisini Allah'tan başkalarıyla korkutmaya çalışan ve bu nedenle yıllar yılı tek başına bir hücrenin içinde tutan insanlara bu çabalarının boşa olduğunu "Bütün sergüzeşt-i hayatım şahittir ki, hak gördüğüm meslekte gitmeye karşı korku elimi tutup menedememiş ve edemiyor" sözleriyle belirtmiştir. Yapılanların kendisini hiçbir şekilde engelleyemeyeceğini kesin bir ifadeyle açıklamıştır.
Dolayısıyla mesleklerini kaybedeceği korkusu vererek bir mümini dininden çevirmeye çalışan birinin söyledikleri, bu insanın sabrının ve ecrinin artmasına vesile olmaktan başka bir işe yaramaz. Ancak kendi aleyhine Allah'a bir delil vermiş olur ki, bunun karşılığı ahirette büyük bir azap ve büyük bir pişmanlıktır.
Kuran Ahlakı Kategorisi -Dergi Yazıları-
- "TABİYYUN" HASTALIĞI
- BAŞÖRTÜSÜNE YANLIŞ ANLAMLAR VERİLMEMELİ
- BEDDİUZZAMAN'I YAKINDAN TANIMAK
- BEDDİUZZAMAN'IN MÜMİNLERE VASİYETİ; ÜMİTVAR OLUNUZ...
- BEDİÜZZAMAN'DAN GERÇEK MERHAMET ÜZERİNE BİR DERS
- BEDİÜZZAMAN'IN AİLEYE VE EĞİTİME VERDİĞİ ÖNEM
- GÜÇLÜ BİR İRADENİN ÖNEMİ
- HAYATININ HER ANIYLA MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖRNEK BİR İNSAN: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- HZ. MUHAMMED'İN (SAV) GÜZEL AHLAKI İNSANLAR İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR
- İMAN EDEN İNSAN ÖFKEDEN SAKINIR
- İNSANLARDAKİ MANEVİ BOŞLUĞUN ALTINDA YATAN GERÇEK NEDEN
- KIYMETTAR BİR İBADET: TEFEKKÜR
- MANEVİ BOŞLUK İNSANI ÇOK BÜYÜK BİR YIKIMA SÜRÜKLER
- MÜBAREK RAMAZAN AYI VE DUANIN ÖNEMİ
- MÜMİN ERKEKLER VE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN VELİLERİDİR
- MÜMİNLERİN DEĞERLİ BİR REHBERİ: SÜNNET-İ SENİYE
- MÜMİNLERİN ÜSTÜN AHLAKI
- O, BİR "SİRAC-I HAKİKAT" (HAKİKAT NURU)DUR
- RAMAZAN AYININ VE ORUCUN HİKMETLERİ
- SONBAHARIN HİKMETLERİ ÜZERİNE
- YÜKSEK AHLAKİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN GENÇ NESİL BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR
- ZAHİRİ MUSİBETLER ALTINDA ÇOK TATLI NETİCELER VAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder